Altı gün sonra, 29 Ekim’de cumhuriyetimizim 93’üncü yılını kutlayacağız.
Bizim en önemli bayramımız. Özgürlüğümüzün ilan edildiği günün, dünyaya Türklerin haritadan silinemeyeceğini gösterişimizin büyük bayramı.
Artık okullarda pek üzerinde durulmadığı, hatta törenlerinin mümkün olduğunca sönük geçmesine çalışılan; ya da çeşitli bahanelerle iptal edilmek istenen bu günün önemini çocuklarımıza biz anlatmalıyız.
Düşmandan nasıl kurtulduğumuzu, Büyük Önder Atatürk sayesinde Kurtuluş Savaşı gibi bir mucizeye imza attığımızı... Lozan Antlaşması’nın önemini... Biz bunları anlatmalıyız ki bilsinler! Diğer cahiller gibi masallara kanmasınlar, kandırılmasınlar!
Bütün engellere rağmen büyük bir coşkuyla kutlamalıyız Cumhuriyet Bayramı’nı.
Cumhuriyetimize, ülkemize sahip çıktığımızı; hâlâ Ata’mızın izinde olduğumuzu göstermeliyiz dünyaya ve görmesi gerekenlere.

Haydi yine toplansın kapaklar!


Bir aralar engelli vatandaşlarımıza tekerlekli sandalye alabilmek için herkes mavi su şişesi kapakları topluyordu hatırlayın. Türkiye Omurilik Felçlileri Derneği her gün Türkiye çapında belki de tonlarcası çöpte kaybolup giden bu plastik kapakların geri dönüştürülmesi için bu kampanyaya devam ediyor.
Sadece su şişelerinin mavi kapakları da değil, bütün renklerdeki katı plastik kapaklar toplanabiliyor.
Mesela damacananın, zeytinyağınızın, meşrubatınızın, diş macununuzun ya da şampuanınızın kapaklarını toplayarak engelli vatandaşlarımızın hayatlarına özgürce devam etmelerine yardımcı olabiliyoruz. Yapmamız gereken, üzerinde TOFD logosu bulunan kutulara kapakları bırakmak ya da toplanan kapakları PTT kargo ile yüzde 50 indirimli olarak TOFD (Türkiye Omurilik Felçlileri Derneği) adresine yollamak

* * *

Benim hep merak ettiğim bu kapaklarla ne yaptıklarıydı...
Plastik kapaklar yüksek yoğunluklu polietilen maddesi içeriyormuş. Atık olarak toplanan bu maddeler işlem gördükten sonra orijinal malzemeye yani hammaddeye dönüşüyormuş.
Bununla da mobilyadan, tesisat borularına, plastik dolaplardan, saksılara kadar günlük hayatta pek çok yerde kullanılan eşyalar yapılabiliyor.
Hem ekonomiye, hem de doğaya büyük katkısı var. Ayrıca ihtiyaç sahibi bir insanın yüzünü güldürüyorsunuz.
Bir taşla üç kuş yani.
Hadi bakalım gelsin kapaklar.

Annem haklıymış!


Bazen insan iki arada bir derede kalıyor.
Karşınızdakini üzmemek için lafı dolandırıyor da dolandırıyorsunuz.
Hatta bazen nasıl söylerim, nasıl anlatırım diye insanın uykuları kaçıyor. Öğrendim ki insanı rahatlatacak en kısa ve doğru yol dürüstlük.
Hiç kıvranmadan, kıvırmadan; neyse pat diye söylemek.

* * *

Annem hep öyle yapar. Eskiden kızardım ona. Yıllar sonra geldiğim nokta... ‘Annem haklıymış’
Salamon ile karısı yatmışlar. Salamon’u bir türlü uyku tutmamış. Karısı ‘’Neyin var?
Neden uyuyamıyorsun?’’ diye sormuş.
Salomon da ‘’Mişon’a borcum var ama yeteri kadar para yok. Yarın çeki ödeyemeyeceğim. Ne yapacağım diye düşünüyorum’’ demiş.
Salomon’un karısı yataktan kalkmış açmış pencereyi ‘’Mişoon, Mişoon’’ diye bağırmış. Mişon ‘’Hayırdır ne oldu?’’ diye seslenmiş.
Salomon’un karısı ‘’Yarın Salomon sana çeki ödeyemeyecek.’’ diye cevap verip camı kapatmış. Yatağa yatmış “Sen rahat uyu, şimdi Mişon düşünsün!’’ demiş.