Nezle, grip, sinüzit, farenjit, akciğer enfeksiyonları, bronşit ve zatürre gibi hastalıklar kapıda… Dolayısıyla bağışıklık sistemimizi güçlendirmenin tam zamanı… Peki, bunu nasıl başaracağız? Tabii ki öncelikle sağlıklı beslenerek…

9

Görevleri nelerdir?

İNSAN vücudu, çevresinde bulunan çok sayıdaki mikrobun saldırısına uğrar ve bu organizmalar vücudumuza girebilmek için uğraş verir. Sağlıklı bir vücut karşılaştığı hastalık etkenleriyle ve yabancı maddelerle çoğunlukla ‘çaktırmadan’ baş eder. Mikroplarla baş edemediğimiz durumlarda da hasta oluruz. Bağışıklık sisteminin görevi de; öncelikle bu organizmaların vücuda girerse engellemek veya girer ise vücuda girdikleri yerde yutmak, yayılmalarını engellemek ya da geciktirmektir. Bağışıklık sistemi bu görevlerini yaşam boyunca sürdürür ancak bazı koşullarda yardıma gereksinim duyabilir.

7

Milyonlarca düşmanı tanıyıp, ayırt edebilir

BU sistem aynı nörolojik sisteme benzer bir yapıya sahiptir. En önemli özelliklerinden biri kendisine yabancı milyonlarca değişik düşmanı tanıyıp ayırt edebilme yeteneğine sahip olmasıdır. Bu özelliği sayesinde bağışıklık sisteminde görevli olan tüm hücreler, ilk karşılaştığı yabancıyı görür, belleğine kaydeder ve daha sonra gördüğünde de hatırlar. Vücudumuzu savunmada başarılı olmasının altında yatan sır ise vücudumuzun içinde detaylı ve dinamik bir iletişim ağına sahip olmasından kaynaklanır.

5

Nasıl beslenmeliyiz?

DÜNYADA her yıl altı milyon çocuğun yetersiz beslenme sonucu bağışıklık sisteminin çökmesinden kaynaklanan enfeksiyonlar yüzünden öldüğü bildirilmektedir. Bunun için beslenmemizde bağışıklık sistemimizin güçlenmesine yardım edecek yeterli protein almaya, özellikle biyolojik değeri yüksek süt, süt ürünleri, yumurta gibi proteinleri tüketmeye dikkat etmeliyiz.

1. C ve E vitamini alın

Serbest radikaller, ‘kötü çocuklar’ olarak isim yapmalarına rağmen yaşamımız için gereklidir. Ancak fazla bulunduğu zaman tehlikelidir. Serbest radikallerden korunmamızı, antioksidanlar olarak adlandırılan mikro besin maddeleri sağlayabilir. C ve E vitamini, serbest radikallere karşı ilk savunma hattımızdır. Limon, portakal, mandalina, dolmalık biber, maydanoz, kivi ve greyfurt bol miktarda C vitamini; ayçiçek yağı, badem, ceviz ve fıstık türleri de E vitamininden zengin besin maddeleridir.

4

2. Beta karoten de önemli

Turuncu, kırmızı ve yeşil sebze ve meyvelerde bol miktarda bulunan beta karoten de bağışıklık sistemi hücrelerinin sayısında önemli derecede artış sağlar. Beta karoten vücutta A vitaminine çevrilerek dolaylı yarar da sağlar. A vitamini, patates, havuç, ıspanak, kabak, brokoli, karaciğer, marul, kayısı, kavun ve domateste vardır.

3. Fazla yağ, et ve şeker tüketmeyin

Serbest radikallere karşı savaşmak için aldığımız bütün besinler önemlidir fakat bağışıklık sistemini desteklemek amacıyla savunmaya yönelik yemeyi planlıyorsak, yağ ve kolesterol tüketimi, protein alımı ve diyet lifi de en az aldığımız besinlerin çeşitliliği kadar önemlidir. Bu noktada yağlı ve bol salçalı etlerden ve fazla miktarda şeker tüketiminden de kaçınmak gerekir.

