Ergenekon davasının düzgün bir hâkimi vardı. Mahkeme heyetinin başkanıydı.
Adı Köksal Şengün...
Hemen her duruşmada sanıkların tahliyesi yönünde oy kullanırdı ama diğer iki hâkimin ret oylarıyla sanıklar Silivri zindanında acı ve ıstırap çekmeye devam ederdi.
Bugün FETÖ’cü oldukları anlaşılan o iki hâkimin haksız kararları adaleti katletmişti.
Sonunda FETÖ’nün etkisindeki üst makamlar, âdil davranan Köksal Şengün’ü Ergenekon davasından alıp başka bir mahkemeye sürgün ettiler!
Artık FETÖ’cülerin bütün iplikleri pazara çıktı, pislikleri bir bir ortaya döküldü.
Köksal Şengün şimdi bakınız o kara günleri nasıl değerlendiriyor?

* * *

“Piyon olarak kullanılmaktan nefret ediyorum. Kullanıldık! Şimdi ortaya çıktı! Korkunç bir şey! Ülkesini, milletini, Meclisi’ni bombalayan bir örgüt...
Ama bu kadar da ucuz değil... Neredeydik biz? Nasıl bir devlet? Ben onu yargılarım! ‘Biz bilmiyorduk’ demekle olmaz! Bu kadar ucuz değil!
Devlet ellerindeydi ama onlar bilmiyordu! Var mı böyle bir şey?
Devletin makamlarına sormak gerekir. Ben de o dönem, devletin makamlarından alıyordum haberleri. Benim bir istihbarat teşkilâtım yok. Onlara sormalı;
Kimleri kayırdılar, kimi öne attılar, kime sustular, kime cevap vermediler? Sıkı bir soruşturma her şeyi ortaya çıkarır!

* * *

Bunları söylemekten çekinmiyorum. Akşam çalmadım, sabah da korkmam. İnsanlar da özeleştiri yapmalıdır. Bugüne kadar ne yaptılar?
100 tane hukuk fakültesi var. 100 tane hukuk fakültesi dekanı var. Bir yığın sözüm ona profesör var. Hangisi konuştu? Ne yaptılar? Böyle bir yapı olur mu? Hukukçu sadece biz miyiz? Bu devlet hepimizin. Yıkılırsa hepimiz altında kalacağız!
Ben mücadelemi yaptım. Benim devletten alacağım var, borcum yok. 40 yılımı devlete verdim, helali hoş olsun.

* * *

Bir ülke böyle yürümez. Böyle devlet idaresi olmaz.
Cumhurbaşkanı’nın başyaveri demek, evde eşinizden daha fazla gördüğünüz insan demektir. Bunun bir izahı olabilir mi?
‘Kandırıldım’ demekle olmaz. Bu kadar boş bir devlet olur mu?
Bu hareket 70’li yıllarda başladı, doğru. Fakat palazlanması, devletin kadrolarına sirayet etmesi ne zaman? Bunları inceleyip araştıralım.”

MHP’nin intiharı!

MHP’nin muhalif başkan adaylarından Meral Akşener, parti üyeliğinden kesin ihraç talebiyle dün Disiplin Kurulu’na sevk edildi.
Uzun yıllardır tanıdığım gerçek ülkücü bir arkadaşım telefon ederek:
“Bence bu davranış MHP’nin intiharıdır. Çünkü ters tepecek! Geleceğe umutla bakamıyorum. Böyle adaletsiz bir yönetimle partinin toparlanması mümkün değil!” dedi.
Bu konuda ben artık başka bir şey demek istemiyorum sevgili okurlar. O arkadaşımın birkaç cümlesi her şeyi anlatıyor!

* * *

Meral Akşener aleyhinde uzun süredir bir cadı kazanı kaynatılıyor.
Akşener’in FETÖ’cü olduğunu iddia ediyorlar!
Hem de bunu MHP’nin ileri gelenleri söylüyor... Çünkü Akşener’in toplumda gördüğü ilgi o efendileri dehşete düşürüyor. Koltuklarının altlarından gideceği korkusuna kapılmışlar, Akşener’i yıpratmak için ellerinden geleni yapıyorlar.
Peki, tüm bunlara karşı Meral Akşener ne diyor?

* * *

Akşener’i Halk TV’de Ayşenur Aslan’ın sunduğu “Medya Mahallesi” programında dinledik. Özetle dedi ki:
“Cemaatle en küçük bir bağım söz konusu değildir. Benim FETÖ’cü olduğumu iddia edenleri şerefsizlikle suçladım ama bu lafıma rağmen kimse beni mahkemeye vermedi. Bu iftiraların neticesini mahkemelerde göreceğiz. Bütün bunların sebebi ise sadece kurultay istememiz.
Beni partiden ihraç edebilirler. Bu çok önemli değil. Delegelerimizin isteğiyle ben tekrar aday olabiliyorum. Hiç kimse beni yıldıramaz!”
Ayşenur Aslan’ın “Eğer FETÖ denilen örgüt darbede başarılı olsaydı Meral Akşener Başbakan olacaktı’ diyenler var. Bu iddia hakkında ne düşünüyorsunuz?” sorusuna Akşener:
“Çok iğrenç! Bu bir insana yapılacak en büyük hakarettir.” diye cevap verdi.

GÜNÜN SÖZÜ

En doğru yol aklın yoludur ama, tabii ki akıl varsa!

1