2

Ayşe Arman önceki gün Tuba Korkmaz’ın sesi oldu.
Fotoğraflar sanki bir film için yapılmış makyaj hilesi gibi. Tuba’nın gırtlağını kesmiş onu bir zamanlar sözde seven adam.
Sokak ortasında.
Hep gördüğümüz gibi. Artık ne yazık ki alıştığımız gibi. Tuba saniye saniye anlatmış yaşadığı dehşeti. Ona uzaktan bakanları... İlk saldırı sonrası onu yerde bırakıp ardından geri gelişi... Bu kez boğazını kesmeye! Anlatılacak gibi değil. Ama o fotoğraf yok mu o fotoğraf... Tuba’nın dikişler içindeki boynu ve göğsü…
Sadece ‘sevildiği’ için akan kanları…
Sadece ‘sevildiği’ için onun kanını akıtmayı hak gören bir adamın bıraktığı izler...
Yaşamla ölüm arasında gidip gelirken bebeğini düşünen bir anne o.
Hikayesi de hep bildiğimiz, gördüğümüz, duyduğumuz hikaye.
Dün duruşması vardı.
Kendisi gibi tasarımcı olan ve sırf ayrılmak istediği için vücuduna falçata sokup çeviren, iç organlarını parçalamış bir cani çıktı hakim karşısına.
Tuba’nın korkusu biz kadınların ortak korkusu: “Ya cani takım elbise giyerse!”
Evet, bu ülkede şiddete uğramış, vücudunda dikişlerle hayatına devam edebilen, yani ölmemiş ama ölenlerden daha şanslı sayamadığımız kadınların ‘takım elbise’ korkusu var.
Bin kere yazdım. Bin kere daha yazmak istemiyorum.
Bin kere daha elinde falçata, bir kadının hayallerini karartan, betona kanını akıtan bir adamın takım elbise giydiği için mahkemeden şefkat gördüğünü yazmak istemiyorum.
Katillerin sırf erkek diye sırtının sıvazlandığı kararlara öfkeli yazılar yazmak istemiyorum.
Bu yüzden bırakın kadına şiddet uygulayanlara mırıldanmayı önermeyi, siz kadına şiddete karşı mırıldanmaktan vazgeçmeli, gür bir sesle bunu önlemenin artık resmi devlet politikası olduğunu haykırmalısınız sayın Başbakanım!
Bakanlık, biz her olaydan sonra “Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı nerede?” diye yazdıktan sonra müdahil olmamalı bu tarz davalara. Bizden önde koşmalı!
Adalet Bakanlığı her iyi hal indiriminde hesap sormalı!
Bu ülke, takım elbise giyen kadın katillerini affeden ülke olmaktan acilen çıkmalı!
Tuba’nın yüzüne bakınca dikiş yerine gülümseme görebilmemiz için…

3

Mahmutbey gişeleri tamamen kalkmalı

Yok işte. Üçüncü köprü hayatımıza trafikle ilgili hissedilebilir bir huzur getirmedi.
Üstelik bırakın huzuru, şehrin bazı noktalarına ağır trafik yükleri getirdi.
Bunlardan biri Ümraniye çıkışı. Diğeri de Mahmutbey çıkışı.
Bizde çözümler sorun oluştuktan sonra düşünüldüğü için şimdi Mahmutbey gişeler ikinci köprü gibi serbest paralı geçiş olacakmış. Bu büyük haksızlığa artık bir an önce son verilmeli.
İstanbul’un sınırları içinde kalan Bahçeşehir ve Avcılar’a gidenler artık para vermemeli.
Yeter arkadaş, yeter!
Biraz huzur verin, azıcık çekin elinizi cebimizden.