El birliği ile güzelliğini mahvettiğimiz ve yaşanması zor bir kent haline getirdiğimiz İstanbul’da bazen iyi şeyler de yapılıyor.
Nedir bu iyi şeyler?
Meselâ bunlardan biri, Anadolu yakasında, denize demir kazıklar çakılarak üzerine inşa edilen Boğaz manzaralı kazıklı sahil yürüyüş yolu...
İkinci etapta sona yaklaşılan yol tamamlandığında 3 kilometrelik harika bir sahil yaya yolu olacak ve karşı yakanın Beykoz’a kadar olan çehresi değişecek.

* * *

Tabiat bize olağanüstü güzellikte bir Boğaziçi nasip etmiş. Dünyanın incisi...
Bugüne kadar Boğaz’ın güzelliğinden sadece zadegân sınıfı faydalanıyordu. Şimdi ise, biraz da vatandaşlar yararlanacak.
İstanbul yakasında, Emirgân’da yapılan kazıklı yaya yolunun benzeri olan Beykoz-Çubuklu-Kanlıca Sahil Yolu tamamlandığı zaman 3 kilometrelik bir yol olacak. 10 metre genişliğindeki bu yolda yürüyüş ve koşu parkurundan başka, bisiklet yolu ve balık tutma bölümleri de yer alacak.
Şimdi yapılacak iş bu tür kazıklı yürüyüş yollarının Boğaziçi’nin her iki tarafında da yapılıp halkın hizmetine açılması...

* * *

Haa, bu arada şunu da kaydetmek gerekiyor:
Kazıklı yolların Boğaziçi’nin dokusunu bozduğunu iddia edip yapılmasına karşı çıkanlar da var. Yani, Boğaziçi’ne kazık gibi çakılan beton binalar, her yanına yayılan kaçak villalar, her türlü güzelliği sadece kendilerinin hakkı sananların işgal ettiği yalılar Boğaziçi’nin dokusunu bozmuyor ama halkın yürüyüp biraz nefes alacağı sahil yolları bozuyor öyle mi? Tamamen egoizm bu!

* * *

Bu arada 30 yıl önce Büyükdere’de, İstanbul Boğazı’ndaki ilk kazıklı yolu inşa ettirerek öncülük yapan o dönemin Büyükşehir Belediye Başkanı Bedrettin Dalan’ı saygıyla analım.
İstanbul’da büyük işlere imza atmıştı.
Dalan, çok geniş bir vizyonu olan yöneticidir. Onun yolundan giden belediyeciler, ülkeye çok şey kazandırır.

Çocuk tecavüzleri!


Atatürk için, birçok yabancı yazar, yüzlerce, hatta binlerce kitap yazmıştır. Bunlardan biri de 1901 ile 1983 yılları arasında yaşayan Fransız tarihçi, yazar ve askeri uzman Jacques Benoist Mechin’dir.
Mechin’in ülkemizde en çok bilinen eseri “Kurt ve Pars” adlı kitabıdır.
O kitapta Mechin, Atatürk’ü anlatır, ileri görüşlerini, komutanlığını ve devlet adamlığını över.
Türkiye’deki gerici takımı Atatürk’ü sevmez, bu ülkeyi düşman çizmesinden kurtarıp bize armağan eden o büyük adam hakkında ileri geri lâflar ederler. Tam bir nankörlük!
Yabancılar bile Atatürk’ü bizdeki softalardan daha iyi tanıyor ve takdir ediyor.

* * *

Fransız yazar Mechin kitabının bir bölümünde Atatürk’ün şu sözlerini yazar:
“Ben çocuk bayramını, çocuklara hürmet edilmesini temin ve onların zaafından yararlanarak çok defa yapıldığı gibi onlara eziyet ve hayvan gibi muamele edilmesini önlemek için meydana getirdim. Bu tedbirim, milletin geleceğine bir saygı olarak görülmelidir.”
Atatürk, sanki günümüzde yaşanan çirkinlikleri 93 yıl öncesinden, olağanüstü sezgisiyle tahmin ediyor gibiydi...

* * *

Dinci geçinen bazı yurtlarda küçük erkek çocuklarının başına gelenler ortaya çıktıkça, bunlardan nefret ediyor, çocukların ırz ve namuslarına sahip olamayan tüm sorumluların koltuklarında hangi yüzsüzlükle oturduklarına şaşırıyoruz!
10 erkek çocuğuna tecavüz ettiği kanıtlanan son tecavüzcü, çocuk başına 51 yıldan toplam 508 yıl 3 ay hapis cezasına mahkûm edildi. Yasalara göre bu sapık en fazla 32 yıl hapis yatacak.
Bu sadece ortaya çıkan bir olay... Kim bilir daha başka ne facialar var. Devletin görevi bunları araştırmak ama maalesef buna yanaşılmıyor!
Yazık!

Tebessüm

Tilkinin muhafızlığı!


Bizim siyasetçiler bir harika... Lâfa gelince bol bol konuşuyor, öyle vaatlerde bulunuyorlar ki, aklı olan inanmaz!
Hele “Demokrasinin, özgürlüğün, laikliğin güvencesi biziz” demiyorlar mı? Aklımıza hemen o tilki fıkrası geliyor:
Bir tavuk çiftliğine muhafız arıyorlarmış. Tilki de müracaat etmiş. Çok beğenmişler:
“Ne ücret istersin?” diye sormuşlar. Gıdıklanmış gibi kıkırdayan tilki:
“Ben gülmekten söyleyemiyorum. Siz ne verirseniz!” demiş.
Bizimki de o hesap!

GÜNÜN SÖZÜ


Akıllılar dövüşmeden önce kazanır, cahiller kazanmak için dövüşür!

1