Bugün birinci sayfamızdaki TOKMAK-1 sütunumda naklettiğim vahşi olay, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun anlatımıyla halkımız tarafından kısmen öğrenildi.
Esir düşen 2 Türk askerinin Suriye’de IŞİD teröristleri tarafından yakılarak öldürülmesi görüntülerini yayınlayan internet sitelerine uygulanan ulaşım yasağına okurlarımız büyük tepki gösterdi.
İlginç olan bir durum da şu:
Çok sayıda okurumuz, duygu, düşünce ve eleştirilerini yansıtıyor ama sonunda “Lütfen kimliğimizi açıklamayınız” diyor. Neden?
Çekiniyor ve başlarına bir şey gelir diye korkuyorlar!
Haksız da sayılmazlar... Daha dün İçişleri Bakanlığı sosyal medyada mesajları yayınlanan 3710 kişi hakkında adli işlem başlatıldığını, 1656 kişinin de tutuklandığını açıkladı.
Ayrıca 10 bin kişi hakkında da adli süreç devam ediyor.
Bu durum okurları çekingenliğe itiyor, halkımızda korku ve güvensizlik yaratıyor.
Birçok insanımız artık her şeyden endişe duyar, yoğurdu bile üfleyerek yer gibi bir hale geldi.
Başka bir deyişle 21’inci Yüzyıl Türkiyesi’nde “Korku ülkesi” olmayı başardık!

*  *  *

Gelen mesajlardan bir örnek vermek istiyorum... Birçok mesaj mealen böyle... Adının açıklanmasını istemeyen bir okurum şöyle yazıyor:
“Kuzey Kore’den bir farkımız yok.
İran’dan bir farkımız
kalmadı.
Önceki gece 23.00’te Twitter ve Youtube siteleri kapandı, erişilmez oldu.
Ne zaman açacaklar, Allah bilir!
Akılları sıra Türk halkı bu infazları görmüyor sanıyorlar.
Neden?
Suriye bataklığında IŞİD militanları 2 Türk askerini infaz etti.
Devlet biliyor ama yanıt vermiyor.”

*  *  *

“Değişik ara programlarla bu iki siteye girdik ve gördük.
Türk halkı bunları görmesin diye sosyal medyayı yasaklamak, demokrasi ile yönetilen (!) bir ülkede olmaz.
Halk, dünyada olup biten her şeyden haberdar olmalı...
En küçük bir terör olayı olsa hemen yayın yasağı getiriyorlar.
İnternet’in düğmesi (BTK) Bilgi Teknolojileri Kurumu’nun elinde. Hemen düğmeyi kapatıyorlar.
Bu kadar da olmaz artık!
Yarın bir gün Başkanlık Sistemi ile ülkenin başına bir padişah geldiğinde kim bilir neler yaşanacak?” (NOT: Lütfen kimliğimi gizli tutunuz.)

Vur patlasın, çal oynasın! Şehitlere saygı yok mu?


Her gün savaş var...
Her gün insanlar ölüyor...
Her sabah güne acılarla başlıyoruz.
Kanla yatıyor, kanla kalkıyoruz.
Şehitlerimiz için gözyaşı döküyoruz. Ateş düştüğü yeri yakıyor.
Yüreğine ateş düşmeyenler de var...
Büyük kentlerde “Vur patlasın, çal oynasın” eğlenceli hayat devam ediyor.
Mesela İstanbul Boğazı’nın en mutena semtlerinden biri olan Kuruçeşme’de yaşayanlardan çok sayıda şikâyet alıyorum.

*  *  *

Kuruçeşmeli hassas okurlarım, yana yakıla hazin durumu anlatıyor, ben de onlardan öğreniyorum.
Eğlence mekânları, müşterilerini öyle yüksek perdeden müzik çalarak eğlendiriyorlar ki, dışarıdan duyanlar “Bunlar neyi kutluyorlar?” diye şaşırıp kalıyorlar.
Oysa o gün Güneydoğu’da ya da Suriye’de birçok şehit vermişiz!
Sanki bunu kutluyor gibiler!
Hadi matem tutmuyorsunuz, o sizin yüreğinizin yapısını, katılığını, karakterini gösteriyor, bari edebinizle eğlenin efendiler! Öyle değil mi?
Şehitlere saygı duyun!
Onlar canlarını vererek bu vatanı korumasa o tufeyli takımı böyle arsızcasına eğlenebilecek miydi?
Müziği sonuna kadar açıp, baterileri (davulları) patlatırcasına çalarak yeri göğü inletebilecekler miydi?
Biraz saygı efendiler, biraz saygı!
Bu rezil saygısızlığa belediye, kaymakamlık gibi resmi makamların da ilgisiz kalması üzücüdür! Nasıl bir yönetimdir bu?

TEBESSÜM

“Nedir bu halin Temel?”


Temel üstü başı yırtılmış halde kahvehaneye girmiş. Bitkin bir durumdaymış. Kahvedekiler telaşlanıp merakla sormuşlar:
“Ula Temel, nedir bu halin? Kavgadan, dövüşten çıkmış gibisin!”
Temel acı acı bakarak:
“Sormayın uşaklar, bugün kaynanamı gömdük de...” diye cevap vermiş.
Kahvedekiler “Başın sağ olsun ama üstün başın neden böyle perişan?” diye sormuşlar.
Temel cevap vermiş:
“Rahmetli gömülürken biraz direndi de...”

GÜNÜN SÖZÜ

Günlerini korku ve endişe
içinde yaşayarak geçiren
bir ulus asla hür değildir!
ggg