Toplumda kavga ve nefret var.
Ülkenin insanları ikiye bölünmüş gibi...
Kimse karşıt görüşe tahammül edemiyor. En ufak bir tartışmada bile taraflar birbirlerine parlıyor, hırlıyor.
Ülkeyi birlik ve dirlik içinde tutması gereken siyasiler de kutuplaşmayı bizzat körüklüyor.
Bir ülkenin insanları karpuz gibi ikiye bölünür mü? Bizde bölündü maalesef!
Dilerim bu saçmalık böyle devam etmez, akıl yolu galip gelir...

* * *

İnsanlarımız, sokaklarda patlayan bombalarla ölüyorsa, o ülkede can güvenliğinden söz edilebilir mi?
Hak, hukuk, özgürlük, can güvenliği, huzur, refah... Ara da bul, bulabilirsen...
Etrafa hep gerginlik ve nefret tohumları ekilirken ülke huzura kavuşabilir mi?
Türkiye korkunç bir cenderede...
Bugünlerin yazılması, tarihe not düşülmesi gerek...

* * *

TOKER Yayınları, SÖZCÜ yazarı Mehmet Türker’in köşe yazılarını kitap yaptı.
SÖZCÜ okurlarının yakından tanıdığı Mehmet Türker, ülkemizin tüm bu sorunlarını dile getiriyor, siyasileri uyarıyor, çarpıklıkların düzeltilmesi için yol gösteriyor.
Temiz bir Türkçe, güzel ve etkili bir üslup...
Mehmet Türker, günümüzün en çok okunan köşe yazarlarından biridir ve benim de çok eski bir arkadaşım, dostum ve meslektaşımdır. Kitabının adı:
“Yazık Ettiler Güzelim Ülkeye!”
Bu kitabın önsözünü yazmak gibi “onurlu görev” bana düştü. Duygularımı yazdım. Kitabı baskıya hazırlayan fikir babası Yalçın Toker “Tarihe belge olacak bir eser” diyor.
eMail: tokeryayinlari@toker yayinlari.com)
Tel ve Faks: 0 212 601 00 35

Türkiye’nin kanayan yarası!


Üstte, SÖZCÜ yazarı Mehmet Türker’in “Yazık ettiler güzelim ülkeye” adlı kitabından söz ettim...
Türkiye’de yaşanan olaylardan oluşan kitabın bir bölümünden alıntı yapmak istiyorum.
Hatırlarsınız... Yangından mal kaçırır gibi gece vakti Meclis’e bir yasa tasarısı getirilmişti... Küçük yaşta kızlara tecavüz eden mahkûm ve tutuklular, kurbanlarıyla evlenirlerse hapisten kurtulacaklardı.
Aklı başında her insanın vicdanını sızlatan bir yasa tasarısıydı bu...
Getirilen kanun teklifinin sahipleri olan 6 AKP milletvekili “Teklifi geriye çekmiyoruz!” diye meydan okuyorlardı.
Neden çekmiyorlardı?
Çünkü bu durum Türkiye’nin kanayan yarasıymış! Öyle diyorlardı...

* * *

Türkiye’nin kanayan yarası ha?
Mehmet Türker, ülkemizin gerçek kanayan yaralarını şöyle anlatıyor:
- Türkiye’nin kanayan yarası, ahlâksızlığın, kadına şiddetin, magandalığın, ilkelliğin ülkeyi sarmasıdır.
- Türkiye’nin kanayan yarası, yoksulluk, yolsuzluk, hırsızlık, adaletsizliktir.
- Türkiye’nin kanayan yarası dinin bile ahlâksızlığa âlet edilmesidir.
Sonuç olarak:
- Türkiye’nin kanayan yarası, ülkenin bu kafalara teslim edilmiş olmasıdır

* * *

Yazılan çizilenler nedeniyle kamuoyundaki tepki büyüyünce AKP’liler bu yüzkarası yasa tasarısını geri çekmek zorunda kaldılar.
Türkiye böylece bir utançtan kurtuldu. Tabii şimdilik...
Milletvekili sıfatı taşıyan adamların zihniyeti bu oldukça, aynı çirkin yasa tasarısı her an tekrar karşımıza çıkabilir!

Tebessüm


Malazgirt Savaşı’nı kim yaptı?

Tarih öğretmeni bir gün sınıfta şu soruyu sormuş:
“Malazgirt Savaşı’nı kim yaptı?”
Temel hemen parmak kaldırıp “Vallahi ben yapmadım öğretmenim” demiş.
Öğretmen sinirlenip sınıfı terk etmiş. Koridorda karşılaştığı Sosyal Bilgiler öğretmenine dert yanmış:
“Bu çocuklar beni öldürecek. Dünyadan haberleri yok. Malazgirt Savaşı’nı kim yaptı, diye soruyorum. ‘Valla ben yapmadım’ diyorlar!”
Sosyal Bilgiler öğretmeni bilgiç bir tavırla başını sallamış:
“Onlar her haltı yaparlar ama hep yapmadım derler. Sen onlara bakma!” demiş.
Tarih öğretmeni daha büyük bir şaşkınlık içinde müdüre gidip başından geçenleri anlatmış.
Müdür “Anladım hocam... Siz hiç canınızı sıkmayın... Milli Eğitim Bakanlığı’na bir dilekçe yazarız. Malazgirt Savaşı yapılacak mı diye sorarız” demiş.
10 gün sonra okula Bakanlıktan “Bugünün içinde bulunduğumuz şartları göz önünde tutularak Malazgirt Savaşı yapılmayacaktır!” diye bir mektup gelmesin mi?

GÜNÜN SÖZÜ


Ülkede en fakir adam, hiç parası olmayan değil, hiçbir umudu olmayandır!

2