Şırnak’ın Şenoba beldesi ve Gülyazı köyünün karşısında Hezil çayı akar. Onun hemen güneyinde de 3 bin metre yüksekliği bulan Balkaya Dağları var. İşte, Irak’la aramızdaki sınır buradadır. Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin’in hakimiyeti azalmaya başlayınca karakolları boşalttılar, sınır hattı sadece Türkiye tarafından korunur oldu.
Irak tarafında asker bulunmaması teröristlerin işini de kolaylaştırdı. Türkiye’ye sızmaları daha kolay oldu, saldırıları da arttı. Terör de had safhaya çıkınca Irak topraklarında bulunan Kanimasi tepelerinin hakim noktalarında Türk askeri üs bölgeleri oluşturmaya başladı. Uzun bir aradan sonra Irak toprakları olan Kanimasi üs bölgesinde üsteğmenimiz şehit edildi.

KARATEPE VE SİYAHKAYA


Sözünü ettiğimiz bölge, Sinaht vadisi denilen topraklarında yaşlı ceviz ağaçlarının da bulunduğu sarp bir vadinin yakınındaki yerdir. Ceviz ağacı çok kıymetlidir. Almanya’dan, Hollanda’dan ve değişik ülkelerden gelenler, ceviz ağacı isterler. Gaziantep’te bu işin ticaretini yapanlar var. Kesilen ceviz ağaçları katırlarla gizlice çıkarılır, küçük tomruklar halinde yurtdışından gelenlere satılır. Ceviz ağacını kesmeye gidenler dere yatağından katırlarla geçer. Ceviz kesim zamanı o vadi alabildiğine hareketlidir. Bu satışlardan terör örgütü de kendine önemli ölçüde pay alır. Köylülerin rahat çalışması için askere taciz atışlarında bulunur ve dikkatleri üzerinde toplarlar. Bölgenin en tehlikeli alanı ise Hezil çayının Karatepe ve Siyahkaya bölgeleridir. Bölgedeki yetkililere göre, teröristlerin taciz atışı sonucu üsteğmenimiz Irak topraklarında bulunan Kanimasi üs bölgesinde şehit edildi.

DEVLETİN GÜCÜNÜ GÖREMEYİNCE


Sıkça duyarız, “alan hakimiyeti” sözcüklerini... Yani, askerin bulunduğu bölgede gece-gündüz hareket etmesi, sürekli arayan taraf olması ve teröristlerin hiç beklemedikleri anda karşılarına çıkmasıdır. Alan hakimiyetini de Genelkurmay yetkililerine sorduğumuzda cevap alamadık. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’ın haberlerle ilgili “yanlış olmaması” için gösterdiği titizliğe karargahta pek uyulmuyor. Sadece “yandaş”lara bilgi verilmekle yetinilir noktaya gelindiği anlaşılıyor.
Teröristlerin son dönem uygulamaları, 1990’lı yılları andırıyor. Diyarbakır’da 14 köylünün öldürülmesi de bunun bir sonucudur. Halkı sindirmek, korkutmak ve devletin yanında yer almasını önlemek için her türlü kötülüğü yapmaktan çekinmiyorlar. Vatandaş devletini ve onun gücünü yanında göremiyor.
Açıkçası, devletine, milletine bağlı insanlar da bölgeden yavaş yavaş ayrılıyor. Terör örgütünün ilçeleri ele geçirme planları sırasında evlerini terk etmek zorunda kalanların bir kısmının artık dönüşünü beklemeyelim. İlçelerde kalanların tamamı değil ama önemli bir bölümünün terör örgütüyle bağlantı içinde olduğunu da unutmayalım.

“KANDIRILDIK” YALANI


14 Mart’tan bu yana sokağa çıkma yasağının sürdüğü Nusaybin’de 75 teröristin teslim olmasını bazıları “zafer” gibi yansıtıyor. Vah ki vah... “Ölü şehir”de teröristlere daha çok yardım eden gençler teslim oluyor. Teslim olanlar geçmişte örgütün dağ kadrosunda yer almayanlar ama bunların da tamamen masum olduğu asla söylenemez.
Görüntüleri SÖZCÜ’ye değerlendiren Güneydoğu’da görevli bir komutan, “Bunlar dağda çatışmış gençler değil. Dağda çatışan öyle olmaz. Çünkü dağdaki terörist kolay kolay teslim olmaz. Ayrıca dağdaki terörist sivil kıyafet de giymez. Teslim olan gençler ise teröristlerle beraber hareket edenlerdir. Bakıyorlar ki ilçelerin temizlenmesinde güvenlik güçleri son safhaya girmiş, silahı-teçhizatı olmayanlar hafif cezalarla kurtulmak için ‘pişman olduk’, ‘kandırıldık’ deyip teslim oluyor. Askerimizi, polisimizi şehit edenler, yaralayanlar arasında da onların bulunma olasılığı yüksek” dedi.
Belirtelim ki teslim olanların söylediklerinin de çoğu yalan. Onların pişman olduğu yok. Nitekim cumhuriyet savcıları ve hakimler de bunların yalan söylediğini biliyor. Yaşları küçük olanlar için “kandırılmış” olabileceği dikkate alınıyor ama “kandırıldık” deyip kendilerince savcı ve hakimleri kandırmaya çalışanların çabaları da boşuna... Çünkü o bölgedeki olaylar yargı mensuplarına çok büyük deneyim kazandırmış. Neyin ne olduğunu çok iyi biliyorlar.
Teslim olmaları “zafer havası”na çevirmek, “teröristler bitti” demek de açıkçası hiç doğru olmuyor.