Bölücü terör örgütünün amacının “çözüm süreci”, “ateşkes” değil, amacı bu dönemleri fırsata dönüştürmek olduğunu artık yetkililer de, yöre halkı da öğrenmeye başladı. Silopi, Cizre, Sur, İdil derken, bugün Şırnak, Nusaybin, Yüksekova ve Bağlar olayların merkezi oldu. Nevruz Bayramını “ayaklanma günü”ne çevirmek isteyen örgüt yüzünden yöre halkı işyerlerini açamıyor, çalışamıyor, çatışmalarda evleri hasar görüyor. Tüm bunların sorumlusunun da örgüt olduğunu, örgütü de bu hale AKP’nin getirdiğinin geç de olsa farkındalar.
Haftalardır yoğun bir kampanya yürütülüyor, “20 Mart’ta büyük olaylar olacak, Türkiye kan gölüne çevrilecek, her yerde bombalar patlayacak” deniliyor. Bu söylentiler hızlı bir biçimde de yayılıyor. İnsanlar, iyi niyetle bu duyumları yayıyor. Hele, hele Ankara ve bazı illerde son dönemlerde yaşanan bombalı eylemler, polisin yol denetimlerine ağırlık vermesi de iddiaları güçlendiriyor. Gelinen nokta şu: İnsanlar evlerinden çıkmaya, otomobillerine binmeye çekinir hale geldi. Dün yaşanan olay da, insanların haksız olmadığını ortaya koydu. İstanbul patlaması da yine bölücü örgütün kaos yaratma planının bir parçasıdır.

GELELİM BANKER OLAYINA

Valilerin askere “operasyon izni” vermediği dönemlerde başlayan, özellikle jandarmada bir skandal patlak verdi ki sormayın gitsin. Van’da görevli uzman erbaş C.K. önce çevresinden başladı, sonra ünü yayıldı ve diğer illerden, Jandarma Genel Komutanlığı’nda görevli bazı personelden “kar vaadiyle” para topladı. Hem öyle böyle değil, askerlerin bir kısmı banka kredisi aldı, C.K adına para toplayan aracılara verdi. Açıkçası başlangıçta kendilerinin deyimiyle “deli gibi” para kazandılar. Ancak bu işin sonu bazılarının intiharına yol açacak, mesleğinden koparacak kadar kötü bitti.
Jandarma Genel Komutanlığı Kurmay Başkanı Korgeneral İbrahim Yaşar imzasıyla jandarma komutanlıklarına gönderilen genelgenin konusu “kar payı verileceği vaadiyle para toplanması.” Jandarma Genel Komutanlığı personelinin, yüz yüze görüşme ve internet üzerinde iletişim yoluyla “yüksek kar vaadinde” bulunan kişi/personel veya sistemlerle bağlantı kurup yatırım yaptığı, sonra verdikleri paraları geri alamadıkları belirtiliyor. Askeri savcılık soruşturma başlatıyor, soruşturma kapsamında mağdur /tanık / şüpheli sıfatıyla konuyla ilgili olabileceği değerlendirilen 35 jandarma personeli hakkında idari işlemler de yürütülüyor.

JANDARMA KÖTÜ ÇARPILDI

İki uzman erbaşın sözleşmeleri feshediliyor, haklarında adli işlem başlıyor. İşte, o uzman erbaşlardan C.K, yaklaşık 5 bin jandarmadan para toplamış. Sonunda olan oluyor, C.K ortadan kayboluyor. Anlatılanlara bakılırsa, bu kişi Kuzey Irak’ta petrol işine giriyor. BOTAŞ Genel Müdürü kendisine ödül verdiğine göre vardır bir başarısı! O başarı da, jandarmaları dolandırmak olmalı...
Jandarma Genel Komutanlığı, iş işten geçtikten sonra genelge yayımlıyor, “Tüm personel, kar vaatli para toplama işlerine girilmemesi, bu tür tekliflerin olması halinde teklifi yapan askeri personel ise ilgili sıralı amire bildirimde bulunması, sivil şahıs olması halinde ise Cumhuriyet Savcılıklarına suç duyurusunda bulunması yönünde ikaz edilecektir.” Bu emir tüm personele imza karşılığı tebliğ ediliyor.
Alın teriyle kutsal bir görevi mesai gözetmeden yerine getiren askeri personelin bu tarz oluşumlar içerisinde olması, yeterli bilgisi olmadığı para piyasalarında borçlanarak veya birikimlerini kullanarak para kazanma gayreti içerisine girmesi, piyasalarla ilgilenmesinin getirdiği olumsuz sonuçlar da az değil.

O EMİRDEN SONRA NE YAPILIYOR?

Mesleğine, kişisel gelişimine ve ailesine ayırması gereken zamanını başka işlere ayırmaları, onların göreve bağlılığını azaltıyor, aşırı borçlanmalarına neden oluyor, iş ve aile ortamında huzuru bozuyor, halk nezdinde itibarını da azaltıyor, “meğer askerimiz nelerle uğraşıyormuş?” sorularına da neden oluyor.
Jandarma Genel Komutanlığı’nın uyarısından sonra birinci sicil amirleri, personelini yakından tanıyarak bu tarz oluşumlara girmesini engelliyor. Kredi çekmek için müracaat eden personelin neden kredi çektiğinin belgelenmesini istiyor. Birlik içerisinde bu tür piyasalarla ilgilendiği yönünde duyumlar alınan personel yakından takip ediliyor, aşırı borçlandığı tespit edilenler hakkında TSK’dan ayırma yönünde yasal işlem başlatılıyor. Gelelim son duruma. Askerler Cumhurbaşkanlığı’na, Başbakanlığa dilekçe veriyor, “dolandırıldık, borçlandırıldık, paramızı kaptırdık” deyip “çare bulun” diyor. Ancak, çare bulunacak gibi gözükmüyor. Açıkçası, askeri makamlar, sonradan aldığı önlemleri baştan alıp “banker skandalına” izin vermemeliydi, “uyanık” bilinen jandarmanın da bazı meslektaşlarının tuzağına düşmemesi gerekirdi.