SÖZCÜ geçenlerde ödüllük haberlerine bir yenisini eklemişti.
Fotoğraflı haber, Ankara-Kazan’daki bir et lokantasının açılışıyla ilgiliydi.
Haberi önemli kılan ise Cumhuriyet Savcısı Abdullah Çıtlak’ın, kebapçı açılışı sırasında AKP’li Belediye Başkanı Lokman Ertürk’ün yanında el pençe divan duruyor olmasıydı.

*  *  *

Geniş yankı yaratan haberin SÖZCÜ’de yayınlanmasından kısa bir süre sonra ne oldu biliyor musunuz?
Savcı Abdullah Çıtlak, son HSYK kararnamesiyle Gaziantep’e atandı!
Yani ilçeden büyükşehire terfi etti.
Kısacası ödüllendirildi!..

*  *  *

O fotoğrafın ve yapılan atamanın yargı dünyasına ve bürokrasiye verdiği mesaja gelince; “AKP’li belediye başkanları ve yetkilileriyle iyi geçinin, siz de terfi edin!..”
Zira aynı belediye başkanı ile geçinemeyen, onun buyruklarına karşı çıkan eski Kaymakam Murat Duru’nun sürülmüş olması, başka türlü bir yoruma imkân vermiyor.

*  *  *

Taltifin yanında bir de azledilenler var.
Örneğin Malatya Cumhuriyet Savcısı Menderes Arıcan’ın Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’a yazdığı mektup, azledilmenin en çarpıcı belgesini oluşturuyor.
Birlikte okuyalım:
“Adalet Bakanı Sayın Bekir Bey,
Sıfatınızın önünde adalet yazması yetmiyor. O sıfata yakışır yaşamak ve hareket etmek de gerekiyor!
Hakim olan kardeşinizin, mesleğinin baharında ve hiç Doğu görevi de yapmadan son kararname ile Ankara Batı Adliyesi’ne atamasının yapılmış olduğunu ögrendik. Diğer kardeşiniz ve onun eşinin de Adalet Bakanlığı’nda görevli olduklarını duymuştuk zaten!
Bu teşkilatı, kendi aile şirketiniz falan mı zannediyorsunuz?
Peki, sizin kardeşleriniz ve yakınlarınız Ankara’yı mesken tutarken, bu memleketin evladı olan diğer hakim ve Cumhuriyet savcıları niye memleketin en ücra köşelerinde görev yapmak zorunda kalıyor?

*  *  *

Kızımın da girdiği ve yazılıdan 90 puan aldığı halde elediğiniz Hakimlik Mülakat Sınavı’nda, yapıldığını iddia ettiğimiz usulsüzlük ve hukuksuzluk iddialarımıza ilişkin suç duyurumuza soruşturma izni vermediniz. Bu izni niçin vermediniz? Soruşturulsa ve iddiaların doğru olup olmadığı irdelense fena mı olurdu?
Böyle bir tasarrufta bulunmakla, iddialarımızın üstünün örtüldüğünü ve kapatıldığını mı sanıyorsunuz?

*  *  *

Günü geldiğinde o soruşturma kaldığı yerden devam edecek ve yapılacak, bundan hiç şüpheniz olmasın.
İddia ettiğimiz usulsüzlük ve hukuksuzlukları soruşturma izni vermediğiniz gibi; bu iddiaları ortaya atan savcıyı da Çanakkale Adliyesi’nde kadro fazlalığı olduğu, Malatya Adliyesi’nde ise iş yoğunluğu bulunduğu gerekçesiyle başkanlığını yaptığınız HSYK’nin 1.Dairesi’nin usulsüz işlem ve tasarrufu ile 1.300 km mesafedeki Malatya Adliyesi’ne geçici yetki ile sürdünüz!
Dört ay bile dolmadan, bu kez Çanakkale’de kadro ihtiyacı olduğu gerekçesi ile Malatya Adliyesi’nden başka bir savcıyı da Çanakkale’ye atadınız. Bizim geçici yetkimizi de, henüz 6 ay bile dolmamışken, Çanakkale Adliyesi’nden Malatya Adliyesi’ne daimi atamaya çevirdiniz.
Bu nasıl bir tasarruftur?
Yargıyı ve bu memleketin adaletini ne hale getirdiğinizin farkında mısınız?
İstediginiz her tasarrufu, hiçbir usule ve yasaya uygun olmadan yapabileceğinizi ve yaptırabileceğinizi mi sanıyorsunuz?
Korkutmaya ve sindirmeye çalıştığınız bu memleketin gerçek Cumhuriyet savcılarının; elbet bir gün bu hukuksuzlukların hesabını hukuk önünde sizden soramayacağını mı düşünüyorsunuz?
Umarım o gün geldiğinde; bugüne kadar yaptığınız ve yapılmasına vesile olduğunuz bu usulsüzlük ve hukuksuzlukların hesabını hukuk önünde verirken, en az bu kadar cesur davranabilirsiniz!”

*  *  *

Durum ortada,
Ya el pençe divan, ya da sürgünlere dayanabilirsen, dayan!