konu1


Çocuk gelinlerin günü kutlu olsun!


Dün, Dünya Kız Çocukları Günü olarak kutlandı.
Yüzümüzü döndüğümüz gelişmiş ülkelerdeki anne-babalar ise belki de bunun farkına bile varmadı.
Çünkü çoğu, geleceği ve eğitim hakları garanti altına alınmış olan çocuklarının hayatlarına tanık olma keyfi yaşamakla meşguldü.
Biz ise eğitim sistemi her yıl yeniden şekillenen, 4+4+4 ile okula devam hakkı adeta ellerinden alınmış, adına ‘çocuk gelin’ deyince bebek yaşta zorla cinsel ilişkiye sokulduğu kolaylıkla görmezden gelinen kızlarımızın endişesiyle bugünü buruk geçirdik.
Bir de liste yayınlandı.
Yardım kuruluşlarından biri olan Save the Children’a göre dünya genelinde her yedi saniyede bir 15 yaşın altındaki bir kız çocuğu evlendiriliyor. 144 ülkenin yer aldığı listede aşağı inildikçe kız çocuklarının yaşam şartı zorlaşıyor. En çok güvende olan kız çocukları İsveç, Finlandiya ve Norveç’te yaşıyor. Ülkemiz ise 55’inci sırada. Dünyada gelişmişlik, demokrasi, yüksek teknolojinin nüfusa dağılımı, eğitim ve cinsiyet eşitliği gibi hiçbir listede üst sırada yer alamıyoruz.
Bu iktidarın kadın-erkek eşitliğine mesafeli durması ve çaktırmadan kadın aleyhinde adımlar atması halimizi daha da kötü kılıyor.
Çocuktan gelin mi olur? Çocuktan anne mi olur?
Neden söküp atamıyoruz bu zalim anlayışı içimizden? İnsana, kadına bu kadar mı düşmanız?
İçim eziliyor çocuk gelin dendikçe. İçim eziliyor o bebeklerin gördüğü şiddeti düşündükçe.
Ama kimse oralı değil. Kimse başını ihaleden, ranttan, yeşil alanları katletmekten kaldırmıyor. Kimse bu ülkenin kadın gücüne sahip çıkmaya kalkmıyor.
Bu gidişin sonu hiç iyi değil. Hem de hiç.

konu2

Bu kentte insanlar da yaşıyor!


Politikacıların gözünde zerre değerimiz yok.
İstanbul’da ne zaman küresel bir etkinlik olsa, zaten çok zor olan günlük yaşam iyice içinden çıkılmaz hale geliyor.
Önceki akşam iş çıkışı gerçek bir keşmekeş yaşadık Enerji Zirvesi’nin yapıldığı Nişantaşı civarında. Ama öyle böyle değil, yaşanan adeta bir trafik felaketiydi.
Modern zamanların hiçbir avantajlı ekipmanını kullanmayan belediye gerçek bir kaosa yataklık yaptı adeta.
Düşünün, böylesi büyük bir organizasyon söz konusu ve ana arterlerin tamamen felç olmasına neden olacak yolları trafiğe kapatıyorsun, insan bu bilgiyi kentteki tüm dijital panolara yazmaz mı?
İBB Trafik açıldığında mesaj olarak geçmez mi?
Hadi modern çağ iletişim araçlarından geçtim; insan o bölgeyi trafik polisine boğmaz mı?
Bunların hiçbiri yapılmadı. İnsanlar saatlerce otomobillerinde saçını başını yoldu. Ama kimse oralı olmadı. Maaşını ödediğimiz vergilerden alan ve görevi günlük hayatımızı mümkün olduğunca rahatlatmak olan görevliler, yüksek düzey bürokratlar otomobilinde sıkılmasın diye onlara yolu açmakla meşguldü.
Ne güzel bir dünya değil mi?

konu3

Ahh milli takım!


Bir zamanlar harikalar yaratan ve gelecek için bizi çok umutlandıran milli takımımız çirkin bir kavganın gölgesinde tel tel dökülüyor. Yenebileceği takımlar karşısında galibiyet alamayışından daha önemli bir dert bu. Futbolcular Terim’e çemkirebiliyor mesela. Ya da ülkenin yetiştirdiği en büyük güncel futbol yıldızı tuhaf, kimsenin anlamadığı bir inat yüzünden takım dışında kalabiliyor.
İnsanlar yine de futbolun tadını çıkarıp takımla gurur duyacağı yerde, ellerinde hesap makinesi olasılık hesaplamaları yapıyor.
Bir ülke her alanda mı tel tel dökülür?
Yozlaşma toplumun her katmanına ve fonksiyonuna sirayet ediyor belli ki.