Adı, Ahmet Özel.
İki gündür cep telefonundan arıyorum. Açmıyor.
Bürosunu arıyorum, sekreterine not bırakıyorum. Dönmüyor.
Konu şu...
Tarih: 8 Aralık 2015.
“Damat Bakan’ın Dayı Oğlu” başlıklı makale kaleme aldım.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak’ın dayı oğlu Ekrem Keleş’in Powertrans adlı enerji taşıma şirketinin koordinatörü olduğunu yazdım.
Geçen salı günü köşemin yanında uzun bir “tekzip” yazısı okudunuz.
Avukat hakkımda neler demiyor ki...
- “Operasyon gazeteciliğinin önde gidenlerinden olan yazar...”
- “Çamur at izi kalsın mantığıyla yazılan yazının...”
- “Gerçeği sorgulamayan birtakım yalan ve iftira niteliğindeki bilgilerle -niye baş harfi büyük ise- Müvekkilimi hedef alan gerçek dışı ifadelere yer vermiştir...”
- “Uzun zamandır her türlü yalanı yazmayı meşru sayan, ideolojik bakış açısıyla herkese kara çalan...”
Hakaretler böyle sürüp gidiyor...
Peki ne yapmışım?..
Dayı eşinin ismini yanlış yazmışım! Yeniden baktım; “Hamidiye” diye yazmışım, “Hamdiye” olacakmış! Ne büyük hata!..
Dayı Hasan Keleş trafik kazasında vefat edince aile yoksulluk çekti, demişim; gerçek değilmiş! Şaka gibi...
Bir de şu var:
“Dayı oğlu Ekrem Keleş’in Powertrans ile herhangi bir ilişkisi yoktur” diyorlar.
“Şirketin ticaret siciline bakma zahmeti duysaydı” diyorlar! Yahu...
Ben, “sahibi” ya da “ortağı” demedim ki; “koordinatörü” dedim!
Avukat Özel’i ısrarla aramamın sebebi buydu:
Powertrans’ın Ekrem Keleş adında koordinatörü var. Bu Ekrem Keleş, başka Ekrem Keleş mi?
Kaynaklarım ısrarla “Bakan’ın dayı oğlu” diyor.
Avukat telefonlarıma çıkmıyor ki sorayım...
Sadece hakaret ediyor!..

Çölaşan ve Dündar’a soru


Aslında...

Bu yazıya minik bir anketle başlayacaktım.
Gazeteleri temsilen Emin Çölaşan’a ve televizyon haberciliğini temsilen Uğur Dündar’a soracaktım:
- Süleyman Demirel’in avukatı kimdi?
- Bülent Ecevit’in avukatı kimdi?
- Necmettin Erbakan’ın avukatı kimdi?
- Ahmet Necdet Sezer’in avukatı kimdi?
Peki, Sezer’in oğlu Levent Sezer’in avukatı kimdi?
Büyük ihtimalle bilmiyorlar...
Keza ben de bilmiyorum...
Şöyle sorsaydım:
- Recep Tayyip Erdoğan’ın, çocukları Bilal ile Sümeyye Erdoğan’ın ve hatta damat Berat Albayrak’ın avukatı kim?
Medya bu ismi özellikle son 1.5 yılda ezberledi: Avukat Ahmet Özel.
Şikayetleri, açtırdığı davalar ve tekzip metinlerinin sayısının üç bini aştığı söyleniyor.
Tanınmasının bir nedeni de şu:
Av. Özel her gazeteci ve yazar aleyhine yaptığı başvurularda benzer kaba dili kullanıyor; hakaret ediyor.
Şikayet edecekse etsin...
Tekzip gönderecekse göndersin...
Ama...
Hakaret bir avukata yakışmıyor.
Hiçbir avukat hukuk dilini bu derece kabalaştırmamalıdır.
Hiçbir avukat hukuki yetersizliğini, vasat cümlelerle gidereceğini düşünmemelidir.
Ayıptır. Hayatımda böyle tekzip almadım.
Buradan uyarıyorum:
Bağımsız mahkemeler önünde hesap soracağını söylüyor. Sorsun. Gerçek neyse ortaya çıksın.
Fakat...
Şikayet dilekçesinde bir tek hakaret ya da itham okursam, İstanbul Barosu’na şikayet edeceğim.
Hiçbir avukat siyasal gücü arkasında hissederek hukuk dilini “ölçüsüz/varoş dili” yapamaz.
Cumhurbaşkanı ya da bakan avukatının yazdığı metinler, temsil ettiği bu makamların ağırlığını yansıtmalıdır.
“Operasyon gazeteciliğinin önde gidenlerinden olan yazar” gibi ağır itham içeren dayanaksız cümleler nasıl yazılabilir?
Gerçi...
Biz bunu yaşadık.
Çok gerilerde değil üstelik...

Orhan Erdemli


Evet...
Yeni bir “avukat türüyle” karşı karşıyayız.
Birkaç yıl önce...
Odatv bürosunun hemen her gün mahkemelerden ya bir “tekzip” ya da “celp kağıdı” gelirdi.
Şikayetçi kişi, Fethullah Gülen.
Avukatı ise, Orhan Erdemli idi.
O dönemde de Avukat Orhan Erdemli çok meşhurdu!
Şimdi ne yapıyor acaba; her kapı çalındığında tedirgin mi oluyor?
Bizi nelerden yargılatmadı ki... Örneğin...
Adı resmi kayıtlarda “Fetullah” olmasına rağmen; “Fethullah” yazmadığımız için bile hakim karşısına çıkarıldık!
Okuyucu mektubunda ismi “Feto” diye kısaltılıp yazıldığı için mahkum edildik.
Diğerlerini siz düşünün!...
Davaların amacı, Gülen hakkında haber yapmamızın önüne geçmekti!
Cemaat, hukuku korku ve intikam aracı haline getirmişti.
Üç yıl öncesine kadar adliyelerde Cemaat terörü esiyordu.
Biz hep yazdık. Sonunda Silivri Cezaevi’ne atıldık. İki yıl sonra çıktık ve yine yazdık.
Demem o ki...
Bu köşeyi takip edenler bilir; burada sadece hakikatler yazar.
Kuşkusuz... İnsanız hata yapabiliriz; telefon açılır söylenir ya da hukuk diline uygun bir açıklama gönderilir, yayınlarız.
Gerçek karşısında boynumuz kıldan incedir.
Bu köşenin sahibi gerçeklere aşkla bağlıdır; fikri hür, vicdanı hür ve irfanı hürdür.
Okuyuculara karşı büyük sorumluluk hisseder; “gerçek ona mı yarar, buna mı yarar” diye düşünmez.
Bu sebeple iki gündür Av. Ahmet Özel’i arıyorum. Not bırakıyorum.
Yok, yanıt vermiyor.
Meselesi gerçeğin ortaya çıkması değil mi?
Neyse...
Av. Ahmet Özer 44 yaşında. Daha mesleğinin başında sayılır.
Bizleri mahkemelerle, zindanlarla korkutabileceğini sanıyorsa çok yanılır.
Ve... Şunu bilmelidir ki...
Gazetecileri yargılatmak, cezaevlerine attırmak hiçbir dönemde hiçbir iktidara onur vermemiştir.