Darbeci general ve subaylara bakıyoruz:
Hepsi AKP iktidarı döneminde bu görevlere getirildi!
Türk Silahlı Kuvvetleri, AKP’den önce, içindeki zararlı unsurları bir bir tespit edip ordudan atıyordu!
Bu ihraçlara ilk muhalefet şerhini koyanlar, Tayyip Erdoğan ile Abdullah Gül’dür...
Türk Silahlı Kuvvetleri o tarihten sonra, Genelkurmay Başkanı yerine, dışarıdaki örgüt lideri Fethullah Gülen’den emir alan kadrolarla doldu!
Dönemin başbakanı Tayyip Erdoğan, cemaat için “Ne istediler de vermedik?” diyordu.
Fethullah’ın adamları, AKP iktidarının desteğiyle ordunun en stratejik noktalarına yerleştirildi. Sinsice değil, aleni olarak örgütlendiler!
Bu darbe girişiminin temelini atan, bizzat bugünkü iktidar mensuplarıdır.
Her zaman olduğu gibi şimdi de “Aldatıldık!” diyorlar.
Onların besleyip büyüttüğü Fethullahçı subaylar, Meclis’i bile bombalayınca akılları başlarına geldi!

* * *

Şimdi devlette büyük bir tasfiye var!
49 bin 321 kişinin görevden alındığı bildiriliyor.
Haklı ve doğru bir temizlik mi bu? Orası şüpheli!
Bu listeler ne zaman hazırlandı? İki gün içinde on binlerce kişiyi nasıl tespit ettiler?
Anlaşılan, listeler çok daha önceden iktidarın elindeydi...
Buna şaşırmadık doğrusu... Neden?
Çünkü cemaate bağlı o elemanları bulundukları makamlara tayin eden AKP iktidarıydı... “Paralel devlet” diyorlar ya... O paralel devletin yapılanması da AKP’nin desteğiyle olmuştu... Başka türlü olmasına imkân var mı? Şimdi tehlikeyi görünce onları atıyorlar!

* * *

Devletin her kademesinde tasfiye süratle devam ediyor! Bunların hepsi cemaatçi mi?
Dileriz bir haksızlık yapılmaz... Çünkü o binlerce kişinin arasında masum olanlar da vardır.
İktidar, cemaatle ilişkileri olmadığı halde, hoşuna gitmeyen insanlarıda, fırsattan istifade tasfiye ediliyorsa bu haksızlık ve vicdansızlıktır.
Masum ve günahsız insanları cezalandırmanın vebali büyük olur!

Hay senin aklına!


Adamın önerisini duyunca şaşırdım.
“Vay canına! Milleti birbirine kırdırmak mı istiyor?” diye düşündüm...
Şöyle diyordu:
“Halkın meşru müdafaa hakkı için ruhsatlı silah alımının önünü açacağız!”
Kim bunu söyleyen adam?
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın danışmanı Şeref Malkoç!
Hay aklınla bin yaşa sen e mi?
Herkesin eline vereceksin silahı “Kendini koru” diyeceksin ha?
Kime karşı koruyacak, ihtilal yapan makineli tüfekli, füzeli, tanklı toplu askeri birliklere karşı...
Sen aklını peynir ekmekle mi yedin birader?
7.65’lik Kırıkkale tabanca ile ne yapabilirsin ki?
Haa, mesela, Boğaz Köprüsü’nde teslim olan zavallı erleri kayışla, palaskayla vahşice dövecekleri yerde kurşun sıkıp öldürebilirlerdi... Tabanca, böyle bir vahşette kullanılabilir. Onun da adı cinayet olur! Başka işe yaramaz!

* * *

Cumhurbaşkanı Erdoğan’a danışmanlık yapan Şeref Malkoç ve onun gibiler şunu bilmelidir:
Halkın gücü elindeki çakaralmaz silahta değil, yüreğindedir.
Vatandaş, birlik olup, topluca darbecilerin karşısına çıkarsa güçlüdür.
Yetkisiz, sorumsuz sivilleri silahlandırmak bir devletin yapacağı en yanlış iş olur.
Demokrasi halkı silahlandırmakla korunmaz! Böyle bir durum, tam tersine karışık, sisli, anarşik bir ortam doğurur!
Cumhurbaşkanı’nın diğer danışmanları da bu gibiyse, halkımızın hali harap demektir.

Suikastlara dikkat!


“Tehlike henüz geçmedi. Halen tespit edilemeyen ve yakalanamayan Fethullah Örgütü elemanları intihar saldırıları da yapabilirler. Bu tehlike hâlâ mevcuttur!”
Yukarıdaki uyarıyı emekli, Tümgeneral Beyazıt Karataş yapıyor.
Halen Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı olan Beyazıt Karataş, ordunun yapısını bilen eski bir komutan olarak:
“Türkiye çok önemli ve tehlikeli bir dönemeçten geçti fakat tehlike henüz bitmedi. Örgütün ele geçirilemeyen elemanları suikast teşebbüsünde bulunabilir. Ayrıca tutuklanan örgüt üyelerinin çok iyi korunması ve hayatlarının tehlikede olmaması için ciddi önlemler alınmalıdır” diye uyarıyor.
İntihar saldırıları ve üst düzey siyasilere ve komutanlara suikast olabileceği uyarılarını ciddiye alıp önlemleri eksik etmemek gerekiyor.

GÜNÜN SÖZÜ


Biz düşmanlarımızı yeneriz Tanrım! Sen bizi dostlarımızdan koru!

1