Kasım 2009...
Kumpas davalarıyla başlayan yargı terörü ve cadı avı tüm hızıyla sürüyor...
Deniz Kurmay Albay Dursun Çiçek, FETÖ tetikçiliği yapan Taraf Gazetesi’nin “AKP ve Fethullah Gülen’i Bitirme Planı” manşetiyle yayınladığı düzmece “İrticayla Mücadele Eylem Planı”nın ıslak imzalı (!) düzenleyicisi olarak tutuklanıyor.
Çiçek’e savcılık sorgusunda “Uğur Dündar’a talimat verdin mi” diye soruluyor!
O da cevabında “Sözde belgeyi kabul etmediğini, beni hiç tanımadığını, talimat vermek gibi bir durumun da asla söz konusu olamayacağını...” söylüyor.
Ertesi gün tetikçi gazete şu manşeti atıyor:
“Dursun Çiçek’e Uğur Dündar Sorusu!..”
Böylece cadı avında tutuklanma sırasının bana yaklaştığı anlaşılıyor!..

* * *

Bir yıl sonra...
FETÖ soruşturması sürdüren Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner’in makamı, Erzurum’dan gelen ve aralarında bir savcı ve emniyet müdür yardımcısının da bulunduğu ekip tarafından basılıyor!..
Erzurum Özel Yetkili Savcılarından Osman Şanal’ın görevlendirdiği ekip, Cihaner’in makam odası ve lojmanında 6 saat süreyle arama yapıyor.
Baskının görüntüleri tüm televizyonlarda döne döne yayınlanarak “Azılı Ergenekonculardan biri daha yakalandı” algısı yaratılıyor!
Neye uğradığını şaşıran ama soğukkanlılığını kaybetmeden, yapılanın suç olduğunu anlatmaya çalışan başarılı Başsavcı Cihaner, çıkarıldığı mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderiliyor!..
Cadı avı bir hedefine daha ulaşmış oluyor!..

* * *

Cihaner’in tutuklanmasından kısa süre sonra, Savcı Şanal’ın sahte gizli tanıklarından biri ısrarla beni arıyor!
İşe Haber Dairesi Başkanlığı’nı yaptığım Star Televizyonu’nun Ankara Bürosu’nu arayıp “Uğur Dündar’la görüşmem gerekiyor. Tüm gerçekleri ona anlatacağım” diyerek başlıyor.
Arkadaşlar durumu iletince “Onu bize gönderenlere gitsin, bildiklerini savcılara anlatsın! Sakın görüşmeyin” cevabını veriyorum.
Tezgah belli: Yanıma gelecek, biz konuşurken uzaktan bir fotoğraf çekecekler, beni ve Dursun Çiçek’i dosyaya ekleyecekler!..
Çünkü beni paketlemeye uğraşırlarken, Dursun Çiçek’i de benzer yöntemler ve iftiralarla İlhan Cihaner dosyasına bağlamaya, oradan da Ergenekon torbasına atmaya çalışıyorlar!
Gizli tanık (!) Ankara’da umduğunu bulamayınca, İstanbul’daki haber merkezimizin yetkililerini tacize yöneliyor! Onlar aynı şeyleri söyleyip telefonu kapatınca, bu kez sekreterimin numarasını çeviriyor!
En sonunda ne oluyor biliyor musunuz?
Adam Star Televizyonu’nun kapısına kadar dayanıyor!..
Eğer yanılıp kafamı dışarı uzatsam, aynı fotoğraf karesine sokup işimi bitirecekler!..

* * *

Bir pazar sabahı kaçma-kovalamaca öylesine asap bozucu ve ürkütücü bir noktaya varıyor ki, içimden “Bari alsalar da kurtulsam” demeye başlıyorum.
Bu arada Yılmaz Özdil, Hürriyet’teki köşesinde çarpıcı bir yazı kaleme alarak durumdan kamuoyunu haberdar ediyor.
Ben de Ruhat Mengi’nin çok izlenen “Her Açıdan” programına bağlanarak, cadı avının vardığı korkunç boyutu anlatıyorum.
Böylece tezgah duruyor, ama şimdilik!..

* * *

4 Ağustos 2016...
Önceki gün İzmir’deki görkemli “Demokrasi ve Cumhuriyet Mitingi” öncesinde CHP İzmir Milletvekili Dursun Çiçek ve onu yargı sürecinde büyük bir inançla savunan kızı, değerli Avukat İrem Çiçek’le karşılaşıyoruz.
Sohbetimizde söz dönüp dolaşıyor ve doğal olarak o cadı avı günlerine geliyor.
İrem Çiçek kumpasçı sahte gizli tanığın 20 yıl hapse mahkum olduğunu ve ifadesinde beni de Erzincan dosyasına eklemek için tuzak kurulduğunu itiraf ettiğini söylüyor!..

* * *

Tuzakçı sahte gizli tanık hüküm giydi!
İlhan Cihaner ve Dursun Çiçek’i iftiralarla zindana atan FETÖ’cü savcıların bir bölümü yurtdışına kaçtı, Osman Şanal ve diğerleri kelepçelenip tutuklandı, Emniyetçiler de cezaevine konuldu!
Hakikat topallayarak da olsa hedefine ulaştı, adalet tecelli etti...

* * *

Sevgili okurlarım,
Bu benim kumpas davaları sürecinde yaşadığım ilk ve son olay değildi.
Zaman içinde diğer tüyler ürpertici tezgahları da anlatacağım.
Ama yukarıda yazdığım cadı avının, FETÖ’cüleri ayıklama sürecinde başka masum insanların başlarına gelmemesi için de üstüme düşeni yapacağım.
Bakın Cumhuriyet dönemini en iyi anlatan tarihçilerden, sosyal demokrat ve Atatürkçü bilim insanı Oktay Gökdemir ne diyor:
“Cemaatle uzaktan yakından ilgisi olmayan birçok insan, haysiyet cellatları tarafından iftiralarla ispiyonlanıyor. Böylece hedefteki kişiler hem itibarsızlaştırılıyor, hem de özlük hakları ellerinden alınıyor. Dün yaklaşık 20 yıldır birlikte çalıştığımız, adeta elimizde büyüyen, sosyal demokrat ve Kemalist bir çalışma arkadaşıma da bu iğrenç numarayı çektiler...”

* * *

Son söz:
FETÖ’cülerin adil yargılanmasına tabii ki evet, ama cadı avına hayır!..