Sevgili okurlar... Bugün sizlere basın dünyasının yaşayan efsane patronundan söz edeceğim.
Malik Yolaç.
Bugün onu ancak yakın dostları ve bizler tanıyoruz.
96 yaşında bir fenomen (hayranlık uyandıracak kadar dikkat çekici olan kişi).
Türk ulusu bugün Türkiye’nin her yerinde günü gününe gazete okuyorsa bunu, Malik Yolaç’ın 1960’lı yıllarda basında yaptığı büyük devrime borçludur.

* * *

“Malik Yolaç da nereden geldi aklına?” diyeceksiniz. Suat Yalaz hatırlattı. Suat Yalaz Babıâli’de çizgi-roman üstadı ve ödüllü bir karikatüristtir.
Suat Yalaz’dan şöyle bir mesaj aldım:
“Bayramını kutlamak için Malik Yolaç’ı aradım, çok memnun oldu. Malik Bey 96 yaşına girdi. Yaz aylarında Tarzan gibi dolaşıyor. Bayramlaşırken senden söz edip kulağını çınlattık. ‘Rahmi çok güzel işler yaptı’ dedi.”

* * *

Suat Yalaz’ın mesajı üzerine hafızamda eski güzel günler canlandı.
Malik Yolaç benim nikâh şahidim ve patronumdu. Onun sahibi olduğu Akşam Gazetesi’nde Spor Servisi Sorumlu Müdürü idim.
1960’lı yılların başına kadar günlük gazeteler İstanbul’da basılır, kamyonlarla Anadolu’ya gönderilirdi. Gazete kamyoncularının birbirlerini geçmek için ölümüne yaptıkları yarışlar yerli filmlere konu olmuştu.
Birçok Anadolu ili, gazeteleri bir gün sonra, bazıları ise iki gün sonra okurdu.
Malik Yolaç çok zeki ve devrimci bir gazete patronuydu. Ankara, İzmir ve Adana’da ilk defa o matbaalar kurdu, Akşam Gazetesi oralarda basılıp tüm Türkiye’ye erken dağıtılmaya başlanınca satışı ikiye üçe katlandı.
Malik Yolaç’ın peşinden gitmek zorunda kalan diğer patronlar da aynı yolu izledi ve tüm gazeteler Türkiye’de günü gününe okunur hale geldi.

* * *

Suat Yalaz’ın mesajından sonra telefonla Malik Bey’i aradım. Çok memnun oldu. Hafızası fevkalâde güçlüydü. 1967 yılında benin
nikâh şahitliğimi yaptığını hatırladı.
Eski yıllarda İsmet İnönü Hükümeti’nde devlet bakanlığı da yapan Malik Yolaç yaşadığımız günler için şöyle dedi:
“Ülkemizin durumu maalesef iyi değil. Başka bir millet olduk. Ben Kadıköy Moda’da oturuyorum. İstanbul’un en modern semtlerinden biri olan Moda’da bile kılık kıyafet değişti.
Son günlerde altı-yedi arkadaşım öldü. 96 yaşındayım ve sokakta selam verecek kimsem kalmadı.
Benim particiliğim yok. Siyasetten çok şikâyet edenler var. Fakat içimden geleni samimi olarak söyleyeyim: Bu halka bu çok bile!”

* * *

96 yaşındaki delikanlı bunları söyledi. Malik Bey uzun yıllar önce basın dünyasından ayrıldı ve şimdi emeklilik günlerini yaşıyor.
Bugünkü kuşaklar Malik Yolaç’ı tanımaz ama o emekli bir gazete patronu değil, Türk basınının devrim yaratan bir anıtıdır.

Acı gözaltı günleri!

Sorgusunun yapılması için iki hafta gözaltında tutulan Yeniçağ köşe yazarı Adnan İslamoğulları da, ifadesi alındıktan sonra çıkarıldığı mahkemece serbest bırakıldı.
Bir yazarın, elde geçerli kanıt olmadan, imzasız bir ihbar mektubu nedeniyle15 gün özgürlüğünden mahrum edilmesi herhalde hakkaniyetli, âdil bir davranış değildir.
Her neyse... Gözaltında geçen acı günler geride kaldı ama... Adnan kardeşimiz gözaltında neler çekti? Bunu, onun gibi, gözaltına alınıp, kısa sürede serbest bırakılan Yavuz Selim Demirağ sütununda şöyle anlatıyor:

* * *

“Tam 15 gün özgürlüğünden mahrum bırakıldı. Yemek yemeyi zaten sevmezdi, astım-bronşit hastasıydı. O nezarethane koşullarında yemek de pek mümkün olmaz. Bir nevi hayatta kalmak için biraz ekmek peynir zorunludur. Günlerce onu da yememiş, bir deri, bir kemik kalmış...
Ankara Adliyesi koridorlarında ‘plastik kelepçe’ ile ifade vermek için bekleyen İslâmoğulları’na sarılınca kemiklerini hissettiğim an içimden geçenleri yazmam mümkün değil...
... Savcılık, ifadenin ardından Adnan İslâmoğulları’nı tutuklama talebi ile mahkemeye sevk edince kaynar sular döküldü başımızdan... Av. Feridun Bahşi ile beraber Adnan’ın cezaevine girmesinin hukuk açısından cinayet olacağını haykırdık.
Gece yarısı “Adnan serbest bırakıldı” haberi gelince gözyaşlarımı serbest bıraktım... “Ankara’da hâkimler var” inancımız doğrulandı. “Yanlış hesap Bağdat’tan döner!”

GÜNÜN SÖZÜ

Umut dünyayı yaşatan güçtür. Yaşayan her varlık için umut daima vardır!

4