Prof. Dr. Cengiz Kuday, ülkemizin en önde gelen beyin ve sinir cerrahlarındandır. Hocaların hocasıdır. Bugüne kadar birçok umutsuz hastaya şifa kazandıran öpülesi elleriyle neşterin olduğu kadar, güzel yazıların da hakkını verir.
Aşağıda sunduğum, okurken tüylerimi ürperten bu örnekte olduğu gibi...

*  *  *

“23 Nisan... Birinci Meclis’in açılış günü... Ama aslında yakın tarihimizde unutulmaması ve genç kuşaklarca bilinmesi gereken bir başka 23 Nisan daha var: 23 Nisan 1951...

*  *  *

1950 yazının 25 Haziran günü, Kuzey Kore, Güney Kore’ye saldırdı. Bunun üzerine Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Birleşmiş Milletler’e (BM) savaşı başlatan Kuzey Kore’nin cezalandırılması için çağrıda bulundu.
Böylece Kore’deki savaş, kısa sürede BM savaşı haline geldi. Savaşın devamı boyunca, Güney Kore Ordusu’na takviyede bulunmak üzere birçok Batılı ülkenin silahlı kuvvetlerinden Kore’ye birlikler gönderildi...

*  *  *

Kore savaşının başlamasından bir ay önce Türkiye’de iktidar olan Demokrat Parti (DP) hükümeti, Meclis’in onayına gerek görmeden, Kore’ye 4500 kişilik bir tugayın gönderilmesine karar verdi.
Böylece Türkiye, ABD’den sonra Kore’ye kara kuvvetleri gönderen ilk devlet oldu...

*  *  *

Hatırlatmak gerekir ki; ll. Dünya Savaşı sonrasında Sovyet lider Stalin, Doğu sınırlarımızda Kars-Ardahan ile Boğazlarda hak iddia ediyordu. Bu durum karşısında Batılı ülkeler Türkiye’ye pek sıcak davranmıyor ve yeni kurulan Kuzey Atlantik Paktı’na (NATO) almıyorlardı. Savaşa ilk girenlerden olmamıza rağmen, ancak 2 yıl sonra NATO’ya dahil edilebildik.
29 Kasım 1950’de Kore’ye sevk edilen Türk Tugayı, ilerleyen evrelerde Kunuri başta olmak üzere birçok savaşta bulundu...

*  *  *

1951 yılının 22 Nisan’ını 23 Nisan’a bağlayan gece, saat 23:30 sularında, Üsteğmen Mehmet Gönenç yaralı olarak yattığı yerden telsizle topçu taburuna şu mesajı geçti:
‘Dört tarafımız kuşatıldı. Şehidimiz çok. Telsizcimiz de şehit oldu. Koordinatları veriyorum; topçu bataryalarını buraya yönlendirin.’
Topçu irtibat subayı Refik Soykut şaşkındı. Güçlükle, ‘Ama bu sizin şu anda bulunduğunuz yer’ diyebildi.
Aldığı yanıt inanılır gibi değildi:
‘Evet, doğru, bilerek söyledim! Çünkü biz düşmana esir olmak istemiyoruz. Bizi onlara teslim etmeyin! Kendi ateşimizle şehit edin! Bu size vasiyetimizdir!..’
Telsiz konuşmalarını Topçu Tabur Komutanı Yarbay Kurtay, Binbaşı Ahsen Soya, Lemi Eralp, Yüzbaşı Alaaddin Haydaroğlu da dinliyordu.
Komuta heyeti ne diyeceğini bilemiyordu. Kısa sürede karar verildi:
Vasiyet yerine getirilecekti!..
Derken tüm toplar ateşlendi. Bataryalar gürlemiyor adeta hıçkırıyordu!..
O gecenin sonunda 5 subay, 3 astsubay ve 58 er şehit düştü. 35 yaralı ve 105 kayıp vardı. Üsteğmen Mehmet Gönenç de şehitler arasındaydı...
Şimdi anısı memleketi Bandırma’da kendi adını taşıyan lisede yaşatılmaktadır.

*  *  *

Bu yazım bir yayın kuruluşunda yayınlandıktan birkaç gün sonra, çalıştığım muayenehanenin kapısı çalındı. İçeri yaşlı, hayli ciddi görünümlü ve dimdik duran bir beyefendi girdi. Elinde yazımın bulunduğu gazete vardı. ‘Bu yazıyı siz mi yazdınız’ diye sordu. ‘Evet, yoksa bir yanlış mı var’ dedim.
‘Hayır, yanlış yok ama eksik var’ dedi hüzünle. ‘Ben o yok olan 9. Bölük’ün komutan vekili, Kıdemli Üsteğmendim. O gece benim Japonya’ya tayinim çıkmıştı. Ne yazık ki arkadaşlarım gibi şehit olamadım!..’

*  *  *

Gözlerim yaşarmıştı. Ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. Kalkıp, bizim her zaman ve her konuda güvendiğimiz kahraman ordumuzun bu yiğit askerini kucakladım...”

*  *  *

Bugün yine 23 Nisan... Dua edelim ki yüreğimizi yakan şehit haberleri gelmesin.
Ayrıca Güneydoğu’da ve ülkemizin değişik yerlerinde vatan uğruna şehit düşen asker ve polislerimizin adlarının şehir, ilçe ve köylerdeki okullara
verilerek gelecek kuşaklarca da bilinmelerinin sağlanması, en büyük
dileğim.
Başta Büyük Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, Cumhuriyetimizi birlikte kurduğu silah arkadaşlarını ve tüm şehitlerimizi sevgi, saygı ve minnetle anıyor, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımızı kutluyorum...