Ülkede bir sürü adaletsizlik var. Tamam. Artık her türlü haksızlığa alışmış haldeyiz.
Vatandaş dert yumağı... Bir dokun bin ah işit!
CHP, sürekli olarak iktidarın haksızlıklarını haykırıyor. Tamam da... Kendi yaptığı haksızlıklara ne demeli?
Konu CHP’li Şişli Belediyesi’ne ait... Güya haklıdan, mazlumdan yana bir belediye! Hani, nerede?
Şişli Belediye binasının hemen karşısındaki Esentepe Mahallesi’nde eski apartmanlar var. Ünlü bir işadamı-müteahhit bu binaları satın alıp oraya “dev bir gökdelen” dikmeyi planlıyor. İşadamı bu apartmanların birçok dairesini satın almış ama henüz satmayıp oturanlar var. İşte kuzu ile kurt hikâyesi burada başlıyor.
Kuzular kurtlarla boğuşabilir mi?

*  *  *

İşadamı, oturulan dairelerin boşaltılması için bir çeşit mafya yöntemi kullanıyor. Kendisine ait olan dairelerin kapılarını, pencerelerini, söktürüyor, apartmanları iskelet haline getiriyor. Maksat, oturanları binaları terke zorlamak!
Orada yaşayan insanların gidecek yerleri yok. Sahibi oldukları daireleri boşaltıp sokakta mı yatacaklar?
Müteahhitin, parasını verip o daireleri satın alması lâzım, değil mi? Fakat hayır! Adamları “Valla şu sıralarda işler pek iyi değil. Nakit sıkıntısı var, hiçbir ödeme yapamayız” diyorlarmış.
“Peki, CHP’li Şişli Belediyesi’nin bu işte ne kabahati var?” diyeceksiniz.
Onu da anlatalım.

*  *  *

Belediyenin kabahati, işadamının satın aldığı daireleri yasal olmayan bir şekilde yıkıp iskelet haline getirmesine göz yumması... İçinde insanlar varken bir apartman kapıları bacaları yıkılıp harabe haline getirilir mi?
Daire sakinleri Şişli Belediyesi’ne başvurup, işadamını şikâyet ederek, haksız yıkımlara engel olmasını istiyorlar.
CHP’li Şişli Belediyesi, halktan, hukuktan yana ya (!)... Haksız ve ruhsatsız yıkımlara müdahale etmiyor tabii... Çünkü karşısında güçlü bir müteahhit var. Ee, kudretli işadamlarını kızdırmamak gerekir, öyle değil mi?

*  *  *

Belediye görevlileri, başvuran dertli bir daire hanımına:
“Bu binalar depreme dayanıklı değil, zaten yıkılacak” diyorlar.
Dertli kadın soruyor: “Ya biz ne olacağız?”
Cevap: “Başınızın çaresine bakın!”
Oysa binaların sahipleri onlar... Ve olay mahkemelik. Yargı süreci devam ediyor. En azından davanın sonucunu beklemek gerekmiyor mu?
Hayır! Mahkeme de neymiş? Yargıya kim saygı gösterir? Müteahhit işadamı pata-küte yıkıma devam ediyor, CHP’li halkçı Şişli Belediyesi de seyrediyor!
Sen adaletinle yaşa! Başka ne diyeyim, bilmem ki?

Bir Fatih Terim, 10 tane Amerika Başkanı ediyor!


İstanbul Sarıyer’den Dursun Doğan Aktaş adında bir okurum ilginç bir e-posta yollamış.
Tam onu incelerken, baktım, Emin Çölaşan’ın dünkü yazısına benziyor. Çölaşan’ın yazısından esinlenmiş olamaz, çünkü mailin gönderilme tarihi daha önce...
Dursun Doğan Aktaş da, Çölaşan gibi “Milli futbol takımınızın imparatoru Fatih Terim”i 2-0’lık Kosova galibiyeti nedeniyle kutluyor ve:
“Dünya Kupası elemelerinde 4 maçta sadece bir galibiyet aldık. Güçsüz bir ekip olan Kosova’yı 2-0 yendik ama kötü bir oyun sergiledik. 6 takımlı grupta 4’üncü durumdayız... Yani pek umudumuz yok” diyor ve mektubun farklı bölümüne geçiyor:
“Fatih Terim’in aldığı maaşı yeni öğrendim. Ayda 1 milyon 100 bin lira alıyormuş... Buna karşılık bizim milli takıma sadece nal toplatıyor.
Bir de ABD Başkanı’na bakalım... Yalnız Amerika’yı değil, tüm dünyayı yönetiyor, aldığı maaş ise ayda 33 bin 333 dolar. Bizim para ile yaklaşık 110 bin lira...
Amerika Başkanı dünyanın bir numaralı adamı ama bizim Fatih Terim ondan 10 kat daha pahalı!

*  *  *

Şimdi, iki ülkenin milli gelirini bir karşılaştıralım:
Amerika’nın kişi başına düşen yıllık milli geliri 57 bin 765 dolar,
Türkiye’nin kişi başına düşen yıllık milli geliri ise 9 bin 179 dolar.
Yani onlar zengin, biz fakir...
Böyle olduğu halde Teknik Direktörümüz İmparator Fatih, 10 tane Amerika Başkanı ediyor.
Hani bizim milli takımın teknik direktörü, ikinci-üçüncü ligin sıradan bir antrenörü olsa, alacağımız sonuç bundan kötü olmaz. Futbol Federasyonu’nun aklına ve beynine şaşayım!”

GÜNÜN SÖZÜ

Ona buna çamur
atan, bir gün kirli
elleriyle kalıverir!

11rahmibey30cm