3

4. Susamadan su için

Bağışıklık sistemini oluşturan hücrelerin organizmadaki hareketlerini sürdürebilmeleri için günde en azından 2-3 litre su veya maden suyu ve meyve suyu içilmesinde fayda vardır.

5. Omega 3’süz olmaz

Omega 3 yağ asitleri adı verilen, vücudumuzda üretilmeyen ve balıkta bolca bulunan yağ asitleri ve proteinli gıdalardan aldığımız arginin amino asidi, bağışıklık sistemimiz için önemli besin kaynaklarıdır.

6. Vitamin desteği alın

Vitaminler ve mineraller; vücudun kendisi tarafından üretilemeyeceği için yiyeceklerle alınmaları gerekir. Ancak iklim, toprak, ürünün ham ya da olgun oluşu, taşıma ve depolama gibi faktörler vitamin kaybına yol açabilir. Güçlü bir bağışıklık sistemi için gerekli olan vitaminleri doktora danışarak dışardan alabiliriz.

2

Neden zayıflar?

CANLILAR öldüğünde bağışıklık sistemleri de (diğer her şeyle birlikte) yok olur. Saatler içinde vücudu çok çeşitli bakteri, parazit ve mikrop istila eder. Ancak bunların hiçbiri bağışıklık sistemimiz çalıştığı zaman vücudumuza giremez. Ama bağışıklık sistemimizin bozulduğu veya yok olduğu noktada vücudumuzun savunma kapıları sonuna kadar açık kalır. Bunun sonucunda da alerji, artrit, enfeksiyonlar veya AIDS gibi birçok hastalığın gündeme geldiği durumlarla karşılaşabiliriz.

Eksik beslenme: Beslenme vücudun direncine ve mikroplara etki edebilir. Fazla yorgunluk, travmalar, yanıklar vücutta protein yıkımına ve böylece direncin azalmasına neden olur. Protein ve enerji bakımından yetersiz ve kötü beslenme özellikle çocuklukta hastalıklara yakalanma ve ölümde büyük rol oynar. Eksik beslenme, enfeksiyonlara ve bunların komplikasyonlarına zemin hazırlamaktadır.
Alkol: Alkol keyif verici bir madde olarak günlük yaşantımızda yer almaktadır. Alkolün, özellikle kronik alkol alışkanlığının, organizmanın immün savunması üzerinde olumsuz etkiler yaptığı kanıtlanmıştır.
Uykusuzluk: Uyku sırasında vücudumuz ve beynimiz dinlenirken bağışıklık sistemi dinlenmez. Aksine işgalci organizmalara karşı hazırlık yapar. Eğer iyi dinlenilmezse bağışıklık sistemi bozulabilir.
Diğer: Yukarıda saydığımız etkenlerin dışında bazı ilaç tedavileri, yorgunluk, aşırı spor yapma, mevsimsel ve hormonal değişiklikler de immün sistemimizi zayıflatan faktörlerdendir.

1

Güçlü bir bağışıklık sisteminin avantajları

- Enfeksiyonların şiddetini hafifletir. Böylelikle özellikle savunma hücreleri henüz tam gelişmeyen bebeklerin, mikrop taşıyan diğer çocuklarla temasın fazla olduğu okul çağındaki çocukların ve bağışıklık azalmaya başladığı için yaşlıların enfeksiyon hastalıklarına yakalanma riskini azaltır.
- Soğuk algınlığı, nezle ve diğer enfeksiyonlara yakalanma olasılığını azaltır.
- Kanser hücrelerinin yok edilmesini en yüksek seviyeye çıkarır.
- Canlılığı azaltan toksik kimyasalların birikmesini önleyerek enerji düzeylerini arttırır.
- Vücudu çevredeki radyasyon ve kirlerden korur.
- Yaşlanma sürecini yavaşlatır.