Halk Arenası canlı yayını için gittiğim Adana’da, Aladağ faciasının ardındaki gerçekleri araştırdım.
Görüştüğüm yetkililerden çok çarpıcı bilgiler aldım.
Öncelikle soruşturmayı yürütenlerin tespitlerinin tarikat avukatının açıklamalarıyla hiç örtüşmediğini belirteyim.
Örneğin avukat “İtfaiye yetersiz kaldı, sürgülü merdiveni de yoktu” diyor.
Oysa Aladağ’da 2 itfaiye aracı var. İlk itfaiye aracı, bir yurttaşın yangın başladıktan 10 dakika sonra itfaiyeye giderek haber vermesi üzerine, derhal harekete geçiyor. Çağrı yapılınca diğeri de yardıma koşuyor.
Ancak daha ilk araç müdahaleye başladığında yangın neredeyse tüm binayı sarmış bulunuyor.
Sürgülü merdiven olmadığı iddiasına gelince...
Peki, Aladağ’da yok da Anadolu’nun kaç ilçesinde değeri yaklaşık 2 milyon lirayı bulan bu itfaiye araçları mevcut?
Hemen hemen hiçbirinde yok!..
Sadece çok katlı binaların olduğu kent merkezleriyle büyük ilçelerde bu tür araçlar görev yapıyor.
Buna rağmen Aladağ’daki itfaiyeciler yangını söndürmeye çalışırken, beraberlerindeki 10-12 metrelik merdivenle birkaç çocuğu yanmaktan kurtarıyorlar...

*  *  *

Yangının çıkış nedeni; eski ve bakımsız olan elektrik tesisatındaki kısa devre...
Kısa sürede yayılmasının nedeni ise, duvarların ahşapla (lâmbri) kaplı olması!
Onların altına da yangın anında boğucu-zehirleyici gaz çıkaran petrol türevi maddeler döşenmiş!..
Tüm katlarda zemin, camilerdeki gibi halılarla dolu!..
Yani bina, hem yangının çıkmasını, hem de hızla yayılmasını kolaylaştıracak tüm özellikleri taşıyormuş!..
Buna karşın feci olay sırasında yangın tüpleri bulunmuyormuş. Sorumluların ifadesine göre, tüpler bir gün önce bakıma gönderilmiş!
Konuştuğum yetkililer ‘Burası asla yurt olarak kullanılmamalıydı! Kesinlikle izin verilmemeliydi’ diyorlar...

*  *  *

Giriş katında alevler yükselince, yitirdiğimiz yavrular üst kattaki bir odaya sığınıyorlar.
Yangın merdiveninin, henüz alevlerin ulaşmadığı bu odaya uzaklığı 5-6 metre... Ama onun kapısı da plâstik. Yani yanıcı özellikte!.. Talihsizliğe bakın ki, odanın bitişiğindeki elektrik panosu da kısa devre yapıp yanmaya başlıyor.
Çocuklar oda kapısını açtıklarında, minicik bedenleri yoğun gaza dayanamıyor ve hemen kendilerinden geçiyorlar!
Ardından oraya da ulaşan alevler, melekleri aramızdan alıp götürüyor!..

*  *  *

Sevgili okurlarım,
Öğrencilerimizi ve bir eğitmeni inanılmaz ihmaller sonucu kaybettiğimiz bu feci olaya “katliam” demeyelim de ne diyelim?