Yaz aylarında bütün İstanbul sosyetesi Bodrum’a akın ediyor ya...
Ayıptır söylemesi ben de Bodrum’dayım; fakat bol yıldızlı lüks otellerde filan değil, kendi evimdeyim.
Güya tatile geldim. Bütün ay bol bol kitap okuyup keyif yapacaktım.
Hadi ilk hafta yerleş, temizlik, eksik gedik giderme, mutfak alışverişi... Ama bir türlü bitmiyor ki! Tam oldu diyorsun bir bakmışsın yine başa dönmüşsün.
Ev yine pislenmiş, dağ gibi çamaşır... Yıkaması dert değil de, çamaşırı as, topla.
Yemek desen mutfak fabrika gibi işliyor. Maşallah açık hava, deniz zaten iştah açıyor, bizim çocuklar da büyüme çağında çekirgeler gibi her şeyi sömürüp tekrar atıştıracak ne var diye bakınıyorlar.
Su içen bardağı lavabonun yanına bırakıyor. 15 dakika sonra bir başka bardak. Saati dolmadan bütün bardaklar tükenmiş lavabonun üzeri bulaşık dolu.
Ev topla, yemek yap, bulaşık, çamaşır... Vee derken gün bitiyor.
E ne yaptın? Hiç!
Hani derler ya ‘’Ev işi nankördür’’ diye. Yap yap dönüp bir bakıyorsun yine aynı yerdesin.
Bu arada giden en kıymetli şey ‘zaman’. Para versen, yırtınsan geri gelmiyor. Yaptığın ‘hiç’ ile en kıymetli şeyini harcamış oluyorsun. Geriye anı bile kalmıyor.
Bundan sonrası için karar aldım! Olduğu kadar! Herkes başının çaresine baksın!
Ev kadınlığından istifa ediyorum! Yaşasın tatil...


Eğitim ailede başlar!


Dedim ya tatil, anı bırakacak şeyler yapmak istiyorum. Geçen gece arkadaşlarla Yalıkavak Marina’ya gidip bir kahve falan içelim dedik.
Gerçekten de çok güzel ve kaliteli bir yer yapmışlar.
Ama tabii yurdum insanı toplu yerlerde sadece kendi keyfine bakıp, başkalarını yok sayıp, mekanı kendinin bildiği için, her zamanki tatsız durumlar mevcut.
İnsanlarımızda “başkasını rahatsız eder miyim?” gibi bir duygu yok! Karşıdakine saygı hiç yok! Yürüdüğünüz yol dar da olsa grup gelenler illa yan yana yürüyecek.
Diyelim iki çift, ikisi önden ikisi arkadan gelmiyor. Dördü yan yana yürümek istiyor. E tabii sohbet ederek ağır ağır...
Karşıdan gelenler geçemeyince hiç rahatsız olmuyorlar! Biraz omuz çekerek yol veriyorlar.
Arkadan gelenler ise pozisyon yakalarsa öndekileri geçer yoksa arkalarından takibe mahkum. Yol onların ya!
Hele çocuklular! Zannedersiniz onlar orayı çocukları için yaptırmışlar, siz de ziyarete gitmişsiniz.
Çığlık atanlar, bağıranlar, ağlayanlar... O kalabalıkta kaykay kaymaya çalışanlar, üç tekerlekli bisikletle üzerinize doğru gelenler.
Ve yapma çocuğum demeyen anne babalar!
Böyle kalabalık yerlerde çocuklarının bisikletle, kaykayla başkalarını rahatsız etmesi umurunda olmayan anne babalar!
Çocuklarını uyarmıyorlar ki çocuklar nereden bilsin!
Onlar da anne babaları gibi orayı kendilerinin zannedip, diğer herkesi yok sayıyorlar.
Terbiye ailede başlar ya! Hangi terbiye! Önce “anne baba olma kursları” açılmalı.
Neyse, anlaşılan en iyisi evde kitap okumak. Yaşasın tatil!