Temmuz 1996...
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Milliyet Gazetesi için Nilgün Cerrahoğlu ile yaptığı röportajda “Demokrasi bir tramvaydır, gittiğimiz yere kadar gider, orada ineriz. Demokrasi amaç değil, araçtır” diyor.

*  *  *

Yaklaşık 4 yıl sonra bir başka röportajda bu sözleri hatırlatıldığında ise şu cevabı veriyor:
“Demokrasiyi araç olarak gördüğüm saptaması, bağlamından koparılarak ve zorlamayla başka bağlamlara yerleştirilerek sunuldu. Türkiye’de hep amaçlar esas, araçlar ise arız görüldüğünden olsa gerek, benim demokrasiyi araç olarak tanımlamam küçümseyici bir tutum gibi algılandı...”
Bunun üzerine Erdoğan’la gazeteci arasında, dikkat çekici bir soru cevap bölümü başlıyor:
- Demokrasi meşru aracı ile anti-
demokratik bir amaca ulaşmak istemediğinizi nereden bileceğiz?..
“Bakın çok net söylüyorum, başka bir şeye ulaşmak üzere herhangi bir şeyi bağlamı dışında araçlaştırmayı ben gayri ahlâki bulurum...”
- Yani demokrasiyi içselleştirdiniz mi?..
“Kesinlikle içselleştirdim!..”
- Peki, demokrasiyi şeriat devletine ulaşmak için kullandığınız iddiasına ne diyeceksiniz?
“Hâlâ birileri çıkıp şeriat devletinden bahsederse, onu ciddiye almam!..”

*  *  *

Aradan 12 yıl geçti ve birileri çıktı!
Üstelik bu kişi sıradan biri değildi! Yıllarca bir kenarda beklettikten sonra milletvekili ve Meclis Başkanı yaptığı İsmail Kahraman, dindar anayasadan, yani dini esaslara dayalı (şeriat) devletinden bahsetti.
Peki “Birileri şeriat devletinden bahsederse onu ciddiye almam” diyen Erdoğan, ne yaptı?
Öylesine ciddiye aldı ki, onu eleştirenlere karşı kendini siper bile etti!

*  *  *

Çünkü demokrasi tramvayından çoktan inilmiş, anayasa birçok kez delinmiş ve kuvvetler ayrılığına veda edilerek ‘tek adam’ rejimine geçilmişti!..

*  *  *

Artık Türkiye susacak, hep o konuşacak, yargı onun ağzına bakacak, işaret ettiği cezaevine gidecek, biatçılar ise ihya edilecekti!..

*  *  *

Nitekim CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Bu başkanlığı kan dökmeden getiremezsiniz” dediğinde, rejimin değişmesine seyirci kalan savcıları karşısında bulacaktı!..

*  *  *

Zira burası, laik anayasanın istenmediği Yeni Türkiye idi ve burada, Başkanın dediği olacaktı!..

UĞUR DÜNDAR’IN NOTU: Merhum Necmettin Erbakan, “Geçiş dönemi kanlı mı olacak, kansız mı” dediğinde hiç sesini çıkarmayan, ama Kılıçdaroğlu “kan”dan söz edince onu linç eden Tayyip Erdoğan, Refah Partisi’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı idi!..