Özellikle genç yaşta ailesinde kalp krizi geçirmiş olanlar, beklenmedik anda demans (bunama) problemleri yaşamaya başlayanlar, Parkinson riski taşıyanlar... Kanınızdaki homosistein değerinin çok önemli olduğunu biliyor muydunuz?

buyuk_1

Homosistein vücutta üretilen bir aminoasittir ve kırmızı etin bir son ürünüdür. Çocuklarda bir enzim eksikliği sonucunda görülen homosistein fazlalığının erken damar sertliği yaparak genç yaşta ölümlere neden olduğu 1969 yılından beri bilinmektedir... Fakat homosisteinin erişkinlerde erken damar sertliği yaptığı 1990 yılından sonra fark edilmiştir. Homosistein damar sertliğini hızlandırarak, erken yaşta görülen enfarktüslerin en önemli nedeni olarak kolesterol gibi tehlikeli bir kan ürünüdür.

yuksekligi-gosteren-veriler

Yüksekliğini gösteren veriler

Homosistein kanda ölçülen bir aminoasittir (protein yapan aminoasit). Bunun yüksek olması kalp-damar, beyin ve sinir hastalıkları riskini arttırır. Demans (bunama) ve Parkinson hastalarında homosistein yüksekliği sorumlu tutulmaktadır. Ayrıca tekrarlayan düşüklerde homosistein yüksekliği sorumlu olabilir. İdeali 10 ve altında olmasıdır. Homosistein yüksekliği şu durumlarda olabilir:
1. Genetik enzim yetersizliği
2. Folik asit, B6 ve B12 vitamini yetersizliği
3. Çok alkol içimi
4. Sigara ve fazla kahve içmek
5. Böbrek yetmezliği
6. Tiroit yetmezliği
(hipotiroidi)
7. Şeker hastalığı
8. Lupus hastalığı olarak adlandırılan romatizmal hastalık
9. Kan yağları-kolesterol yüksekliği Kalp-damar hastalıklarının yüzde 10-15’i homosistein yüksekliği nedeniyle oluşabilmektedir.

Kimlerde ölçülmeli?

Kan yağları yüksek, diyabet yani şeker hastalığı olan, tiroit yetmezliği olan, hipertansiyonu olan, ailesinde kalp hastalığı olanlar homosistein düzeylerini ölçtürmelidir. Bu kişilerde ayrıca HASSAS CRP ölçümü de yapılmalıdır.

tedavisi-mumkun-mu

Tedavisi mümkün mü?

1 mg folik asit, 400 mikrogram B12 vitamini, 10 mg pridoksin (B6 vitamini) homosisteini azaltır ve anjioplasti denen balon ameliyatı sonrası oluşan kalp koroner damarının tekrar tıkanmasını önler. Bu vitaminlerin hepsinin bir arada olduğu vitamin ilaçları da vardır. Bunun için bir endokrin uzmanına başvurmalısınız.

nasil-beslenmeli

Nasıl beslenmeli?

Homosistein yüksekliğinde glisemik indeks diyeti yapın. Şekerli gıdalardan uzak durun. Kan şekerinizi kontrol ettirin. Açlık kan şekeri 95 ve altında olmalıdır. Kan kolesterol ve trigliseridinizi ölçtürün. LDL (kötü) kolesterol 130’un altında olmalıdır. Trigliserid 150’nin altında olmalıdır. TSH düzeyi yüksekse (>3) tiroid az çalışıyor demektir. Bir endokrin uzmanına tedavi olun. Zeytin ve zeytinyağı yiyin. Zeytinyağıyla beslenenlerde homosistein azalır. B12 ve folik asit alımı için kırmızı et haftada en az bir kez yağsız olarak yiyin. Farklı sebze ve meyveler tüketin. Sigara içmeyin. Haftada iki kez balık yiyin veya omega 3 desteği alın.

dusuk-glisemik

Düşük glisemik indeksli beslenmenin faydaları

Yüksek glisemik indeksli (Gİ) yiyecekler, düşük Gİ yiyeceklere göre tokluk kan şekerinde ve yemek sonrası iki saatlik kan şekeri cevabında daha çok artışa neden olur. Dünya Sağlık Örgütü sağlıklı yaşam için nişasta içermeyen polisakkaritlerden oluşan, düşük Gİ’li karbonhidrat ağırlıklı diyetin (Enerjinin yüzde 55’inden fazlası karbonhidrattan) tüketilmesini desteklemektedir. Besinlerin kısa süreli doyurucu etkileri incelendiğinde düşük Gİ’li besinlerin yüksek olanlara göre daha doyurucu olduğu bulunmuştur. Yüksek Gİ‘li öğünler, düşük Gİ’li öğünlerle karşılaştırıldığında yemek sonrası dönemde, kan şekerinde daha fazla yükselme ve düşmeye ve insülin düzeylerinde daha fazla artışa sebep olurlar. Sonuç olarak ileri saatlerde yağ asitlerinde ve kan şekerinde daha fazla düşüşe ve acıkmaya neden olurlar. Düşük Gİ li gıdalarla ise insülin fazla yükselmediğinden kan şekeri fazla düşmez ve açlık olmaz. Düşük Gİ’li besinlerin tüketilmesinin obez çocuklarda vücut kitle indekslerinde (kilolarında) daha fazla azalmaya neden olduğu bildirilmiştir. Düşük Gİ’li diyetin obezite, kolon kanseri ve meme kanseri gelişiminde de koruyucu olduğu gösterilmiştir Düşük Gİ’li ve yüksek lifli besinler diyabetli bireylerde tokluk kan şekeri ve kilo kontrolünde düzelmeye yol açtığı için Kanada Diyabet Derneği, Avustralya Diyetisyen Cemiyeti tarafından önerilmektedir. Glisemik indeksi düşük gıdalarla beslenince insülin azalır ve enerji artar. Yağ depolanması azalırken yağlar da yakılmaya başlar.

son-kutuya

Düşük glisemik indeksli beslenme ile...

1. Yemeklerden sonra oluşan uyku basması, öğleden sonraları oluşan enerji kaybı, halsizlik yok olur. Beyine yeterli glikoz geldiğinden konsantre olursunuz. ve yorgunluğunuz ortadan kalkar.
2. Tip 2 diyabet, kalp hastalığı, tansiyon, depresyon ve bazı kanserler önlenir.
3. İyi uyku uyursunuz.
4. Acıkma nöbetleri azalır ve zamanla ortadan kalkar.

kilo-kaybina-destek

Kilo kaybına destek iki mekanizma

Düşük Gİ’li beslenme kilo kaybını iki mekanizmayla yapar:
1. Doygunluğu artırarak
2. Yağların yakılmasını arttırarak
Düşük Gİ’li gıdalar kişiyi daha uzun süre tok tutarlar. Bir yemekteki Gİ oranını yüzde 50 artırdığınızda doygunluk hissinde yüzde 50 azalma olmaktadır. Doygunluk hissindeki bu artış bağırsaktan salgılanan kolesistokinin hormonunun düşük Gİ’li diyetle daha fazla artış göstermesine bağlıdır. Diğer diyetlere karşılık bu Gİ diyetinin faydalı olmasının nedeni insülin direncini kırmasıdır. 1200 kalorinin altında diyet yapmak insülin direncini arttırır ve kilo aldırır. Kilo vermek için acıkmanın ve tatlıya saldırmanın önlenmesi gerekir. Bunun yolu da düşük Gİ’li gıdalarla beslenmekten geçmektedir. Düşük glisemik indeksli beslenmede aç kalmaya dayalı bir beslenme yoktur.