Sevgili okurlar... Türkiye’nin en yaygın meslek örgütü Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin 45’inci Olağan Genel Kurulu’nda, meslektaşlarım lütfedip beni “Onur Kurulu”na seçti.
Hepsine teşekkür ediyorum.
TGC yönetiminin yeni döneme başlaması nedeniyle düzenlenen yemeğe katılmam için Başkan Turgay Olcayto ve Genel Sekreter Sibel Güneş’ten aldığım davet üzerine yola çıktım.
Davet Beyoğlu’ndaki “Kültür Evi”nde, saat 19.30’da idi.
Vaktinden önce Beyoğlu’na ulaşınca, İstiklâl Caddesi’ni baştan aşağı dolaşmak fırsatını buldum.

*  *  *

Uzun zamandır görmediğim Beyoğlu çok değişmiş geldi bana...
Kestane kokuları ve Suriyeli çalgıcıların Arapça şarkıları arasında ilerledim.
Sağda solda, kestane kızartan el arabalı adamlardan başka, şans oyunları kuponlarını satan satıcılar da çoktu... Bunlar, herkesi milyoner yapacaklarını bağırıyor, Sayısal Loto, Süper Loto, Milli Piyango biletleri satmaya çalışıyorlardı.
Cadde o kadar kalabalıktı ki omuz omuza yürüyen insanlar, bir ırmağın köpüren suları gibi akıyordu.
Suriyeli sığınmacılardan oluşan çalgıcılar, gruplar halinde “Yalelli” söylerken, çevrelerinde toplanan insanlardan o akşamki yemek
paralarını umuyorlardı...
Kucağında bebeklerle dilenen çarşaflı Suriyeli kadınlar da vardı. Kırık-dökük Türkçe ile bebeklerine mama parası istiyorlardı.
Vahşi savaşın Suriye’den İstanbul’a savurduğu bu yurtsuz ve çaresiz zavallılara acıyor insan...
Halkımız merhametli... Hem “Suriyeliler başımıza belâ oldu” diyor, hem de onların açtıkları mendile para atıyorlardı.
Arada bir çanlarını çalarak kırmızı renkli tramvay geçiyordu yanımdan... Tramvayın kenarlarından salkım saçak Suriyeli sığınmacı gençler sarkıyordu.
Galatasaray Lisesi’ni geçip davet yerinin bulunduğu Yeni Çarşı Caddesi’ne saparken:
“Türkiye’nin en mutena yeri Beyoğlu bile bitmiş!” diye düşünmeden edemedim.

*  *  *

TGC’nin yemekli toplantısı, ülke sorunlarını tartışmakla geçti. Başkan Turgay Olcayto yaptığı konuşmada:
“Gazetecilik açısından yine çok zor bir dönem bizi bekliyor. Hâlâ tutuklu meslektaşlarımız var. Halkın haber alma hakkı, yayın yasakları ile engelleniyor. Meslektaşlarımız işten atılma tehdidi altında çalışıyor. Biz bu dönemde de basın ve düşünceyi ifade özgürlüğünün önündeki engellerin kaldırılması için mücadele edeceğiz.” dedi. Evet, bu mücadeleyi hep beraber yapacağız!

İtibarları dibe vurdu!


548 imza toplayan MHP’li muhaliflerin yapmak istediği olağanüstü kongre, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Ankara Valisi Mehmet Kılıçlar ve
Ankara Emniyet Müdürü Mahmut Karaaslan’ın çabalarıyla engellendi...
Başka bir ifadeyle, Devlet Bahçeli’nin MHP’nin başından gitmesini AKP’nin aleyhine gören iktidar, devletin tüm imkânlarını kullanarak MHP’li muhaliflerin kongresini yaptırtmadı!
Muhalifleri durduran Adalet Bakanı’nın kongre ile ne ilgisi var?
Bir ülkede Adalet Bakanı’nın adaleti böyle olursa, o ülkede adaletten söz etmek mümkün olur mu?
Dün birçok MHP’li ile konuştum. Hemen hepsi:
“Kongreden korkan, 548 delegenin imzalarını hiçe sayan, bu arada iktidara yanaşan bir başkan artık bizim başkanımız olamaz!” dedi.
Bir kez daha anladım ki, Devlet Bahçeli ve ekibinin itibarı dibe vurmuş! Bundan sonra Bahçeli, ağzıyla kuş tutsa, ülkücü camia ona itibar etmez gibi görünüyor!

Abesle iştigal!


Türkiye tam bir demagoji ve yalan dünyası haline geldi!
Kılıçdaroğlu, TOBB Genel Kurulu’nda:
“Böyle bir Başkanlık Sistemi’ni kan dökmeden gerçekleştiremezsiniz” dedi ya...
Aman Allahım... İktidar yalakası medyada ne yorumlar gördük!
“Kılıçdaroğlu kandan besleniyor!”
“Kılıçdaroğlu’nun vahim açıklaması!”
“Kılıçdaroğlu kan dökmek istiyor!”
Kılıçdaroğlu’nu neredeyse kan akıtıcı bir canavar haline getirdiler!
Oysa Kılıçdaroğlu’nun sözleri çok netti.
“Biz Başkanlık Sistemi’ne izin vermeyiz. Türkiye’ye bu sistemi getirmek için önce bizi ezmeniz, kanımızı akıtmanız gerekir” diyordu.
Bu sözleri tersine çevirip “Kılıçdaroğlu kan dökecek!” demeleri tam anlamıyla abesle iştigaldir!
Kılıçdaroğlu “Demokrasiye karşı olanların kan dökme geleneği vardır. Bu nedenle bu uyarıyı yapmak istedim” diyerek sözlerine açıklık getirdi.

Günün Sözü
Her iktidar, ülkenin tarihinde iyi ya da kötü birer parantezdir!