Bazen hata yapabilirsiniz ama bu durum diyet disiplininizi bozmamalı. Bu şekilde kilo vermeye kaldığınız yerden devam edebilirsiniz. Örneğin tıka basa doyduğunuz bir iş yemeğinin ardından akşam yemeğinde az yiyerek denge kurabilirsiniz.
Mönüye dikkat!
Mönüde mutlaka hafif seçenekler vardır; yeter ki diyete uygun yiyeceklerinizi seçmesini bilin.
Açık büfelerde açgözlülük yapmayın
Önce salata bölümünü ziyaret edin, hafif çorba alternatifleri mevcutsa bir kepçe çorbayla başlangıç yapın ve ardından ızgara balık, tavuk veya yağsız kırmızı et eşliğinde kocaman salatanızı afiyetle yiyin. Tatlı reyonundan da uzak durun.
Alkol tüketecekseniz
Alkol, sağlık kadar kilo kontrolü bakımından da çok önemlidir. İçki içme durumunda kaldığınız ortamlarda kendinizi bir kadehle sınırlandırın. İçecek sipariş ederken sağlığınız ve diyetiniz için en doğru seçeneklerin su, soda, sebze suları olduğunu unutmayın.
Ara öğünleri atlamayın
Ara öğünler, ana öğünler arasında köprü görevi görür. O nedenle bir iş yemeğine çıkarken normal beslenme düzeninizi bozmayın. Az ve sık beslenme kuralına uymaya daima devam edin. İş seyahatlerinde yanınızda küçük ara öğünler yapabileceğiniz alternatifler bulundurun.
Yavaş ve iyi çiğneyerek yemek yiyin
Doygunluk hissinin anlaşılması ve sindirime yardımcı olması için besinlerinizi iyice çiğneyerek yavaş yavaş beslenmek çok önemli. Bunun bir alışkanlık haline gelebilmesi için her lokmadan sonra çatalı masaya bırakmaya gayret etmeli, stresten uzak bir yeme ortamı hazırlamalı, yavaş olmak konusunda kendinize telkinde bulunmalısınız.
Günlük hareketinizi arttırın
Toplantı aralarında açık havada kısa yürüyüşler yapmaya, otelde kalıyorsanız jimnastik salonunu kullanmaya ve güne kısa yürüyüşlerle başlamaya gayret edin.
Isırıklarınızı sayın
Canınızın gerçekten istediği bir yemekten tadın ama yemeye en fazla o besinden üç ısırık alacağınıza söz vererek başlayın. Göreceksiniz ki bu azıcık lezzet bile size yeterli gelecek. Çünkü önemli olan tatmak, doymak değil.
Duygusal yiyici olmayın
Duygusal açlığınızı yemek yiyerek durdurmaya çalışmayın. Yemek yemeyi fizyolojik gereksinimlerin karşılanması olarak görmeli, zevk almayı bilmeli ama sadece keyif için yemek yememeye de dikkat etmelisiniz.
Su içmeyi ihmal etmeyin
Seyahat sırasında ve yoğun toplantılarda kontrollü olarak su tüketmeye gayret edin. Günlük olarak iki litre sıvı almayı ihmal etmeyin. Çay, kahve ikramlarına bitki çaylarıyla eşlik etmeye çalışın.
Günün lezzeti: Tahin-pekmez
Sofraların ayrılmaz ikilisi tahin ve pekmezin serüveninin başlangıcı 1940’lı yıllara rastlıyor. Şekerden önce, Türk tatlılarının vazgeçilmezleri arasında yer alan tahin ve pekmez, binlerce yıldır geleneksel beslenme kültürümüzün ve damak zevkimizin en önemli tatlı besinlerinden biri haline geldi. İçeriği nedeniyle en az süt ve et kadar kıymetli bir gıda olan tahin susamdan elde ediliyor. Anadolu’ya özgü, yoğun ve tatlı bir şurup olan, meyvelerin ezilerek kaynatılmasıyla üretilen pekmez ise üzüm, incir veya dut gibi meyvelerden yapılıyor. Hücreleri yenileme ve yaraları hızla kapatma özelliği olan susamın bu anlamda bir gençlik kaynağı olduğu da söylenebilir. Susamın sindiriminin ağır olduğuna inanılır ancak tam tersine sağlıklı bir mide ve karaciğer bu bitkiyi kolaylıkla sindirebilir. İçeriğindeki yüksek kalitedeki protein sayesinde aldığımız B vitamini antidepresan özelliklere sahiptir.
Su kaybını önler
Pekmezin beslenme yönünden önemi kolay enerji sağlamasının yanında kemik gelişimi ve sağlığı için gerekli kalsiyumla, kan yapıcı olan demir mineralince de zengin olması. Besinlerden vücutta enerji oluşabilmesi için kanın alyuvarları yeterli düzeyde olması gerekiyor. Alyuvarların yapımı için ise demir gerekiyor. Demir yetersiz olunca da kansızlık oluşuyor. Dolayısıyla pekmez hem kolay enerji kaynağı hem de bu kaynaktan vücutta enerji oluşması için kan yapıcı maddeyi içermesi bakımından büyük önem taşıyor. Pekmez, ishal gibi barsak bozukluklarında da mineral takviyesi olduğu için yararlı. Ayrıca tuzlu bir gıda ile tüketilen pekmez şerbeti vücuttaki su kaybının düzelmesinde de yardımcı oluyor.
