Emekli Deniz Albay Ali Önder Uysal’ın, 4 yıl önce gönderdiği mektup Askeri Liseler ve Kara Harp Okulu’nda öğrencilere uygulanan baskıyla ilgiliydi. Uysal’ın yazdıklarından daha fazlasının yaşandığı FETÖ darbe girişiminden sonra ortaya çıktı. Bugün gelinen noktada Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) mensuplarının vatanseverlikleri sorgulanır oldu. Mesleğine “Askerlik andı”yla başlayan Önder Uysal gibi emekli ya da görevde olanları acısı keskin, izleri derin bir şekilde yaşananların yaraladığını da biliyoruz.
“Vatanını, milletini canından aziz bilen, bayrağını vatanının ve milletinin sembolü olarak gören” bir grup asker Atabeyler, Ergenekon, Balyoz, Askeri Casusluk gibi düzmece olduğu kanıtlanan dava sürecinde tasfiye edildi. FETÖ kalkışmasından sonra TSK üzerindeki itibarsızlaştırma faaliyetleri de devam ediyor, yarım kalan plan işletilmeye çalışılıyor.

DARBE GİRİŞİMİ SONRASI...

Ergenekon, Balyoz, Askeri Casusluk gibi davaların TSK’daki sonuçlarına bakalım: TSK içerisinden Atatürkçü bilinen ve komuta yapısında etkili olabileceği değerlendirilenler tasfiye edildi. Darbe yapmaya eğilimli bir TSK imajı yaratıldı. Casusluk ve Fuhuş davası ile TSK mensuplarının namus ve haysiyeti karalandı. Kozmik oda operasyonu ile milli savunma gizli belgeleri deşifre edildi.
Sanki darbe girişimini TSK yapmış gibi birliklerin önüne çöp kamyonu, iş makineleri bırakarak TSK’nın acizleştirilmesi görüntüsü yaratıldı. Üniformalı askerlerin darbeye karşı duran halk tarafından dövülmesi, tankların ele geçirilmesi görüntüleri yayınlandı. Darbecilerin kullandığı bilinmesine rağmen uçak ve helikopterlerin yapmış olduğu taarruzlardan görüntü olarak bolca yayınlanarak saldırgan bir ordu imajı yaratıldı. Sonuçta zarar gören hem maddi hem de manevi açıdan TSK oldu.

OHAL’LE VURULAN DARBE...

Olağanüstü Hal (OHAL) ilanından sonra çıkarılan kararnamelerle Yüksek Askeri Şûra (YAŞ) Kanunu değiştirildi. Askeri Liseler ve Harp Akademileri kapatıldı. Harp okullarının eğitimine ara verildi. TSK komuta bütünlüğü bozuldu. Askeri tersaneler Milli Savunma Bakanlığı’na devredildi. Askeri birliklerin metropol alanları dışına çıkarılması öngörüldü. FETÖ’cülerin tasfiyesi amacıyla yeterli araştırma yapılmadan generaller, subaylar tasfiye edildi.
Genelkurmay Başkanlığı’nın kuvvet komutanlıklarından ayrılması, Jandarma ve Sahil Güvenlik’in İçişleri’ne; GATA ve hastanelerin Sağlık Bakanlığı’na bağlanmasının ön hazırlıkları bile yapılmadı. YAŞ Kanunu’nun değişmesiyle terfi ve dolayısıyla atamalarda liyakatten çok siyaset etkili olacak. Siyasallaşan ordunun savaşma yeteneğinin ortadan kalktığının da sayısız örnekleri var.
Askeri liselerin kapatılması, harp okulları ve astsubay okullarının eğitime ara vermesi, Harp Akademisi’nin yapısının değiştirilmesi, TSK’nın personel kaynaklarının yönetimi imkânını elinden aldı. Askeri birliklerin metropol dışına atılmasıyla Deniz Eğitim Komutanlığı/Beylerbeyi, 1. Ordu Karargahı, Selimiye, Deniz Lisesi-Heybeliada, Kuleli Askeri Lisesi Çengelköy, Hasdal Kışlası dahil olmak üzere Ankara’da Akıncılar, Etimesgut, Güvercinlik, arazi ve tesislerin akıbetini yurttaş olarak mutlaka takip edin.

PLANIN YENİ AŞAMASI MI?

Yapılan hemen her yeni düzenleme beraberinde sorunlar getiriyor. Siyasallaşmasının önü açılarak “Silah arkadaşlığı” kavramıyla mücadele gücü, ruhu yaralanıyor. Uygulanan psikolojik harekât sonucu TSK itibarsızlaştırılıyor, milletin güvenini kaybediyor. Açıkçası Balyoz-Ergenekon dava sürecinde yarım kalan, 2’nci safhası gerçekleşmemiş bir plan kaldığı yerden devam ettiriliyor. Belli ki bir plan var ve uygulanmaya devam ediyor. Bu planın uygulayıcıları belli ama kim tarafından hazırlandığı ancak soruşturma derinleştikçe ortaya çıkacak.
Araştıran, soruşturan, gelişmeleri okuyabilen Emekli Albay Önder Uysal’a göre bu planın tamamlanabilmesine iki safha kaldı. Bunlardan birisi TSK’nın silah gücünün azaltılması ve yıpratılması, ikincisi ise herhangi bir yerde yüksek yoğunluklu askeri harekatla elimizde kalan gücün eritilmesidir. Düşünün moralmen çökmüş, komuta yapısı parçalanmış, taarruz ve savunma gücü kırılmış bir Silahlı Kuvvetler hele de bu ordu eğitim seviyesi düşmüş, bütün plan ve stratejileri deşifre olmuş, biraz siyasallaşmış ve gruplaşmış olursa terör örgütleri için inanılmaz bir ortam yaratır ve direncimiz kalmaz.
“Milletin ordusu”nun yaralarını yine millet sarmalı. Unutmayalım bu coğrafyada güçlü Türkiye için güçlü ordumuz olmak zorunda...