İktidarın zirvesinde bir şeyler oluyor.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’na göre, icranın başı Başbakan’dır.
Kararları Başbakan verir ve uygular. Yetki de, sorumluluk da ondadır.
Daha doğrusu böyle olması gerekir.
Fakat bizde öyle değil...
Kararları, hiçbir sorumluluğu olmayan Cumhurbaşkanı veriyor, Başbakan ise bunu uygulamaya çalışıyor.
Yani davul Başbakan’ın, tokmak Cumhurbaşkanı’nın elinde
Kabinedeki bakanların en az yarısı, kendilerini Cumhurbaşkanı’na karşı sorumlu hissediyorlar.
Peki, Başbakan ne oluyor bu durumda?
Aylardır yazılanları okuyor, çizilen karikatürleri görüyorsunuz. Bu nedenle benim bir şey söylememe gerek yok!

*  *  *

Cumhurbaşkanı Erdoğan ne derse emir telakki edip derhal yapan Başbakan Davutoğlu şimdi de Başkanlık Sistemi’ni de içine alan yeni bir anayasa hazırlatıyor.
Bu anayasa kabul edilirse, Başbakan sıfırlanacak, yani ortada başbakan filan kalmayacak ama olsun, önemli olan Saray neşeyle dolsun!
Başbakan Davutoğlu’nun, kendini yok edecek bir sistemi, kendi eliyle hazırlaması ilginçtir.

*  *  *

Son günlerde bir şeyler oldu...
Zirvede değişik rüzgârlar esiyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın terör karşısındaki tutumu
belli:
“Terörle mücadele son terörist imha edilene kadar devam edecek” diyor. (Bu konuda ben de aynı görüşteyim.)
Fakat... Başbakan Davutoğlu Diyarbakır gezisinde “Çelik yelek giymeyi reddettiğini” övünerek anlattıktan sonra, bir soru üzerine, Cumhurbaşkanı’nın söylediklerinin tersini söyledi:
“Halkın çözüm sürecinden beklediği şey, silahların
tümüyle terk edilmesi.
Böyle bir şey olursa, 2013 Mayıs’ına dönülürse, o zamanki gibi PKK tüm silahlı unsurları Türkiye dışına çıkarıp ülke içinde tek bir silahlı unsur kalmazsa, her şey konuşulabilir.” dedi.
Yanlışlarla dolu bir ifade bu... Başbakan unutmuş demek ki...
2013 Mayıs’ında PKK “Silah bırakıyorum” diye devleti uyutmuş, tam tersine iyice silahlanmıştı.
İktidarın bu gafletinin sonucu, üç yıl boyunca Güneydoğu’ya silah ve bomba depolayan PKK kanlı isyan hareketini başlattı.
Şimdiye kadar 400’den fazla şehit verdik.
Bu da mı ders olmadı Başbakan’a?
Son aylarda çektiğimiz bu acıları unutacak mıyız?
Başbakan hâlâ “Her şey konuşulabilir” diyerek ne yapmak istiyor?

*  *  *

Her şeyiyle Cumhurbaşkanı Erdoğan’la uyum içinde görünmeye çalışan Başbakan Davutoğlu, ilk defa bu konuda onunla terse düştü.
Onun, PKK’nın temsilcileriyle her şeyin konuşulabileceğini açıklamasının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan:
“Terörle mücadele, son terörist imha edilinceye kadar devam edecek. Artık başka bir yol kalmamıştır. Neyi deneyeceğiz daha? Ortada müzakere edecek, görüşecek bir konu yoktur!” diyerek müzakere kapılarını kapattı.
Davutoğlu ne diyecek bu sözlere? Hâlâ “2013 Mayıs’ına dönülürse, her şey konuşulur!” diyebilecek mi?
Bu arada Bülent Arınç ve yandaşlarının Erdoğan’ı değil Davutoğlu’nu desteklediğini de belirtmeliyim.

CHP Acil Müdahale Timi

Amerika’da tutuklanan Reza Zarrab, kefalet talebinden vazgeçince, dava başka bir tarihe kaldı ve davayı izleyecek olan CHP heyeti de gezisini erteledi.
Bu görevi yapacak CHP heyeti konusunda çeşitli söylentiler çıkması üzerine CHP Grup Başkanvekili Manisa Milletvekili Özgür Özel ve CHP Genel Başkan Yardımcısı Malatya Milletvekili Veli Ağbaba ile birer telefon görüşmesi yaptım.
Onlardan aldığım bilgileri özetle naklediyorum:

*  *  *

- Heyetin adı CHP Cezaevi İnceleme ve İzleme Komisyonu’dur.
- Komisyon CHP’nin “Acil Müdahale Timi”dir. Gönüllülük esasına göre, çağrı ve görevlendirme beklemeden hızla hareket eder.
- Komisyon 2011 yılından itibaren cezaevlerinde yaşanan haksız ve hukuksuz uygulamaların ve insan hakları ihlâllerinin takipçisi olmuştur.
- Komisyon tutuklu gazeteciler gerçeğini, tutuklu milletvekillerinin ayıbını, Balyoz, Ergenekon, Askeri Casusluk davaları ile ilgili gerçekleri ilk kez ülke gündemine taşımıştır.
- Rıza Sarraf davasında da Komisyon hızlı davranmıştır. Sarraf kefalet talebinden vazgeçince dava başta tarihe kaldığı için seyahati erteleyen Komisyon New York’taki duruşmalara gidecek, hem CHP’nin, hem de Türkiye’nin gözü-kulağı olmaya çalışacak.

Günün Sözü
Geçmişin tehlikesi esir olmaktı. Bugünün tehlikesi robot olmak!