Genelkurmay Başkanlığı’nın açıklamalarına göre; Diyarbakır’ın Sur, Şırnak’ın Cizre ilçesinde bugüne kadar 749 terörist öldürüldü. Cizre’nin Cudi Mahallesi’nde günlerdir evden ayrılmayan ve aralarında örgütün önde gelen isimlerinin de bulunduğu öne sürülen evde çok sayıda kişi çatışma sonucu öldürüldü. Açıkça söyleyelim ki bu günler yine iyi günlerimiz. İlçeler gibi dağlar da terörist dolu.

Baharla birlikte Irak’ın kuzeyinde bulunan teröristlerin de ülkemize girmesi beklendiğinden sıkıntı daha da artacaktır. Terörist olduğu gerekçesiyle iki ilçede çatışmalarda öldürüldüğü öne sürülenlerin sayısı 800’e yaklaştığına göre sormak gerekiyor, bu kadar kişi silahıyla, mühimmatıyla ilçelere girdiklerinde, yığınak yaptıklarında onlarla mücadele etmesi gerekenler ne yapıyordu? Eğer zamanında önlem alınsaydı şu ana kadar 270’in üzerinde güvenlik görevlisi şehit edilmeyecek, çatışmalarda sade vatandaşımız hayatını kaybetmeyecekti. İşte tüm olup bitenlerin sorumlusu zamanında “Aman dokunmayın, aman duymayın, sakın görmeyin” diyen yetkililerdir. Onların kim oldukları da biliniyor.

O YARDIM DA YAPILMIYOR

130 bin nüfuslu Cizre ilçesinden yaklaşık 80 bin kişi göç etmek zorunda kaldı. Her biri perişan vaziyette. Örneğin konuştuğum bir Cizreli, Mersin’de bulunan akrabalarının yanında... “Üç odalı bir evde tam 30 kişi kalıyoruz” dediğinde sesi ağlamaklıydı. O yine de haline şükrediyor, “Hiç değilse başımızı sokacak bir yer bulduk. Ya bulamayanlar, ya ortalıklarda kalanlar” diyor.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, göç etmek zorunda kalanlara kira yardımı yapılacağını söyledi. Vatandaşlar gittikleri ilçelerde kaymakamlıklara koştu. Ama onlar “Bize böyle bir talimat gelmedi” dedi. Sosyal Yardımlaşma Vakfı’ndan yardım isteyenlerin de durumları incelendi. Vergi yükümlüsü olduğu görülenlere, “Siz vergi mükellefisiniz, yardım yok” denildi. Cizre’ye gönderilen yardımların dağıtılmasında da sorunlar çıktığı için dağıtım yapılamıyor. Asker, polis kendi imkanlarıyla halka yardım yapmaya çalışıyor. Aylardır çatışmalar yaşandığı, sokağa çıkma yasaklarının sürdüğü ilçede yaşayanlarda para mı kaldı? Bazıları rica-minnet deftere borç yazdırıyor.

O BİNA, O BİNA DEĞİL

Cizre’de tam 58 gündür sokağa çıkma yasağı var. Yasak var ama insanların marketlere, eczanelere, camilere gitmelerine bir engel yok. Çocuklar evlerinin önünde oynuyor. Ancak cumartesi gününden itibaren hava değişti. Güvenlik güçleri “Durum çok vahim, zarar görmemeniz için sakın sokağa çıkmayın. Sabırlı olun” çağrısında bulundu. Bir şeyler olacağı bekleniyordu.

HDP’lilerin “yaralı”, güvenlik birimleri yetkililerinin ise “terörist” olduğunu belirttikleri binaya son olarak 150 metreye kadar yaklaşılmıştı. Kuşatma altında tutulan binada örgütün önemli isimlerinden olduğu belirtilen “Mamo” ve “Rozan” kod adlı teröristlerin de bulunduğu belirtiliyordu. Cizre’de büyük bir çatışma yaşandığı bilgisi ulaştığında ilk akla gelen HDP’lilerin “bodrum katında yaralıların olduğunu” öne sürdüğü 23 numaralı bina oldu. Bu binada yaklaşık 60 kişinin öldürüldüğü belirtildi. Doğru, büyük bir çatışma yaşandı ama çatışma yaşanan yer bodrum katında yaralıların bulunduğu değil, Cudi Mahallesi’nde başka bir evdi. 6 kişi ölü, 4 kişi sağ olarak ele geçirildi. Ama olay yeri araştırma ekibi, çöken binada 40-50 kişinin daha bulunabileceğini tahmin ediyor.

CİZRE’NİN SALLANDIĞI AN

Teröristler bırakın binaları, bahçelerini bile patlayıcılarla donatmışlar. Bir bahçe içinde 72 el yapımı patlayıcı olur mu? Oluyor. Bu kadar patlayıcı eğitimini kim verdi, Anadolu’nun yoksul insanlarının çocuklarına, kendi ülkesinin askerini, polisini öldürmesi için bu taktikleri kim verdi?

Yaralıların bulunduğu iddia edilen binadan çıkan yok. Yalnız onlar değil bu binayla bağlantılı olduğu değerlendirilen 7-8 binada da her an operasyon yapılabilir. Çünkü, güvenlik birimlerine “Neden bitmiyor, neden bu iş uzuyor?” soruları sıkça yöneltiliyor. Güvenlik güçleri binaya yaklaşmaya kalkışınca ateş ediliyor. Saat tam 21.32’de Cizre’de büyük bir patlama oldu. O bina çöktü. Patlama anını telefonda bize anlatan Cizreli, “Sanki 7-8 şiddetinde bir deprem oldu. Binalar zangır-zangır titredi. Hepimiz çok korktuk. Sonra patlamaların ardı arkası kesilmedi” diyordu.

Cizre’de telefonlar bazen çalışıyor, bazen çalışmıyor. Dün saat tam 12.45’te Cizre’yi aradığımda karşımdaki kişi önce silah seslerini dinletti. Ama aklınıza tabanca ya da diğer hafif silahlar gelmesin. Cizre’de patlayan bombaların sesi telefonda Ankara’ya ulaşıyordu. Eminim o sesleri Başbakan da, bakanlar da, saraydaki danışmanlar da dinlemişlerdir.
Sahi, o sesleri dinleyen siyasiler, “Cizre’nin, Sur’un bu hale gelmesinin sorumlusu bizleriz. ‘Çözüm süreci’ deyip ülkemizi bu hale getirdik” diye düşündüler mi?