“Tutuklanmadan önce Komiser Yardımcısı idim. 2012 yılında 50 kişilik ekibimle birlikte Sakarya’dan Diyarbakır’a takviye güç olarak geldik. Zira o tarihlerde Nevruz kutlamalarına izin verilmediğinden, birçok ilde olaylar çıkıyordu. Diyarbakır AKP İl Başkanlığı binası önünde görev yaptığım sırada, bir teröristin attığı el bombasıyla yaralandım. Ancak yaralanmadan önce yaptığım müdahale ile bombanın ekibimin ortasına düşmesini engelledim. Böylece çok sayıda şehit vermekten kurtulduk...

*  *  *

Olaydan sonra AKP yöneticileri, Vali ve Emniyet Müdürü gibi önemli kişiler hastanede beni ziyaret ederek güzel sözler söylediler. Çok şükür iyileşip ayağa kalktım ama halen 8 adet şarapnel parçası vücudumda duruyor. Ayrıca sağ ayağım aksıyor ve tedavim sürüyor.

*  *  *

Lozan tartışmasının da yaşandığı şu günlerde, Ulu Önderimiz Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarının verdikleri mücadeleyle kazanılan bu vatan için kanını akıtmış, şehitlik mertebesinin kenarından dönmüş bir gazi olarak, her zaman demokrasiden yana ve tüm darbelere karşı durdum.
15 Temmuz, hiç şüphe yok ki Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) yaptığı bir darbe girişimidir. Hainler Gölbaşı’nda ve başka birçok yerde meslektaşlarıma bomba attılar, kurşun sıktılar, şehit ve gazi ettiler...

*  *  *

Devletimizi yönetenler, tüm siyasiler ve halkımız, FETÖ’cülerin devletten temizlenmesinden yanadır. Bunda hepimiz hemfikiriz. Fakat temizlik sırasında mağduriyetler yaşanmaktadır. Ben de bu hainlerin sebep olduğu mağdurlardan biriyim.
2016 yılı Ocak ayı içerisinde “Sen bir kahramansın” denilerek “Gazilik Belgesi” verildi. Ancak birkaç ay sonra aynı ben, bu kez “Vatan haini” olarak tutuklandım!..
Vatan için kanını akıtan, şehitlik mertebesine çok yaklaşan birisine atılabilecek en acı iftira ve çamur bu olsa gerek!..

*  *  *

Darbe girişiminden hemen sonra açığa alındım. Bu işte kesinlikle bir hata olduğunu ve düzeleceğini düşünürken, 19 Ağustos gecesi saat 02.00’de meslektaşlarım evime baskın yaptılar. Arama sırasında Sayın Başbakan Binali Yıldırım’ın Ramazan Bayramı için bana gönderdiği ve göstermiş olduğum kahramanlıktan dolayı teşekkür ettiği mektubu bulan polisler, ne diyeceklerini bilemediler!..

*  *  *

Şahsıma yöneltilen suçlamayı emniyette öğrendim. FETÖ-PDY üyesi olmakla suçlanıyordum. Gerekçe olarak evime 150 metre uzaklıktaki okul gösteriliyordu. Oysa 4 yıl boyunca aynı evde oturmama rağmen çocuklarımı o okula göndermemiştim. Ancak medyada bu okullara kayyum atanıp devlet kontrolüne gireceği haberleri gelince, eşimle birlikte gidip bilgi aldık. Bize “Çok yakında kayyum gelecek” denilip fiyatların da çok uygun olduğu söylenince, 2015-16 öğrenim yılında ve sadece yarım dönem (zaten 15 Temmuz’da kalkışma yaşandı) için çocuğumuzu okula yazdırdık. Bir de ByLock programını sordular. Ben böyle bir programı hayatımda kullanmadım.

*  *  *

Uğur Bey, benim bu hainlerle en ufak bir yakınlığım ve ilişkim yoktur. Ben işinden ve evinden başka bir şey düşünmeyen, bu vatan için şehit olmayı göze almış, devletine bağlı bir memurum. Cemaatmiş, tarikatmış, hiçbiriyle işim olmaz. Halen açıkta bulunuyorum ve KHK ile ihraç edilmedim.
Ancak derdini kimseye anlatamayan DÜNÜN KAHRAMAN GAZİSİ, BUGÜNÜN VATAN HAİNİ (!) olarak içimi size dökeyim istedim!..
Ben Gaziler Günü’nü cezaevinde geçirirken, evime Başbakanımız tarafından çikolata ve bayramdaki mektubun benzeri gönderilmiş!
8 aylık hamile eşim de gözyaşları arasında kabul etmiş!..
Umarım bir an önce çıkar, işimin başında ve doğum sırasında eşimin yanında olurum...
Saygılarımla,
Mesut GÜLEÇ”

*  *  *

Okurken benim de gözlerimi yaşartan bu mektubu, Başbakan Binali Yıldırım ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun vicdanlarına takdim ediyorum...