Sevgili Bekir Coşkun, dünkü “FETÖ nerelerimize girdi” başlıklı muhteşem yazısında örgütün sızdığı kurumları sıralamış ama çok önemli bir yeri unutmuştu:
“İnönü Stadyumu”nu!..
Onu da ben anlatayım:
Tarih 14 Ekim 2010...
O gün, Beşiktaş Kulübü’nün Nevzat Demir Tesisleri’nde, Başkan Yıldırım Demirören’in deyimiyle “kulüp tarihinin en önemli işi” yapılıyor!
Başkan ve Fİ YAPI İnşaat Şirketi’nin sahibi Fikret İnan, kulüp tarihinin bu en önemli (!) işi için imza atıp el sıkışıyor!
İnan da “Çok onurlu (!) bir iş oldu” diyor!..
Tarihi stadyumdaki “İnönü” adının önüne, yapsatçılıkla uğraşan şirketinin isminin konulması, yani bundan böyle Fİ YAPI İNÖNÜ STADYUMU olarak anılması için, kulübe 2 yılda toplam 6,5 milyon dolar ödeyeceğini söylüyor!
Milli mücadele kahramanı, Cumhuriyetimizin kurucularından “İNÖNÜ” adı ile Fİ YAPI yan yana gelince, kulüp tarihinin en önemli ve onurlu işi tamamlanmış oluyor!

*  *  *

Oysa o tarihlerde finansman batağına sürüklenen Fİ YAPI, taahhütlerini yerine getirmekte zorlanmaya başlamış bulunuyor!
Ama gazetelere verdiği çarşaf çarşaf ilanlarla tüketicileri yanılttığından, SÖZCÜ’deki köşemde dile getirdiğim şu acı durumu kimsecikler yazamıyor:
...Fi Yapı mağdurlarının bana yolladıkları mesajları okusanız, yüreğiniz yanar. Kimi eşinden ayrılmış, kimi borç batağına batmış, kiminin hayatı kararmış. Aralarında intihar edenler bile var. Dünyası kararanlar “Ne olur bizim yaşadıklarımızı yaz” diye yalvarıyor!
Ben de yazıyorum. İşte Fİ YAPI gerçeği...

*  *  *

Fikret İnan ve iki ortağı 2007’de bir şirket kuruyorlar. Fikret İnan’ın adından yola çıkarak, firmalarına “Fi Yapı” adını veriyorlar.
İnan ortaokul mezunu bir inşaatçı... Uzun süre nalburluk yapıyor, bir ara elektronik eşya satıyor... Başarılı olamayınca tekrar nalburluğu deniyor, ardından inşaat müteahhidi oluyor...
Fİ YAPI kurulur kurulmaz kollar sıvanıyor ve hemen toplu konut işine giriliyor.
O tarihlerde, piyasa hareketli, talep canlı. Üç ortağın banka kredisiyle satın aldıkları arsa için hazırladıkları ucuz toplu konut projesi maket üzerinden kapış kapış gidince, ona başlamadan ikinciyi pazarlıyorlar! Derken üçüncüyü... Ve böylece iş, saadet zincirine dönüşüyor!
Bu arada gazetelerdeki tam sayfa ilanların yarattığı “güçlü firma” imajıyla satışlar daha da
hızlanıyor.
Ancak küresel krizin de etkisiyle piyasada daralma başlayınca, ortaklar arasında ihtilaf çıkıyor.
“Daha yavaş büyüyelim, tedbirli gidelim” diyen iki ortak Fİ YAPI’dan ayrılıyor, “Hayır, asıl böyle zamanlar büyümek için idealdir” diyen Fikret İnan, şirketin tek sahibi oluyor. Para yerine daire vererek gazete ilanlarına daha da yükleniyor!
Böylece kriz sürecinde büyüdükçe büyüyor!

*  *  *

Ancak “önce sat, sonra yap” anlayışıyla oluşturduğu saadet zinciri hiç beklenmedik bir anda kopuyor. Zira İstanbul Büyükşehir Belediyesi Fİ YAPI’nın en büyük projelerinden biri olan Esenyurt’taki toplu konut inşaatını mühürlüyor. Gerekçe olarak da Esenyurt Belediyesi’nin, izin verilenden çok daha fazla yoğunlukta inşaata göz yummasını gösteriyor.
İnşaatlar durunca satışlar da bıçak gibi kesiliyor!
Neye uğradıklarını şaşıran hak sahipleri bir süre bekledikten sonra feryada başlıyor!
Konutları bitirip teslim edemeyen, mağdurların paralarını veremeyen Fikret İnan, son bir umutla pazarladığı yeni projeyi de satamayınca firması iflasın eşiğine geliyor!..

*  *  *

Bu arada 2011’deki Van Depremi’nden sonra söz verdiği 500 konutun inşaatı için bir kazma bile vurmuyor!..
Ayrıca 2009’da Cumhurbaşkanı’nın eşi Hayrünnisa Gül’ü de yanına alarak, görkemli bir törenle temelini attığı Engelliler Koleji’nin yerinde yeller esiyor!..
Ve “Kulüp tarihinin en önemli işini yaptık” denilen sponsorluk anlaşması, işte bu çöküş sürecinde imzalanıyor!..
Sonuçta Demirören, -bana göre İnan’la ilgili durumun farkına varmadan- attığı imzayla FETÖ’nün, şanlı İnönü Stadyumu’na girmesine sebep oluyor!..
Zira konut sahibi olma hayaliyle kendisine tüm birikimlerini kaptıran binlerce kişiyi perişan eden Fikret İnan, topladığı paraları FETÖ’ye aktardığı iddiasıyla son operasyonlarda tutuklanıyor!..

UĞUR DÜNDAR’IN NOTU:

Daha önce de yazdım. İnönü Stadyumu’nun son adı, beni hiç mi hiç ilgilendirmiyor! Zira oranın diğer yeni stadyumlardan çok önemli bir farkı var: İnönü, tarihi değer taşıyan bir anıt stadyumdu. O nedenle yenisinin yapımına önemli katkıda bulunan firma hem kendi unvanını koyabilir, hem de tarihe saygı göstererek, İnönü adını ve anıtsal özelliğini koruyabilirdi. Nitekim Ümit Kocasakal başkanlığındaki İstanbul Barosu, bu gerekçeyle yargıya başvuracağını açıkladı. Sonuç ne olursa olsun, ben ölünceye kadar oraya İnönü Stadyumu diyeceğim...