O görüntüler, önceki akşam Ayşenur Arslan ve Hüsnü Mahalli’nin Halk TV’de yayınlanan “Maniki Dünya” programında ekrana geldiğinde kanım dondu, gözlerime inanamadım, dehşete kapıldım.
IŞİD terör örgütü tarafından çekilen görüntülerde; ailesinden silah zoruyla koparılıp, Müslüman yapılan 7-8 yaşlarındaki Ezidi kız çocuğu kameralar önünde satılıyor! Küçük kız kendisine ezberletilen bazı duaları okuduktan, böylece Müslüman olduğunu kanıtladıktan sonra köle pazarının sunucusu, açık artırmayı başlatıyor!
Daha çok para verenin, evlenmek (!) üzere oyun çağındaki çocukları satın alabildiği pazardaki talipler gülüşmeler içinde fiyat artırırken, zavallı kız kendini tutamayıp ağlamaya başlıyor.
İşte orada koptum.
Masum bir çocuğa yaşatılan bu eşi görülmedik vahşet ve sapıklık karşısında ne diyebileceğimi bilemedim.
İçimden geçenleri dile getirmekte bildiğim tüm sözcüklerin yetersiz kalacağını hissettim.
İnsanlıktan çıkmış bu yaratıklara ve onları destekleyenlere lanetler yağdırdım.
Birleşmiş Milletler’in verdiği rakama göre şu anda IŞİD’in elinde 3 bin 500 satılık Ezidi kölenin bulunduğunu da, yine “Maniki Dünya”yı seyrederken öğrendim.

* * *

Dünkü yazımda CHP Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin iki sosyal medya mesajından yola çıkarak dikkatlerinizi, IŞİD katliamlarının hemen sonrasında, hatta daha ambulans bile olay yerine gitmeden getirilen yayın yasaklarına çekmiştim.
Muharrem İnce o mesajlarda PKK’nın da asker ve polislerimizi şehit eden, masum insanların canına kıyan bir terör örgütü olduğunu belirtiyor, ancak onun eylemlerinden sonra yayın yasağı getirilmemesini manidar buluyordu.

* * *

Yazımın yayımlanmasından sonra CHP Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen’den bir ileti aldım. Deneyimli ve birikimli bir hukukçu olan Pekşen’e göre; IŞİD katliamlarından hemen sonra yayın yasağı getirilmesinin, çok önemli bir nedeni var: Gelecekte uluslararası yargı önünde hesap verme korkusu!..
İşte o çarpıcı iddia:
“7 Haziran sonrasında gelişen olaylar, AKP iktidarının PKK ve IŞİD terör örgütleriyle içerisine girdiği ilişkiler sarmalı hakkında önemli ipuçları vermektedir. Özellikle IŞİD terör örgütü ile ilgili uygulamalar, AKP iktidarının büyük bir endişe ve panik içerisinde olduğunu da göstermektedir. Suruç, Ankara, Sultanahmet katliamlarının hemen ardından süratle uygulamaya konulan “yayın yasağı” kararı son derece dikkatle değerlendirilmelidir. PKK terör örgütü eylemlerine karşı yürütülen adli soruşturmalarda herhangi bir yayın yasağı getirilmezken, IŞİD terör örgütü eylemleri hakkında yürütülen soruşturmalara hızla yayın yasağı getirilmesi, işin ucunun AKP iktidarını uluslararası mahkemelere taşıyabileceği endişesinden kaynaklanmaktadır. Esasen yayın yasağının AKP iktidarı hakkında dile getirilen IŞİD iddialarının ortaya çıkarılmasını engellemeye yönelik olduğu anlaşılmaktadır.
Suruç ve Ankara katliamında olduğu gibi Sultanahmet katliamı soruşturmasında da hiçbir ilerleme kaydedilmesinin söz konusu olamayacağı açıktır. Zira sorulması gereken sorular ve ardından alınacak yanıtlar, olup biten birçok şeyin ucunun AKP iktidarına dayanacağını göstermektedir.
Bu durumda soruların sorulmaması ve soruşturmaların ilerlememesi için ihtiyaç duyulan yasal kılıf: “yayın yasağı”dır...”

* * *

Sevgili okurlarım,
Kitlesel katliamlar yapan, insanları diri diri yakan, yol ortasında kafalarını kesen, kalbini çıkarıp yiyen, 8 yaşındaki kız çocuğunu seks kölesi olarak satabilen bu vahşi yaratıklardan hesap sormayanlar, tarih önünde insanlık suçlusu olarak yargılanmaktan kurtulamazlar...

Mustafa Koç...


Koç Ailesi’ni, merhum Vehbi Koç’un hayatını ekrana getirdiğim ‘İşte Hayatınız’ programını hazırlarken, onun ayrıntılı anlatımıyla tanıdım. Ölünceye kadar dostluğumun devam ettiği Koç Holding’in kurucusu ve her şeyi olan Vehbi Bey’den çok şey öğrendim.
Örneğin arkadaşlarının eğlenceden döndükleri saatlerde işe gittiğini söylediğinde her ‘ün’ün haklı bir nedene dayandığını ve çalışmadan hiçbir kalıcı başarı sağlanamayacağını bir kez daha anladım.

* * *

Vehbi Bey, çocuklarını ve torunlarını da bu anlayış doğrultusunda yetiştirmişti.
Torunları Mustafa, Ömer ve Ali, babaları Rahmi Koç’tan, Vehbi Bey’in emaneti olan bayrağı bu eğitim ve bilinçle devralmışlardı.

* * *

Koç Ailesi Türk sanayiinde önderlik ve vergi ödemede rol modellik yapmakla kalmamış, maddi imkânı bulunmayan gençlere çağdaş eğitimin kapılarını açarak, alkışlanacak bir sorumluluk üstlenmiştir.
Koç Ailesi’nin bireyleri, merhum Vehbi Bey’in vasiyet ettiği gibi, Atatürk’e, onun devrimlerine, laikliğe ve Cumhuriyet’e gönülden bağlıdırlar.
AKP iktidarında uğradıkları saldırıların nedeni işte bu bağlılıktır.
Mustafa ve Ali Koç ayrıca, Fenerbahçe’yi ve Başkan Aziz Yıldırım’ı hedef alan “3 Temmuz Kumpas ve İftira’’ sürecinde sergiledikleri dik duruşla da camianın moral ve güven kaynağı oldular.
Çok genç sayılabilecek yaşta aramızdan ayrılan Mustafa Koç’a Allah’tan rahmet, acılı ailesine, Koç Topluluğu çalışanlarına, iş dünyamıza ve Fenerbahçe camiasına sabır ve başsağlığı dilerim.

(YARIN: Demokrasi ve Özgürlük Simgesi Divan Oteli)