MHP’nin üst düzey parti yöneticileriyle ilgili kasetler arka arkaya yayımlanıyor, bu durum MHP’yi seçim öncesi sarsıyordu. Sırada hangi siyasetçinin görüntülerinin yayımlanacağı merak ediliyordu. İşte, o günlerde, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli olayı çözmeye başlamıştı. O günlerde söylenenler, aradan yıllar geçtikten sonra Bahçeli’ye zamanında çok önemli ve doğru bilgiler ulaştığını da gösteriyor.
Ülkemizde son dönemde yaşananların izlerini, bağlantılarını geçmişte de aramak gerekiyor. Bakıyorsunuz darbe girişiminin içinde Adil Öksüz çıkıyor. Darbe gecesi Akıncılar Üssü yakınında yakalanıyor, sonra serbest bırakılıyor. Serbest kaldıktan hemen sonra yeniden yakalanması için güvenlik birimleri sözde alarma geçiriliyor ama bu kişinin izine rastlanamıyor. Bu nasıl iş?

5 YIL ÖNCE UYARMIŞTI

Arşive baktım. 2011 yılında MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli kürsüde... “Burayı iyi dinleyin dava arkadaşlarım, burayı iyi dinleyin” diye uyarıyor. Dava arkadaşları can kulağıyla dinliyor. Bahçeli kürsüden şunları söylüyor:
“İbrahim Faruk Bayındır kimdir? Bu şahıs Küçükçekmece Belediyesi’nde AKP meclis üyeliği yapmış mıdır? Sonra istifa edip 3. bölgeden milletvekili adaylığına müracaat etmiş midir? Partimizi zan ve töhmet altında bırakmak isteyen yayınlara ev sahipliği yapan kirli internet siteleriyle ne tür bağı vardır?”
Bahçeli’nin o zaman gündeme getirdiği ancak pek üzerinde durulmayan olay bugün farklı bir biçimde karşımıza çıkıyor. Çünkü sözü edilen Faruk Bayındır darbe girişiminin hemen ardından yurtdışına kaçtı. AKP’ye bu kadar yakın bir kişinin bunca karanlık olayın içinde olması da şaşırtıcıydı.
Faruk Bayındır önce bir uçak şirketine ortak oldu. Daha sonra Bayındır ortaklıktan ayrılıp Tarkim Havacılık şirketini satın aldı ve Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’nün desteğiyle büyüdü. İş adamlarına uçaklarını Tarkim’e vermeleri için aracı olan siyasetçiler de vardı. Şu anda ABD’de cezaevinde bulunan Rıza Sarraf’a da bu havacılık şirketine uçağını vermesi için bakanların bile ricacı olduğu, havacılık dünyasında hep konuşuldu.

ADİL ÖKSÜZ ORADAN MI KAÇIRILDI?

Faruk Bayındır’ın, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) bağlantılı olduğu iddiasıyla Tarkim Havacılık şirketinin Atatürk Havalimanı’nda bulunan hangarları mühürlendi. Uçak işletme ruhsatı iptal edildi. Tarkim ruhsatı adı altında 17 iş adamının uçağı bu kişinin işletmesi altında çalıştırılıyordu. Bunlar arasında çok ünlü isimler de bulunuyordu. Söz bu iş adamlarından açılmışken, daha önce spor kulübü başkanlığı da yapan ünlünün uçağında dinleme aygıtı bulunduğunu, bunun üzerine iş adamının uçağını sattığını da hatırlatalım.
Bayındır’ın Adana ve İstanbul’da Tarkim adı altında uçuş okulları da bulunuyordu. Bu uçuş okulları da Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’nün desteğini alıyordu. İstanbul’daki Tarkim uçuş okulu ile Atatürk Havalimanı birbirine çok yakın ve bu bölgeden kontrolsüz geçişler de yapılabiliyordu.
Tarkim’den Atatürk Havalimanı arındırılmış bölgeye geçiş kapısı var. Ayrıca Atatürk Havalimanı’nda güvenlik amacıyla yapılmış yer altı geçitleri de bulunuyor. Aranan Adil Öksüz’ün, denetimsiz bölgeden özel uçağa götürülmüş olabileceği konusunda Emniyet’e gelen bazı bilgiler var. Öksüz’ün uçağa bu yolla bindirilmiş olabileceği iddiaları da önemli bir araştırma konusu.
Yine havacılık camiasının konuştuğu bir konu da iki yıl önce 10 Suriyeli’nin çok yüksek para karşılığı vizesiz olarak Stockholm’e götürüldüğüdür. Gidenler, iltica talebinde bulunduğu için iade edilemedi. İşte, gizli geçitler, denetimsiz bazı bölümler Adil Öksüz’ün de benzer bir yöntemle götürülmüş olabileceği olasılığını güçlendiriyor. Kuşkusuz bunlar araştırma sonucu ortaya çıkarılacaktır.

O üniversitede T.C’yi yine unuttular

Niğde Üniversitesi’nin adı Ömer Halisdemir Üniversitesi olarak değiştirildi. 15 Temmuz darbe girişimi gecesi Özel Kuvvetler Komutanlığı’nı ele geçirmek isteyen darbecilere karşı Astsubay Halisdemir, komutanından aldığı emir gereği şehit edileceğini bile bile onları durdurmaya çalışmıştı. Girişimin başındaki generali öldürmüş, onun yanındakiler tarafından da şehit edilmişti.
Üniversitenin önceki tabelasında “T.C. Niğde Üniversitesi” yazıyordu. Türkiye Cumhuriyeti için şehit olan Ömer Halisdemir’in isminin başında ise bu kez “T.C.” kaldırılmış. Nedeni de “tabelada T.C. yazacak yer kalmaması” diye açıklanıyor. Bir başka yetkiliye daha sordum, “Efendim üniversitenin isminin değiştirilmesiyle ilgili kanun çıkarılırken Resmi Gazete’de T.C. yazmıyor. Kanunda olmayanı bizim yazmamız olmaz” dedi.
O üniversitenin adının başına T.C. çok yakışır. O zaman gereğini yerine getirin.