Halkımızın bin bir derdi var ama ülkeyi yönetenler de medya da bunu unutmuş gibi...
Varsa yoksa FETÖ olayı, başkanlık sistemi tartışmaları, tutuklananlar, çatışmalar, vs...
Peki, halkın sağlığını düşünen var mı?
“Var” diyen yalan söyler...
Eğer insanlarımızın sağlığı düşünülseydi, satılan her türlü yiyeceğe mutlak bir kontrol getirilirdi.
Neler yiyoruz? Hangi sakıncalı ürünleri tüketiyoruz? İçlerinde neler var? Bilen var mı?
Bu ülkede kırmızı toz biber diye kiremit tozu satanlar bile var!

*  *  *

Son olay müthiş!
Yıllardır “Yamyam tavuk” yiyormuşuz!
Bunu Nil Soysal’ın haberinden öğreniyoruz.
Tavukçuluk sektörünün büyük bir kısmı tavukların kafasını, tüylerini, bacaklarını, akan kanlarını ve iç organlarını “Rendering” denilen bir işlemden geçirdikten sonra tavuk yemi yapıyor... Ve tavuklara kendi artıklarından hazırlanan bu yemi yediriyor.
Tavuk üreticilerinin ucuza mal olduğu için tercih ettiği bu yem, protein bakımından zengin olduğundan tavuklar kısa zamanda semirip büyüyor ve satışa çıkarılıyor.
Hani “Tavuklar hormonlu” deniliyor ya... Yanlış... Hormonlu değilmiş... Sadece onlara kendi cinslerinin artıklarından yapılan yemler veriliyormuş! Daha kötü yani!

*  *  *

Yamyam tavukları yemenin sakıncası ne? Ülkemizde bu konuda bir araştırma yapılmış değil, ancak...
Bu tür yemler İngiltere’de 1991 yılında, Avrupa Birliği ülkelerine ise 1994 yılında yasaklandı. Çeyrek yüzyıl önce yani...
Uygar Batı ülkeleri tavuk artıklarından yapılan yemlerin tavuklar üzerinde çok olumsuz etkileri olduğunu, insan sağlığına zarar verebileceğini saptamış bulunuyor.

*  *  *

Türkiye de bu tür yemleri 2011 yılında yasakladı ama tavuk üreticilerinin baskısı ile uygulamayı 5 yıl erteleyip 2016 yılı sonuna bıraktı.
Bir buçuk ay sonra 2017 yılının başında bu yasağın başlaması gerekiyor. Fakat yine Bakanlıklara ağır baskılar yapılıyor ve “Böyle bir uygulama piyasalarda krize sebep olur” denilerek 5 yıl daha erteleme isteniyor.
Halkımıza “Yamyam tavuk” yedirme önlenirse belki fiyatlar biraz artar ama insan sağlığı daha mı az önemlidir?

Küçük yaşta evlilik!


İddia neydi? Efendim, dinimize göre 9 ya da 10 gibi küçük yaştaki kız çocuklarıyla evlenmek uygunmuş!
Vay canına... “Hacı, hoca” adı altında bu tür bağnaz, “sübyancı” heriflerin varlığını duydukça midem bulanıyor. Bunlar insan mıdır?
Bazıları da başı açık sokağa çıkan bir kadının, eve dönünceye kadar kaç erkeği tahrik etmişse, o kadar zina yapmış sayılacağını iddia ediyor ve bunun “Hadis-i şerif” olduğu yalanını uyduruyor.
Diyanet İşleri Başkanlığı böyle bir “Hadis-şerif” olmadığını açıkladı da millet neyin doğru, neyin yalan olduğunu anladı.
(O yalanı uyduran adamın yönetim tarafından ödüllendirilip, milli eğitim müdürü yapıldığını da belirtelim.)
Böyle bir ülkedeyiz işte!

*  *  *

Neyse ki, Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, aklı başında, aydın bir din adamı. Küçük çocukların evlendirilmesinin İslâm ile ilişkilendirilmesine üzüldüğünü belirterek şöyle bir açıklama yaptı:
“İslâmiyet, evlilik için bireyin mükellefiyetini akıl şartına bağlar. Ergenlik yeter şart değildir. Bulûğ çağına erse de akli melekeleri gelişmemiş, eş olmanın anlamını, aile olmanın yükümlülüğünü, anne olmanın gereklerini henüz öğrenmemiş ve idrak edememiş bir kız çocuğu annesi ve babası tarafından dahi evlendirilemez.
Buna rağmen, çocuk yaşta evliliğin İslâm odaklı tartışılması ve konuşulması üzücü olmuştur. Cinsel istismara kapı aralayacak bir düzenleme kesinlikle olamaz!”

TEBESSÜM

“Hadi baba! Hadi baba!”


Televizyonlarda bence sinir bozucu olan bir “kamu spotu” yayınlanıyordu.
Koşmakta olan çocukları, nefes darlığı çeken babalarına bağırıyordu: “Hadi baba! Hadi baba!”
Yani insanlar bu kamu spotu’nu görüp sigarayı bırakacaklardı, öyle mi?
Hiçbir faydası olmayan, üstelik çok itici olan bu kamu spotu, Sağlık Bakanlığı tarafından yayından kaldırılmış... Eh, geç de olsa, yanlışın farkına varmışlar demek ki!
Darısı diğer sakıncalı programların başına... Bir gün gelecek RTÜK de uyanacak inşallah!

GÜNÜN SÖZÜ

İstedikleri kadar baskı yapıp
yasak koysunlar, düşünceler
top ve tüfekle yok edilemez!

11rahmibey30cm