Bizimki gibi sansürle yaşayan ülkelerde internetimizde kesinti olunca pek bir heyecan olmuyor artık.
Birilerinin yedikleri naneler ortaya dökülmüştür, görmemizi istemiyorlardır diyoruz. Ve sakin bir şekilde VPN’lerimizi açıp hayatımıza engelleri aşmış bir şekilde yarı mutlu devam ediyoruz.
Ama önceki gün çok başka şeyler yaşandı.
Twitter, Spotify, The New York Times, PayPal (Ahh nasıl özledim), Pinterest gibi siteler uzun süre karanlıkta kaldı.
Bu uzun zamandır ABD’nin ve dolasıyıyla modern dünyanın uğradığı en sert siber saldırılardan biriydi.
Asıl hedef DYN adındaki DNS sağlayıcı şirket idi. Ve DYN çöktüğünde ABD’nin doğu yakasında internet ciddi darbe almış oldu.
Henüz tam kesinleşmiş olmasa da bu saldırıdan Mirai isimli bir kötü niyetli yazılım sorumlu tutuluyor. Ddos adı verilen bu saldırının iki özelliği var. Biri çok basit bir yöntem kullanarak uzun süreler siteleri çökertebiliyor olması.
Diğeri de yapanın kendini mükemmel şekilde gizleyebilmesi.
ekran-alintisi

Bu saldırı en basit haliyle şöyle çalışıyor. Normalde siz internette herhangi bir arama yapınca yaptığınız siteye bir veri paketi gidiyor, o siteden de size veri paketi dönüyor. İnternette dolaştığınız sürece bu işlem devam edip duruyor. Bu saldırıda sitelere içinde çöp bilgiler olan mini paketleri milyonlarca yollayıp site trafiğinin üzerine çıkıyorlar. Böylece site ana bilgisayarları ya çok yavaşlıyor bu sıradışı trafikle başa çıkmak için ya da tamamen kilitleniyor.
Bu saldırıyı yapanlar çok da ilginç yöntemler kullanıyorlar.
Mesela eğer evinizde, iş yerinizde güvenlik ağınız zayıfsa hiç haberiniz olmadan bilgisayarlarınızı birer zombi bilgisayara dönüştürüp ruhunuz duymadan bir siber saldırının parçası yapabiliyorlar.
Ya da en acayipi son dönemin en meşhur trendlerinden ‘Nesnelerin İnterneti’ fenomeninin güzide temsilcileri olan IP kameraları, akıllı televizyonlar, çamaşır makinelerini, buzdolaplarını bu sahte trafiği yaratmak için kullanabiliyorlar.
Saldırı iyi planlanmışsa, yani saldırılan sitenin ya da alt yapı sağlayıcı şirketin bant aralığı biliniyorsa uzun süreler ortalık kararabiliyor.
Bu, henüz kimsenin başa çıkma yolunu bilemediği, ülkeleri uzun süre internetsiz yani birçok güvenlik parametresini sağlayamayacak şekilde açıkta tutabilecek çapta bir tehdit.
Ve nesnelerin interneti bu tehdite milyonlarca kolayca ele geçirilebilir bir ordu sunuyor. IP kameraları, akıllı TV’ler hepsi bir anda internet karartan terörist bir girişimin silahı haline geliyor.
ABD’de yaşanan saldırı bir sitenin değil, ABD gibi bir ülkenin internet ağının omurgalarından birini iki kez yere serdiği için artık Ddos saldırılarının tüm dünya için en ciddi siber tehdit haline geldiğini söylemek mümkün. Çünkü hem faili bulunamıyor hem de ABD gibi bir ülkeyi iki kez yere serebiliyorsa, bu denli korunamayan bizimki gibi ülkelere kimbilir neler yapabilir!
Bence hepimiz dünyayı uzaylıların basıp interneti filan kestiği bilim kurgu filmlerindeki gibi evimizde eski usul CB bandı telsizler hazır tutalım. Ne olur, ne olmaz...

Canon M5 ile aynasız deniyor


Olympus ve Panasonic ilk aynasız ‘Micro Four Third’ kameraları piyasaya sürdüğünde kimse bu kadar popüler olabileceklerini düşünmüyordu. Kompakt boyutları ve DSLR abileri kalitesine yakın fotoğraf çekebilmeleri dolayısıyla çok popüler oldular. DSLR makine endüstrisinin en büyüklerinden Canon bu konuya uzun süre hayli mesafeli kaldı. Ve pazarı domine edecek bir ürün çıkaramadı.
11fotocanon

Ama şimdi M5 ile Canon bu pazarda önemli bir yer hedefliyor kendine. Profesyonel olarak fotoğraf çeken ve aynasız makine seven biri olarak hızlı Dual Pixel otomatik netleme, saniyede 7 kare çekebilme, 25.600 ASA’ya kadar çıkabilme (Tabii gren seviyesine bakmak gerek) ve Canon lensleri ile uyumluluk önemli artıları gibi görünüyor. Ancak 4K video çekememesi ciddi bir eksiklik. Yine de yabancı yayınlarda hayli övgü alan bu ürünü ülkemize geldiğinde bir denemek lazım diye düşünüyorum.

Instagram’a canlı yayın geliyor


Facebook, canlı yayın yapabilme özelliğini çok sevmişe benziyor. Öyle ki şimdi bu özelliği Instagram’a getirmeye hazırlanıyor. Bir Rus sitesinin verdiği habere göre çok yakın bir zamanda şu anda ‘Stories’ özelliğinin olduğu yere bir de ‘Canlı’ düğmesi ekleniyor. Böylece ileri bir tarihte yayınlanmak üzere ya da o an yayınlanacak şekilde kayıt yapılabilecek.
Facebook bu değişimi tabi ki bizim sıkıcı hayatlarımızı deşifre edelim diye yapmıyor. Asıl amacı reklam veren şirketleri özel etkinliklerden canlı yayın yapmaya ikna edebilecek mecrayı oluşturmak.

Tak çıkar telefonlar başka bahara


LG geçen yıl G5’i çıkardığında ürün hayli heyecan verici gelmişti. Bu kısmen modüler bir akıllı telefondu. Telefonun alt bölümünü söküp yüksek kaliteli bir hoparlör, daha büyük bir pil ya da kamera aparatı takabiliyorduk. Ancak sonra üretimde yaşanan sorunlar yüzünden LG bu özellikten vazgeçmeye karar vermiş. Hatırlarsanız bir süre önce Google’ın Ara isimli modüler akıllı telefonundan bahsetmiştim. O daha radikal bir modüler akıllı telefondu. Kameradan işlemciye kadar parçalar seçilebilecekti. Ancak Google da bu projeden şimdilik vazgeçmişe benziyor. Yani bir süre daha konvansiyonel tasarımlarla yola devam.