AKP’nin beş yıldır ısrarla sürdürdüğü Suriye politikası bakın nelere maloldu:
- Milyonlarca insan yerini yurdunu bırakıp Türkiye’ye sığındı. Bu devasa sorun zamanla hem o insanların hem de ülkemizin başına büyük dertler sardı. Kuşaklar boyu unutulmayacak trajik olaylar yaşandı. Görünen o ki, maalesef bundan böyle de yaşanmaya devam edecek!..
- Suriye krizinden önce güney sınırımızı Suriye ordusu koruyordu. PKK sadece Kandil’i üs olarak kullanabiliyordu. Ayrıca PYD diye bir tehdit unsuru yoktu. Tüm uyarılara karşın yanlış politikada ısrar edilince PYD’ye gün doğdu. Sınır boyunca fiili egemenlik sağladığı gibi, devletleşme yolunda hızla ilerledi!..
- PKK yayılma alanını genişleterek Suriye topraklarında ikinci bir Kandil oluşturdu. Ayrıca uluslararası boyut kazanarak tehdit kapasitesini çarpıcı biçimde artırma imkanını buldu!..
- Krizden önce Kürt koridoru diye bir tehlike mevcut değildi. Koridor, PYD/YPG ve PKK’nın güç kazanımı sonucunda ortaya çıktı. Akdeniz’e açılma hedefiyle de Türkiye için bir beka sorunu haline geldi. Askerimiz bu koridoru kesip, güvenli bölge oluşturmak için Suriye topraklarına girmek ve onlarca şehit verme pahasına IŞİD’le çarpışmak zorunda kaldı!..
- IŞİD denilen caniler topluluğu ise ülkemizde yoğun biçimde örgütlenme fırsatını yakaladı. Türkiye terör örgütlerine katılmak isteyen küresel cihatçılar için adeta yol geçen hanına döndü.
- PKK ve IŞİD’in güçlenmesi sonucunda ne yazık ki yüzlerce askerimiz, polisimiz şehit oldu ve masum insanlarımız terör eylemlerinde hayatlarını kaybetti.

* * *

AKP iktidarı çok geç de olsa nihayet gerçeği görmek zorunda kaldı. Moskova Bildirisi’ne attığı imzayla Rusya ve İran’la iyi ilişkilerin devamını amaçlayan ve U dönüşü ya da “akıl yolunu bulma” hamlesi olarak değerlendirilen bu gelişmeyle, Beşar Esad’ın meşruiyetini de onaylamış oldu.

* * *

Bu noktada bilge diplomat Şükrü Elekdağ’ın büyük ilgi gören dünkü röportajında ortaya attığı soruyu hatırlatmadan geçemiyorum:
“Yanlış bir politikada kıyasıya inat ederek ülkesine bu denli ağır zararlar veren ve buna rağmen ayakta kalabilen bir başka iktidar örneği dünyada var mıdır?..”

* * *

Sayın Elekdağ sormakta çok haklı.
Benim bildiğim dünyada bir başka örneği yoktur.
Zira herhangi bir demokraside bir iktidar bunca vahim yanlışta ısrar edip ülkesine, coğrafyasına ve insanlığa telafisi mümkün olmayan zararlar vermeye başladığında muhalefet harekete geçer ve ona “dur” der!..
İktidar direnirse gider!..
Bildiğini okumaya devam ederse, onu durduramayan muhalefet liderleri gider!..
Aksi takdirde demokrasi elden gider!..
Tıpkı Türkiye”de gitmekte olduğu gibi!..