Başbakan Ahmet Davutoğlu, akademisyenlerin, yayımladıkları bildiriden imzalarını çekmesi için çaba gösteriyor. Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç, akademisyenler hakkında yasal işlem yapılması için üniversitelere talimat veriyor. Ama bunu verirken, YÖK Disiplin Yönetmeliği’nin kendi başkanlığında yapılan toplantıda ortadan kalktığını bilmezden geliyor.
YÖK Genel Kurulu’nun 12 Kasım 2015 tarihli toplantının konusu “Yükseköğretim Kanunu’na tabi personele uygulanacak disiplin hükümleri” başlığını taşıyordu. Böyle bir toplantı yapılması ve alınan kararların YÖK Genel Sek- reteri Süleyman Necati Akçeşme imzasıyla 30 Kasım’da üniversitelere gönderilmesinin nedeni, YÖK Kanunu’nun 53. maddesinin (b) bendinin, 1 Mart 2014 tarihinde Milli Eğitim Temel Kanunu İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 7. maddesi ile değiştirilmiş olmasına dayanıyor.

9 AY NİÇİN BEKLEDİNİZ?


Yasadaki “Hangi fiillere hangi disiplin cezasının uygulanacağı, bu bentte sayılan kişilerin disiplin işlemleri ve disiplin-amirlerinin yetkileri, devlet memurlarına uygulanan usul ve esaslar da göz önüne alınmak suretiyle Yükseköğretim Kurulu’nca düzenlenir” hükmü Anayasa Mahkemesi tarafından 14 Ocak 2015 tarihinde iptal edildi.
Söz konusu iptal kararı nedeniyle doğacak hukuksal boşluk kamu düzenini ihlal edici nitelikte görüldüğünden iptal hükmünün, kararın Resmi Gazete’de yayımlanmasından başlayarak 9 ay sonra yürürlüğe girmesi kararlaştırıldı. Anayasa Mahkemesi’nin gerekçeli kararı 7 Nisan 2015 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlandı. Yani, hükümete 9 Ocak 2016 tarihine kadar yasa çıkar denildi.
Bu süre dolmadan, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 29 Nisan 2015 tarihinde verdiği bir karara, Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararındaki gerekçeler dayanak gösterildi. Ortaya çıkan hukuki duruma göre Yükseköğretim Kanunu’nun 53. maddesine göre çıkarılmış bulunan Yükseköğretim Kurumları Yönetici, Öğretim Elemanı ve Memurları Disiplin Yönetmeliği’nin Anayasa Mahkemesi kararında belirtilen hususları düzenleyen hükümlerinin yasal dayanağı kalmadığı değerlendirildi. Açıkçası, birilerini korumak adına sessizce sürenin dolması beklendi. Danıştay kararından sonra YÖK Genel Kurulu karar alabilmek için 7 ay daha bekledi.

NE DEMEK “TEMELİN DEĞİŞTİRİLMESİ”?


YÖK Genel Kurulu, 2547 sayılı Kanun’un 53. maddesinin (a) bendi ile diğer maddelerinde özel olarak düzenlenen disipline dair hususlar dışında 657 sayılı Kanun’un disipline ilişkin hükümlerin; her iki kanunda bulunmayan usul kuralları açısından Yükseköğretim Kurumları Yönetici, Öğretim Elemanı ve Memurları Disiplin Yönetmeliği’nde yer alan usule ilişkin hükümlerin uygulanmasını öngördü. Disiplin cezalarına ilişkin olarak açılmış olan davalarda Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu kararında belirtilen gerekçeyle mahkemelerce iptal kararı verilmesi halinde, disiplin cezasına konu olan fiil hakkında yetkili mercilerce yeniden işlem tesisi yoluna gidilmesine karar verildi.
Açıkçası, YÖK diyor ki; “Akademik personel ile ilgili disiplin yönetmeliği, Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararından sonra dayanaksız kaldı. Hükümete verilen 9 aylık boşluğu doldurma süresi de doldu. Bu nedenle YÖK Disiplin Yönetmeliği’ne göre hocalara disiplin cezası veremezsiniz. Ancak ‘yasal temelin değiştirilmesi’ ilkesi uyarınca disiplin suçu işleyen akademik personele 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu hükümlerine göre disiplin cezası verebilirsiniz.”

BASKI TALİMATI VEREN BAŞKAN


İşte garabet burada... Hukukta “yasal temelin değiştirilmesi” diye bir ilke yok. “Hukuk yaratma” var. Hukuk yaratma da yalnızca hakimler tarafından çok ender kullanılan bir yöntem. Konuştuğum önemli bir hukukçu, “Yürütme organları hukuk yaratamazlar. Böyle bir usul ancak diktatörlükle yönetilen ülkelerde mümkün” dedi.
YÖK eski Başkanı Anayasa Profesörü Erdoğan Teziç’e sordum, “Rektörler akademik personelin görevine son veremez. Böyle bir şeye tevessül edebilmesinin bugün yasal dayanağı yok. Bizim zamanınızda, muhalif tavırları nedeniyle şimdiki YÖK Başkanı Yekta Saraç’ın görüşlerinden çok yararlanmıştık. Akademik personelin atılmaları için talimat göndermesini yadırgadım. Hakaret ve şiddete çağrı niteliği taşımadıkça düşünce açıklamaları sınırlandırılamaz. Anayasa Mahkemesi’nin verdiği süre içinde yasal düzenleme de yapılmadığı için kovuşturma da yapılamaz. YÖK, kovuşturma açılması talimatıyla baskı yapmaya çalışıyor. Ben, bu bildiriyi ifade tarzından dolayı imzalamazdım. Ama ağır ithamların da yapılmasını da kabul etmiyorum.”
Disiplin Yönetmeliği’nin kanun maddesi de iptal edildiği için ne yapacaklarının arayışı içindeler. Bunu yaparken en iyisi akademik personeli de ayrıştırmak, bol bol bağırıp çağırmak. Yasa çıkarmadıkları için şimdi bunu yapıyorlar.