Bu güne kadar yurt dışında gittiğim hiçbir ülkede, kendi kendine konuşuyormuş gibi mırıldanarak kadınlara laf atan kimseyi görmedim, duymadım.
Bu bir Türk stili laf atma. Bize özgü yani!
Adam yanınızdan geçerken mırıldanır gibi konuşarak size müstehcen bir şeyler söyler.
Çoğu zaman anlamazsınız ne dediğini. Bazen anladığınızda da; size mi dedi, başkasına mı çıkaramazsınız. Çünkü adam bunları söylerken yüzünüze bakmaz. Sanki kendi kendine konuşuyormuş gibi yapar. Ama ne yaptığınızı görmek için arkanızdan döner bakar. Çünkü sizi tedirgin etmek bile ona zevk verir.
Eminim kadın okuyucuların çoğu anladı ne anlattığımı. Ve bu da çok yaygındır.

* * *

Televizyon haberlerinde dinledim. Bir siyaset adamımızın, 23 yaşındaki hemşire Ayşegül Terzi’nin, Abdullah Çakır adında kendini bilmez, cahil bir maganda tarafından sırf şort giydiği gerekçesiyle otobüste, herkesin gözü önünde tekmelenmesinden sonra yaptığı ‘’Normal biri değil. Çünkü normal bir insanın yapacağı iş değil yaptığı. Hoşuna gitmeyebilir, mırıldanırsın.’’ yorumu bana bunu çağrıştırdı.
Yani normal insanlar bunu böyle yapıyor. Mırıldanıyor! Hoşuna giden de olsa, gitmeyen de ‘mırıldanıyor’ öyle mi?
Hayır! Mırıldanamaz efendim!
Gitsin evinde mırıldansın!
Kimseyi taciz etmeye hakkı yok! Özgür bir ülkenin özgür bir vatandaşı olarak, kanunlara karşı bir suç işlemedikçe, başkalarının hakkını gasp edip, taciz etmedikçe kimse mırıldanarak ya da bağırarak böyle sözlü veya fiili tacizlerde bulunamaz!

* * *

Bu insan kılığındaki yaratıkların her olayda kurtuluş için kullandıkları ‘tahrik’ denilen olgunun bir an önce hukuki sınırlarının daha net çizilmesi gerekmekte.
Belli ki bu yaratıklar için her şey tahrik unsuru! Sadece kadın da değil; çocuk, hayvan, kılık kıyafet, konuşmak, konuşmamak, bakmak, oturmak, kalkmak.
Neden hâlâ bu yaratıklar karşısında hakkımızı aramak için bin bir eziyet çekiyoruz?
Neden mi...? Çünkü sorun ‘yobaz zihniyet’in beslenmesi ve desteklenmesi!

* * *

Aslında aramızdaki pek çok gizli yaratık içinden onlara hak veriyor ve yaptıklarını tasvip ediyor. Kaybedecek hiç bir şeyi olmayan bu zavallı cahil mikroplar da kendilerine böyle kimlik bulmaya çalışıyorlar!
Oysa sadece koruduklarını iddia ettikleri dinimizi kirletiyorlar! “Bizden olmayan, bize boyun eğmeyen yok olsun, kahrolsun” diyorlar.
Sonrası hep aynı. Ya gururlarına dokunmuş, ya maneviyatlarına... Gurur da maneviyat da insanlara ait kavramlar. Bu kavramlar sadece yaratıklar tarafından yaptıklarının bedelini ödememek için kullanıyor.
Bunların eğitilebilmesi için artık çok geç. Ancak ağır cezalarla belki ehlileştirilebilirler.

Maalesef birinciyiz...

Twitter’ın yayınladığı şeffaflık raporuna göre Türkiye, 2016’nın ilk yarısında sansür başvurusunda dünya birincisi!
Hatta bir önceki döneme göre sansür talebinde yüzde 13’lük artış olmuş.
E, doğal tabii...
Basın özgürlüğünün tam ve tartışmasız olduğu ülkemize yaraşır bir birincilik.
Nedense birden içimden ‘mırıldanmak’ geldi ;))