Dün “8 Mart Dünya Kadınlar Günü” idi...
Güzel sözler söylendi, parlak nutuklar atıldı. Fakat... Bunların çoğu boş lâflardan
ibaretti.
Evet, kadın kutsaldır. Kadın hayatın ta kendisidir. Eğer kadın olmasaydı, dünyada hayat da olmazdı. Bunlar tamam da...
Gerçekçi olalım ve ülkemizde kadına verilen değere bakalım...
Türkiye’yi, Osmanlı dönemindeki şartlara geri döndürmeye
çalışanlar aslında kadın düşmanlarıdır.
Osmanlı’da kadın ikinci sınıf bir yaratıktı. Nüfus sayımlarında bile kadınlar sayılmaz, sadece erkeklerin sayımı yapılırdı.
Kadın erkeğin kölesi idi.
Cumhuriyet Türkiye’si ile
birlikte bu çağ dışı zihniyet yıkıldı. Atatürk’ün olağanüstü devrimleriyle, kadın toplumdaki yerini almaya başladı.
Bugünkü Türk kadını, tüm kazanımlarını Atatürk’e borçludur. Ancak... Böyle olduğu halde, kadınlarımız arasında, Atatürk’e sövüp lânet okuyanları gördükçe kahroluyorum.
Nasıl bu kadar nankör ya da aptal olunur?
Kadınlarımızın bir çoğunun hâlâ, kasap bıçağına kafalarını uzatan koyunlar gibi, erkek
tahakkümü altında ıstırap çekmeyi kabullenmeleri şaşırtıcıdır!