Su ve tuz hayatımız için iki önemli bileşendir. Vücudumuzun su-tuz dengesi bozulursa ciddi sağlık problemleriyle yüz yüze kalırız…

8

Besinlerin pek çoğunda bulunan sodyum, doğal yiyecek tuzu olarak adlandırılır. Sofra ya da mutfak tuzunun da büyük bir bölümü sodyumdur. Sodyum, sinir ve kas fonksiyonlarının sağlıklı bir şekilde devam etmesi açısından çok önemlidir.

1

Tüketilen her lezzet, aşırıya kaçıldığı zaman vücuda zarar verir. Konu tuz yani sodyum olduğunda da çok fazla tüketmek yüksek tansiyon gibi sorunlara yol açabilir. Bu nedenle tuzu sadece sofranızdan değil, mutfağınızdan da çıkarmanızda yarar var.


Yemeğin tadına bakmadan tuz eklemeyin


Sodyumun asıl görevi, sıvı pompalanmasını ve gıdaların hücre zarından geçişini sağlamaktır. Bol miktarda sodyum ise yüksek kan basıncına (yüksek tansiyona) neden olur. Daha sağlıklı yaşamak için tükettiğiniz tuz miktarını azaltmanız gerekir. Bu doğrultuda yapılması gerekenleri şöyle sıralayabiliriz:

- Satın alınan hazır ürünlerin etiketleri mutlaka okunmalı.
- Tuzsuz ya da tuzu azaltılmış besinler tüketilmeli.
- Lezzetine bakılmadan yemeklere tuz eklenmemeli, daima taze ve aşırı tuz içermeyen besinler tercih edilmeli.
- Sodyumlu tuzlar yerine potasyum içeriği yüksek tuzlar tüketilmeli.
- Masada tuz kullanmamalı.
- Maydanoz, nane, kekik, dereotu, rezene, fesleğen gibi aroma sağlayıcılar tuz yerine tercih edilmeli.
- Turşu, ketçap, hardal, soya sosu gibi yiyeceklerin tuz içeriği çok fazladır. O nedenle bu besinlerden uzak durulmalı ya da az tüketilmeli.
- Sebze ve meyve tüketimi arttırılmalı.
- Bol su içilmeli.
- Su genelde az sodyum içerir. Şişe ve maden sularının sodyum içeriği etiketinden kontrol edilmeli.

2


Suyun hayatımızdaki önemi


Su, insan yaşamı için vazgeçilmezdir. En küçük canlı organizmadan en büyük canlı varlığa kadar tüm biyolojik yaşamı ve bütün insan faaliyetlerini ayakta tutar. İnsan yemek yemeden haftalarca yaşayabilir ama susuzluğa ancak birkaç gün dayanabilir. İnsan vücudunun büyük bir kısmı (yüzde 50-60’ı) sudan oluşur. Bu oran yaşa ve cinsiyete göre değişir. Kalori ve besin değeri olmamasına rağmen su beslenme açısından çok önemlidir. Vücutta suyun yüzde 2’lik oranda azalması ısı dengesinin değişmesine neden olurken, yüzde 7 oranındaki azalma aşırı yorgunluk, halüsinasyon ve solunum güçlüğüne, yüzde 10 oranındaki azalma ise dolaşım ve böbrek yetmezliğiyle ölüme neden olur. Suyun vücuttaki işlevleri şöyle özetlenebilir:
- Besinlerin sindirimi, emilimi ve hücrelere taşınması.
- Hücrelerde yaşam ve sağlık için gerekli biyokimyasal tepkilerin oluşturulması.
- Hücrelerin, dokuların, organ ve sistemlerinin çalıştırılması.
- Zararlı maddelerin taşınması ve atılması.
- Vücut ısısının denetiminin sağlanması.
- Elektrolitlerin taşınması.
- Eklemlerin kayganlığının sağlanması.
- Çeşitli hastalıklara karşı korunmanın sağlanması.
- Cildin susuz kalmasını önleyerek daha düzgün, yumuşak, esnek ve kırışıksız hale gelmesinin sağlanması.
- Tokluk hissi vererek ve iştahı azaltarak kilo vermeye dolaylı yoldan yardım edilmesi.

9

Günde ne kadar içilmeli?


Su mutlaka temiz ve sağlığı bozmayan kaynaklardan karşılanmalı. Dolayısıyla içilen suyun hijyenik olmasına dikkat edilmeli. Vücudun büyüklüğü, fiziksel olarak ne kadar aktif olunduğu, iklim, mevcut hastalıklar (örneğin böbrek hastalığı) gibi çeşitli etkenlere bağlı olarak su ihtiyacı bireyden bireye değişiklik gösterir. Alınan her bir kalori için 1 ml veya kilo başına 35 ml su alımı önerilmekle birlikte genel olarak, sağlıklı bir kişi her gün kaybedilen vücut sıvılarını yeniden yerine koymak için 2.5-3 litre (8-10 bardak) su içmeli.

7


Günün lezzeti: Kimyon


Türk mutfağında önemli bir yere sahip olan kimyon, başta mide ve bağırsak gazı olmak üzere birçok rahatsızlığa doğal çözüm oluyor. Birçok baharat gibi kimyon da yemeklere lezzet vermesinin yanı sıra bileşimindeki maddelerden dolayı vücut metabolizmasına olumlu anlamda katkı sağlıyor. Kimyon, özellikle bulgurlu gıdaların mide ve bağırsaklarda yarattığı gaz ve sıkışma hissini en az düzeye indirir. Ayrıca idrar söktürücü, sinirleri uyarıcı, iştah açıcı ve terletici etkisi de vardır. Bebek ve çocuklarda da sindirim güçlüğü durumunda kullanılabilir. Bebek emziren annelerde ise kimyon özellikle tavsiye edilir çünkü annenin aldığı gaz yapıcı gıdalar süte de geçtiği için bebeğe verdiği rahatsızlık sindirim sisteminde oluşan rahatsızlıktan daha fazla olur.