Türk Silahlı Kuvvetleri yurtiçinde ve yurtdışında teröristlere karşı mücadele veriyor. Kuşkusuz bu mücadele yürütülürken yalnız IŞİD değil, PKK ve onun Suriye uzantısı olan YPG tarafından da askerimiz, araçlarımız hedef alınıyor. Kayıplar da veriyoruz. Ülkemizin Güneydoğusu’nda arazinin dağlık, Suriye’de ise düzlük oluşu askerin işini güçleştiriyor.
Her tarafın şer odaklarıyla dolu olduğu Suriye’de nereden ateş açıldığını kestirmek de zor. Düz arazide askeriniz de, araçlarınız da açık hedef konumunda. “Misliyle karşılık veriyoruz” denilse de şehitlerimiz oluyor. Şehitlerimizi, yaralılarımızı getirmek de sanıldığı gibi hemen olmuyor. Dahası, askerimizin Suriye harekatının ne zaman sonlandırılacağı da belirsiz. Kendi ülkemizdeki teröristleri temizleyemeden, Suriye’yi kurtarmaya çalışıyoruz.

6 GÜN SONRA DEFNEDİLEBİLDİ

Tankçı Uzman Çavuş Halil Gedik, Suriye’de gerçekleştirilen “Fırat Kalkanı” harekatına katıldı. Teröristlerin 9 Eylül’de attığı roket, Halil Gedik’in de içinde bulunduğu tanka isabet etti ve şehit olmasına neden oldu. Girmek tamam da, çıkmak kolay olmuyor. Aile, günlerce şehidin cenazesinin getirilmesini bekledi. Tam 6 gün sonra sabah 04.00 civarında memleketi Tokat’ın Turhal ilçesine getirilebildi.
Askeri kaynaklarla konuştuğumuzda, “Fırat Kalkanı” harekatının ne zaman sonuçlanacağının belli olmadığını belirtiyorlar. Kimse arzu etmez ama içinde bulunulan koşullar, orada yeni şehitler verilebileceğini de ortaya koyuyor. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra zayıflayan bazı bağların giderilmesi için komutanlara da büyük görev düşüyor. Bu yurtdışında olduğu gibi yurtiçinde yürütülen operasyonlar için de önemli bir gereklilik.

POSTALLA BASILMADIKÇA...

Son günlerde Çukurca-Kale Tepe bölgesinde ağırlıklı olarak hava harekatıyla teröristlere büyük kayıplar verdirildiğine ilişkin açıklamalar yapılıyor. Teröristler yıllarca Kale Tepe bölgesini “kurtarılmış bölge” ilan etmiş olacak ki, askerimizin şimdi o bölgeye bayrağımızı çektiği belirtiliyor. Yıllarca girilemeyen yerlere girilmiş, ölüm kalım mücadelesi verilmiş ve sonunda Kale Tepe teröristlerden temizlenmiş. Peki, o topraklarda teröristlerin bulunduğu bilinmesine rağmen, acaba hangi hükümet döneminde operasyon yapılması engellenmiş?
“Yıllarca girilemeyen yerlere girildi”, “Kale Tepe temizlendi”, “Ölüm kalım mücadelesi veriliyor” söylemleri Hakkari’de Dağ ve Komando Tugay Komutanlığı, Asayiş Kolordu Komutanlığı görevlerinde bulunan emekli Korgeneral Altay Tokat gibi bazı komutanların “eyvah” demesine, onların kaygılarının artmasına neden oldu. Bölgeyi çok iyi bilen komutan şunları anlattı:
“Çukurca bölgesinde ZAP’ın doğusunda sınıra 4 veya 5 kilometre uzaklıktaki ‘Direniş’ diğer adıyla ‘Mehmetçik’ tepeye çıkılıp postallarla basılmadıkça, yine Zap batısında sınıra takriben 20 km. uzaklıktaki ‘Parasya’ tepe ele geçirilerek PKK’nın Zap karargahı olarak kullandığı mağaraya girilmedikçe bölge teröristlerden temizlenmiş sayılamaz, kontrol altına alınamaz.”

O MAĞARANIN ÖNEMİ...

Teröristler tarafından pusuya düşürülen 5 askerimiz 1995 yılının ilk yarısında rehin alınmış ve aylarca alıkonulmuştu. Dönemin Refah Partisi Van Milletvekili Fethullah Erbaş, askerlerimizle burada mağarada görüştürülmüştü.
Geçmişte buralara girilmişti. 1996 yılında gerçekleştirilen “Çekiç” adı verilen sınır ötesi harekat sırasında buralar tamamen kontrol altına alınmıştı. Buralar o kadar güvenli hale getirilmişti ki aralarında yabancı gazete ve televizyonların temsilcilerinin de bulunduğu basın mensupları Çukurca Komuta Merkez- inde bilgilendirilmiş, bugün “ele geçirildi” denilen tepelere götürülmüşlerdi. Bugün, “kurtarıldı”, “bayrağımız çekildi” denilen Kale Tepe’ye acaba Genelkurmay Başkanlığı “basın turu” düzenleyecek kadar o bölgeler teröristlerden temizlendi mi?
Biliyorum o bölgenin zorluklarını. Hükümetin izlediği politika nedeniyle askerin araziye çıkmasına izin vermezseniz, teröristlerin yığınak yapmalarına, yöre halkını tehdit etmelerine, onları kendi denetimleri altına almalarına seyirci kalırsanız yerleştikten sonra temizlemek de kolay olmuyor. Sadece hava harekatıyla o yörelerin temizlenemeyeceğini her asker bilir. O yüzden bazı açıklamaları duyunca “yanlış yapılıyor” kaygısına kapılıyorlar.
Askerimiz, jandarmamız içeride ve dışarıda zorlu bir mücadelenin içinde. Geçmişin hatalarına rağmen başarmak zorunda...