İnsanın gücüne gidiyor doğrusu...
Dünyada “istenmeyen ülke” haline geldik. Neden?
AKP iktidarının 14 yıldır izlediği saçma dış politikalar yüzünden...
Suriye savaşı dahil, her işe burnumuzu soktuk ama her işte de yaya kaldık.
Bir de IŞİD belâsı çıktı başımıza...
Canlı bomba eylemlerinin çoğu bu IŞİD denilen cehennem zebanilerinin başının altından çıkıyor!

* * *

Başta Almanya ve Fransa olmak üzere tüm Avrupa Birliği ülkeleri bize uzak duruyor.
“Demokrasi, hukuk devleti, yargı ve basın özgürlüğü olmayan bir ülkeyi Avrupa Birliği camiası içinde istemiyoruz!” diyorlar.
İngiltere bile “Türker gelebilir!” korkusuyla Avrupa Birliği’nden çıktı, daha doğrusu kaçtı!
Ülkemiz adına utandırıcı bir durum!

* * *

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Avrupa Birliği ve vize serbestisi konusunda yaptığı konuşmada:
“Avrupa Birliği, Müslüman olduğumuz için bizi istemiyor” dedi.
Gerçekten öyle mi acaba?
Atatürk döneminde, başta Avrupa olmak üzere tüm dünya, Müslüman bir ülkenin lideri Atatürk’ü yüzyılın lideri, Müslüman Türkiye’yi de yüzyılın yıldız ülkesi olarak tanımlıyordu.
1978 yılında Avrupa Birliği hem Türkiye’yi, hem Yunanistan’ı aynı anda Avrupa Birliği’ne giriş için görüşmelere davet etti. Fakat Başbakan Ecevit tarihi bir hata yaparak bunu kabul etmedi.
Belçika Dışişleri Bakanı Tidemans, Ecevit’i ikna etmek için Ankara’ya gelip görüşmeler yaptı. Fakat Ecevit “Avrupa Topluluğu’na girmek istemiyoruz. Çünkü onlar ortak, biz pazar oluruz” diyerek her teklifi reddetti.

* * *

Bunlar da gösteriyor ki “Bizi Müslüman olduğumuz için Avrupa Birliği’ne almıyorlar” sözü doğru bir görüş değildir.
Ülkemizde demokratik bütün kurallar çiğnendiği, yargı bağımsızlığı kalmadığı, düşünce ve basın özgürlüğü olmadığı gibi nedenlerle Avrupa bize olumsuz bakıyor.
Avrupa Birliği Parlamentosu Başkanı Martin Schulz “Türk yönetimi demokratik düzenlemelere yanaşmadığı için Türkiye’ye vize uygulaması kaldırılmayacak” dedi.
Kötü yönetim, ülkemize sürekli kan ve itibar kaybettiriyor!

Babanın parasını mı harcıyorsun be mübarek?


Okurlardan hâlâ tepki yağıyor!
Milli takımımızın Avrupa Futbol Şampiyonası’nda tutunamayarak tırıs tırıs geri dönmesine sinirlenip, Teknik Direktör Fatih Terim ve futbolcular için neler neler yazıyorlar!
“Ayda 960 bin lira ücret alıp da, karşılığında hiç bir şey vermeyen adam” diye yazanlar...
“Teknik ekip ve futbolcular utanmadan, sıkılmadan bir de ballı prim almışlar!” diye kızanlar var.
Avukat Sedat Varol, milli takım futbolcularının ve teknik heyetin aldığı primlerin iade edilmesi için hukuki mücadele başlatmış...
Sonuç ne olur bilemeyiz ama bu öfke bitecek gibi değil!

* * *

Futbolseverler tepkilerinde haksız değiller ama her şeyde olduğu gibi bu konuda da aşırıya gitmemek gerekir.
Fatih Terim teknik yönden hatalı olabilir ama parasal yönden hata tamamen Futbol Federasyonu’na ait... Sen çok zengin bir ülke misin ki, dünya şampiyonu olan takımın antrenörünün aldığı ücretten çok daha fazlasını Fatih Terim’e veriyorsun? (3.7 milyon Euro ve artı primler.)
Bunun hesabı, teknik direktörden değil, ona bu parayı veren “Fakir ülkenin zengin Federasyon Başkanı Yıldırım Demirören”den sorulmalı!
Babanın parasını mı harcıyorsun be mübarek?

Yük halkın sırtına biner!


Başbakan Binali Yıldırım’ın Rusya ile yaşanan uçak krizinden sonra geri adım atıp “Gerekirse tazminat öderiz” sözlerine MHP Genel Başkan adayı Prof. Dr. Ümit Özdağ ilginç bir cevap vererek şöyle dedi:
“O gün, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile zamanın Başbakanı Davutoğlu ‘Uçağı ben vurdurdum’ diye yarışa girmişlerdi. Hele Başbakan Davutoğlu ‘Emri ben verdim’ diye böbürleniyordu. İkisi de kendilerine siyasi prim yapmaya çalışıyorlardı. Eğer bir tazminat ödemek gerekiyorsa, kendi paralarıyla ödesinler, tazminatı kendi ceplerinden versinler!”
Ümit Özdağ’ın önerisi, âdil ve makul bir teklif gibi görünüyor ama Erdoğan da, Davutoğlu da bunu kabul etmez tabii ki... Her zaman olduğu gibi yük gariban halkımızın sırtına biner!

GÜNÜN SÖZÜ


Her şeyin fazlası israf ve zarardır ama iyiliğin fazlası değil.

1