5

Hayatını sigarayla mücadeleye adayan Orhan Kural, Çağatay Ulusoy’a dava açmış.
Gerekçesi de Çağatay Ulusoy’un Instagram hesabında paylaştığı ve elinde sigara olan fotoğrafının gençlerin bilinçaltına olumsuz yönde etki etmesiymiş.
Bu ilginç bir tartışma aslında.
Açıkçası ilk tepkim, “E bu kadar da olmaz arkadaş!” şeklinde oldu.
“Orası o adamın özel alanı. Ve bir yetişkin olarak dilediği gibi kullanır. İnsanların bazı alanlarda nefes almasına izin verin kardeşim” diye de devam ettim cümleye.
Gerçekten bu tarz zorlamalardan, ünlü isimleri zaman zaman faşizm sınırlarını zorlayan bu tarz dava açmalarla yola getirme fikrinden hiç hazzetmiyorum. Özel yaşamına dilediği gibi yön verebilen bir aktör sosyal medya imajına da dilediği gibi karar vermeli diye düşünüyorum.
Ama diğer yandan da Çağatay Ulusoy’un nasıl bir rol model olduğu geliyor aklıma.
Milyonlarca genç erkek ve kadın ondan çok etkileniyor. Onun gibi giyinmeye, saçını onun gibi yapmaya çalışıyor.
Ve ne yazık ki bu kadar popüler olan bir gençlik idolüne hareket edecek çok az alan kalıyor.
Ama Çağatay Ulusoy’a bu uyarıyı yamamanın yolu dava açmaktan geçmemeli.
Ulusoy, hayata dair sorumluluklarını bilen bir insana benziyor.
Prof. Kural e-postayla ya da başka bir şekilde ona ulaşıp, onu uyarıp haklı görünen endişelerini dillendirebilirdi. Ama dava açmak sanki biraz da Kural’ın kendi popülaritesini arttırma hevesi gibi de geliyor.

4

‘Ekşi Elmalar’ dönem kurbanı mı?


Ülke hızla artan milliyetçilik rüzgarının etkisi altında.
Batı ve Doğu arasındaki empati ve iletişim, her hain saldırının ardından biraz daha azalıyor.
Kendimiz ve kendi inandıklarımızdan başka kimseye, hiçbir şeye tahammülümüz kalmadı.
Ve günlük hayatımızın ne tadı kaldı ne de tuzu.
Her güne bir başka operasyon ve sıkıntıyla uyanıyoruz.
Sanırım Yılmaz Erdoğan’ın yeni filmi ‘Ekşi Elmalar’ bu iklimin kurbanı oldu.
Film, Erdoğan sinematografisinin en kötü açılışını yapmış.
Üstelik tam da bugünlerde insana sinemada nefes aldıracak, bizi hayatımızdan çıkarıp başka hayatlara sokacak bir yapımken.
Tabii bu durumda Erdoğan’ın Yenikapı mitingindeki görüntülerinin payı da olabilir. Ama bazı filmler kulaktan kulağa yayılıp sonradan da gişe yapabiliyor.
Belki de seyirci artık küstü.
O kadar çok hayal kırıklığıyla çıktık ki sinemadan; bu da bir ihtimal.
Ama her ihtimalden daha kötü bir ihtimal.

3

İdam neyi çözmüş ki bugün çözsün?


Ülkeye idam cezasının geri getirilmesi artık an meselesi gibi görünüyor.
Bu gelişmeyi endişeyle izliyorum.
İdamı destekleyenler, sadece kendilerinin düşman gördüklerinin asılacağını sanıyor.
Ama Adnan Menderes’in ve Deniz Gezmiş’in aynı darağacında son nefeslerini verdiklerini unutuyorlar.
Ülkenin kapılarını Avrupa’ya kapatmanın, bugün iadesi için her şeyi seferber ettiğimiz suçluların iadesini de imkansız hale getireceğinin farkında değiller sanırım.
İdam cezası iktidarda olmayanlara daima felaket olur.
Umarım bu yanlıştan dönülür…