Erdoğan’ın diploma bilmecesi!

Bir vatandaş olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan küçük bir isteğim var.
Beni ve okurlarımı kırmayacağını ümit ediyorum.
Onun, üniversite mezunu olup olmadığı yıllardır tartışılıyor.
Bu konuda kitaplar bile yazıldı.
Bazı çevreler (mesela MHP’li Yusuf Halaçoğlu gibi parlamenterler) onun diplomasının sahte olduğunu hâlâ ciddi olarak iddia ediyor.

*  *  *

Diploma konusu Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde soru önergelerine sebep olmuş, tartışmalar yaşanmış, Yüksek Seçim Kurulu’nun Tayyip Bey’i Cumhurbaşkanı koltuğundan indirmesi gerektiği bile iddia edilmişti.
Türk Tarih Kurumu’nun eski başkanı MHP Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu, iki yıl önce (Nisan 2014), Erdoğan’ın diplomasının sahte olduğunu iddia ederek bu konuda bazı belgeler açıklamıştı.
Cumhurbaşkanı olmak için “4 yıllık bir fakülte” mezunu olmak gerekiyor. Erdoğan’ın diplomasının ise “3 yıllık yüksek okul” olduğu, ayrıca o diplomada fotoğraf, soğuk damga ve dekan mührünün olmadığı belirtiliyor.

*  *  *

Tüm bu ciddi iddialara karşılık şimdiye kadar Cumhurbaşkanı tarafından en ufak bir açıklama yapılmadı.
Aleyhindeki haber ve yorumlar için yüzlerce ceza davası açan, kendisine yönelik eleştirilere en sert biçimde cevaplar veren Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, tüm bu iddialara karşı sessiz kalmasını yadırgamamak mümkün değil...
En ufak bir eleştiride hemen savcılara koşarak en ağır cezaları isteyen aile avukatlarından da (konu diploma olunca) ses seda yok!
Erdoğan’ın avukatı Ahmet Özel, kafası dava çokluğundan karışmış olacak ki, başkasının yazdığı bir yazı için bile, SÖZCÜ yazarı Kemal Baytaş ağabeyimizi savcılığa şikâyet etmiş, hapsini istemişti. Tabii yanlış hesap savcılıktan geri döndü.

*  *  *

Gelelim yazımın başında söylediğim gibi, bir vatandaş olarak isteğime... Cumhurbaşkanı cevap verir mi bilmiyorum ama ona şöyle sesleniyorum:
“Sayın Recep Tayyip Erdoğan...
Çok istirham ediyorum...
Okurlarımdan da bu konuda pek çok istek geliyor...
Ben, onları da temsil ederek soruyorum:
Tüm bu iddialar doğru mudur?
Ya da ne dereceye kadar doğrudur?
Bu konuda lütfen bir açıklama yap ki, millet meraktan kurtulsun.
Biz vatandaşlara bunu borçlusun.”

Rus kızın Türkiye sevgisi

Güzel, sarışın, genç bir Rus kızı... Adı Liza Peskova...
Rusya’nın kalbi Kremlin’in (yani Putin’in) sözcüsü Dimitriy Peskov’un kızı...
Başta Putin olmak üzere hemen hemen tüm Rus politikacılar “uçak düşürme olayı” nedeniyle Türkiye’ye hücum ederken, Liza Peskova Türkiye’yi savunuyor ve “canlı bomba” saldırılarından sonra uluslararası toplumun tepkisiz kalmasını sert bir dille eleştiriyor.

*  *  *

Liza Peskova şöyle diyor: “Paris’te, Brüksel’de terör saldırısı olduğu vakit dünya ayağa kalktı, Eyfel Kulesi ve internet, Fransız, Belçika bayraklarıyla dolduruldu. Neden Türkiye’de bir terör faciası olduğu vakit internet ve Eyfel Kulesi, Türk bayraklarıyla doldurulmuyor? Türkiye’de insanların ölümü Paris’te veya Brüksel’de ölen insanların hayatlarından daha mı önemsiz?”

*  *  *

Liza Peskova Türkiye doğumlu, Türkçe biliyor ve duygularını şu cümlelerle özetliyor:
“Ben Ankara’da doğdum ve hayatımın ilk yıllarını orada geçirdim. Türklerin ne kadar iyi insanlar olduğunu biliyorum. Babam ve dedem Türkolog ve ben de Moskova Devlet Üniversitesi’nde Türkçe öğreniyorum. Böyle biri olarak uluslararası topluma küskünüm, dargınım. Türklere karşı çifte standart uygulanmasını lânetliyorum. Ailem de, ben de, Türkiye ile beraberiz.”

TEBESSÜM

Karadenizlinin öyküsü

“Ülke olarak iyi değiliz” filan diyoruz ya... Karadenizli yaşlı bir adamın öyküsü, ülkelere de ders olacak nitelikte...
Adam hastaymış ama hastalığını kimseye anlatamazmış...
“Uy uşaklar, ben iyi değilim!”
“Yok canım, iyisin, sende bir şey yok!”
“Uy torunlar ben hastayım!”
“Hadi hadi iyisin, bir şeyin yok!”
“Etmeyin kardeşler, ben kötüleyrum!”
“Git işine, sen eski topraksın. Sana bir şey olmaz!”
Ve Karadenizli bir gün ölüvermiş, vasiyeti gereğince de mezar taşına şunlar yazılmış:
“Hastayım, hastayım dedim, inandıramadum... Şimdi n’oldi?”

Günün Sözü
Akıllı olmak bir şey değil, önemli olan o aklı yerinde kullanmaktır!