Ankara’da gazetecilik yaptığım dönemde parlamento muhabiri kartım vardı; yani, Meclis muhabirliği yapmışlığım vardır.
Orada öğrendiğim bir söz var; “Meclis önemli bir meselenin üzerini kapatmak isterse komisyona havale eder!”
Maalesef bu oyuna ben de geldim; kurulan kimi Meclis komisyonlarına davet edilip gittim; bildiklerimi anlattım. Sonuç çıktı mı; hayır! Sadece muhalefet şerhleriyle dolu bol bol raporlar yazıldı.
Şimdi...
FETÖ Meclis komisyonuna havale edildi.
Başına da bir dönem “Cemaat Sözcüsü” gibi konuşan; ve “güvenlik şirketleri Cemaat kurumlarını koruyan” Reşat Petek getirildi. Yani...
Daha “bismillah” demeden iş sulandırıldı.
Sahi... Reşat Petek konusunda Erdoğan niye hiç açıklama yapmadı? Biliyoruz ki, bu tür durumlarda herkesin eleştirdiğini Erdoğan savunurdu. Bu kez sustu.
Deniyor ki, “Açıklama yapmadı ise, Reşat Petek’i kim önerdiyse üstünü çizmiştir!”
Erdoğan’ı etkileyecek yakın çevresi içinde kimler var? Damadı, kızı, oğlunu biliyoruz; başka kimler var o dar çemberin içinde?
Peki... Çemberde bulunanları etkileyen kimler? Erdoğan’ın güvendiği isimleri etkileyerek Erdoğan’a etki yapan kaç kripto Cemaatçi var?
Şundan soruyorum:
Sadece Reşat Petek mi? Meclis’teki komisyon üyelerinin neredeyse yarısının zamanında Cemaat ile işbirliği yaptığını bilmeyen var mı?
Şunu diyorum:
Ortada; işi komisyona havale ettirip, ardından komisyonunu bile yapılandıracak bir örgüt varsa, mesele çok derindir.
Bu tabloya bakınca, Erdoğan’ın kazanması zor görünüyor.

Kaç parası var


Sabahattin Önkibar yazdığı “Mehdi’nin Darbesi” adlı son kitabında bir anısını anlatıyor:
“FETÖ okulları eğer Amerikan projesi değil de milli bir Türk okul girişimi olsaydı FBI bu Cemaat’in ABD’de 100 okul açmasına izin verir miydi? Hiç unutmam Başbakan Ecevit’in ABD gezisine katılan FETÖ’cü Zaman Gazetesi’nin Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı’ya uçakta bunu sordum. Şu karşılığı verdi: ‘ABD dünyanın yegane gücü. Onlarla çatışmak yerine beraber olmak lazım. Hocaefendi bunu yapıyor. Evet, ABD bizden yararlanıyor olabilir ama Hocaefendi de ABD’den yararlanıyor.’ İlkokul mezunu bile olmayan Kestanepazarlı bir meczubun ABD’yi, CIA’yı nasıl kullanabileceğinin yorumunu size bırakıyorum.”
Bir diğer meslektaşım Razi Canikligil yazdığı “ABD Gizli Belgelerinde Fethullah Gülen” adlı kitabında, FETÖ’nün ABD’de 200 okulu olduğunu; ve bu okullardan yılda 500 milyon dolar kazandığını belirtiyor.
Dikkat ediniz bu sadece okullardan kazandığı; diğer -örneğin ticari- işlerinden ne kadar kazanıyor acaba?
Kapitalizmin “Kabesi” ABD’de paran kadar ağırlığın var. Düşünüyorum da; FETÖ’nün başta ABD olmak üzere hangi bankalarda ne kadar parası var? Bir Bank Asya lafı dillerde dolanıp duruyor; FETÖ’nün yurtdışında kaç bankası var?
Örgütü çökertmenin temel yolu, parayı takip etmektir.
Bu parayı bulmanın yöntemi nedir; işin uzmanı değilim. Ama gazeteci olarak şunu yapardım; kaçak FETÖ mensupları yurtdışında hangi ülkelerde toplanıyorsa para/banka oradadır!
Operasyon sadece Türkiye ile sınırlı tutulursa, sonuç alınamayacağı bellidir.

Gülen’in umudu


Biliyoruz ki...
ABD, Öcalan’ı Türkiye’ye verdi.
ABD, Gülen’i Türkiye’ye vermek istemiyor.
Siyasal iktidar Gülen’in iade edilmesi için -elindeki dosyası güçlü olmasa da- var gücüyle çalışıyor.
Sanıyor ki; Gülen Türkiye’ye getirilip cezaevine konarsa FETÖ biter.
Yıllar önce sanıldı ki; Öcalan getirilip cezaevine konarsa PKK biter. Bitti mi? Yanlış politikalar sonucu daha da büyüdü!
Sorunu salt kişiye indirgemek yanıltıcı olur. Said Nursi ölünce Nurculuk bitti mi?
Bugün yurtdışında bulunan kaç Cemaat mensubu var? Büyük bir Cemaat diasporası olduğu gerçek. Bunlar inanmış kadrolar. Bunu hiç küçümsemeyin; Gülen adına 15 Temmuz darbesini yönettiği iddia edilen Adil Öksüz’ün yardımcısı -Kurmay Subayların İmamı- Hakan Çiçek’in ağzından hala tek cümle alınamadı!
Gazeteci Canikligil kitabında üç FETÖ mensubundan bahsediyor; Recep Özkan, Gökhan Özkök, Kemal Öksüz.
Üçü de Hillary Clinton’ın seçim kampanyasında görevli!
FETÖ’nün ABD’deki Niagara Vakfı Başkanı Öksüz, 2011’den bugüne Demokrat Parti adaylarına 500 bin dolar para yardımında bulundu.
FETÖ’nün ABD’deki Türk Kültür Merkezi’nin başkanı Özkan, Clinton Vakfı’na bir milyon dolara yakın para yardımında bulundu. Ve...
Cemaat ne kadar para yağdırdı ise, Özkök, Clinton’ın seçim kampanyasının Ulusal Finans Komitesi eşbaşkanı oldu!
ABD başkanlık seçiminde Cemaat’in umudunun H. Clinton olduğu sır değil!
Ve hedeflerinde Erdoğan olduğu da gizli değil.
O halde...
Savaş bu derece sert yaşanırken...
Komisyonla oyalanmak; Balyoz’la, Fenerbahçe’yle gündemi değiştirmek; mağdur edebiyatı yapmak; ve oldukça sert polemik yazılarıyla bilinen Sadık Albayrak’ın iki oğlundan aldıkları direktifle “sol küçük ama mide bulandırıyor” gibi sataşmalar kripto Cemaatçi işi değil midir?