Sizlere, hepinize bir sorum var, günün sorusu!..
Adana’nın Aladağ İlçesi’nde 12 küçücük kızın diri diri yanarak öldüğü yangın ne zaman meydana gelmişti?.. Evet, tarih ve saat istiyorum; üzerinden çok geçmedi, hemen anımsamanız gerek!.. Biliyorum, pek çoğunuz şaşaladı, anımsayamadı değil mi?.. Üzerinden yalnızca 8 gün geçti!.. 29 Kasım akşamı saat 19.30 sularında başladı, 12 canı yuttu, kül etti...
Sonra ne oldu peki?.. Kurs müdürü dahil 6 kişi tutuklandı... Ya sonra?.. Yangından yaralı kurtulan kızcağızlara “yalan ifade” vermeleri için baskı yapıldığı ortaya çıktı... Ondan sonra?.. Faciayla ilgili Meclis’te araştırma komisyonu kurulacağı haberleri çıktı... Daha sonra?.. Savcılık iddianameyi hazırlamaya başladı... Daha daha sonra?.. Hiç!!!
-Milletçe üzüldük, bağırdık, çağırdık... Sonra da unuttuk!..
Evet unuttuk, tıpkı diğerlerini unuttuğumuz gibi!.. Bir başka faciada, tecavüzde, yangında hatırlamak üzere “unutulmuşlar” köşesine atıverdik, gitti!.. Üstelik hiç de tuhaf değildi bu durum; okumayan, yazmayan, araştırmayan, hipotez nedir bilmeyen, söze dayalı toplumlarda gayet olağandı balık hafızalı olmak!..
Hele gündemine her Tanrı’nın günü hazmetmesi pek zor “bombalar” düşen, beyni yalanlarla, hurafelerle iğdiş edilen insanların ülkesinde bırakın 8 gün önce olmuş olayı, dün ne yediğini anımsamak bile neredeyse olanaksızdı tabii!.. Üstelik bu durum birilerinin fena halde hoşuna gidiyordu..
-Düşünmeyen, konuşmayan, anımsamayan, unutan bir toplum... Daha iyisi Şam’da kayısı yani!..

Ya görmediklerimiz bizden saklananlar?!.


Daha da vahimi, daha da beteri var ey millet...
Biz başımızı bizden saklanması mümkün olmayana çevirmişken, arkamızda olup bitenlerden haberiniz var mı?.. Örneğin 2016 Kasım ayında kaç çocuk tacize uğradı biliyor musunuz?.
-En az 100 çocuk!!!
Niçin en az dediğimi biliyor musunuz?.. Bazı yerlerde yaşanan toplu tacizlerde asıl rakam bizlerden saklanıyor da ondan!.. Pekii, kasım ayındaki taciz sayısının ekim ayının üç katı olduğunu biliyor musunuz?. Nereden bileceksiniz!.. Halbuki “Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu” tüyler ürpertici ”Taciz Raporu” nu yayınladı bile!.. Hazır mısınız, okuduktan kısa bir süre sonra unutacağınız taciz olaylarına?. Buyurun öyleyse, rapora hep birlikte bir göz atalım, bu yürekli platformun anlatımıyla:
-Kasım ayında en az 100 çocuk istismara uğradı(En az diye belirtmemizin sebebi, Gerger İmam Hatip Lisesi’nde olduğu gibi net sayının saklanmaya çalışılması, yayın organlarında gizlenmesi ve bu ay 6 okulda birden fazla çocuğun istismar edilmesinden kaynaklanmaktadır.) Gerger imam Hatip Lisesi’nde 30 diye duyurulup, AKP olayın üstünü örtmek için basını susturmaya çalışırken, aslında 76 çocuğun istismara uğradığı açığa çıktı. Yine bu ay Çanakkale’de bir imam hatip ortaokulunda bir öğretmen öğrencisini taciz etti. Tokat’ta kız lisesinde okul müdürü tarafında tacize uğrayan 5 öğrenci şikayette bulundu. Alanya’da bir din öğretmeni odasında öğrencisine fiili tacizde bulundu. Güvenlik kamera kayıtlarının olmadığı bir kreşte 3 ile 5 yaş arasında değişen çocuklara eğitmen tarafından cinsel istismarda bulunulduğu ortaya çıktı...
Nasıl, mide bulandırıcı, barbarca, sadistçe değil mi?.. Üç gün sonra unutacağımız, yüzlerini bile görmediğimiz, birilerinin çocukları... Ama öyle değil işte! Bu tür sapkınlıkların artarak, daha da iğrençleşerek sürmesi, günün birinde herkesin bahçesine dek ulaşabileceğini de ortaya koyuyor!..
İzmir’de 9 yaşındaki bir çocuğun kendisini taciz eden kişiyle karşılaşma korkusundan kalp krizi geçirip öldüğünü, Kahramanmaraş’ta 8 yaşındaki çocuğun aynı sebeple intihara kalkıştığından haberiniz var mıydı?.. Pekii, bu tür olaylar niçin genellikle Kuran kurslarında, vakıf evlerinde, imam hatip okullarında oluyor diye aklınıza bir soru takılmıyor mu?.. Bunlar bizim yavrularımız, ülkenin geleceği olan çocuklar... Çocuklarını koruyamayan toplumlar yok olup giderler.
-Tarih baba öyle söylüyor!..

Gazeteciliğe zindan yakışır!..


Dünyada en çok gazetecinin ülkemiz hapishanelerinde misafir edildiğini herhalde biliyorsunuzdur!..
İşte onlara bir kişi daha katılmak üzere!.. Bu ülkede namuslu, ilkeli, adam gibi gazeteci denildiğinde akla gelecek ilk isimlerden biri olan Tuncay Mollaveisoğlu, dün kaleme aldığı bir köşe yazısı nedeniyle çıktığı mahkemece, üstelik savcı “analiz yapmıştır, suç değildir” mütalaasıyla beraatını istemesine karşın hem de ilk duruşmada 1 yıl 3 ay hapse mahkum oldu!.. Bitmedi, Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi Tuncay’ın cezasını ertelemedi, paraya da çevirmedi!..
Tuncay’ın işlediği büyük suçu neydi acaba?.. 15 Temmuz gecesi Tuncay Marmaris’te Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kaldığı otelde tatildeydi. Askerlerin baskınına, çatışmaya başından sonuna tanıklık etti. Sonra da gözlemlerini Yeni Çağ gazetesindeki köşesinde yazdı. “At izi it izine karıştı, oyun içinde oyun” diyen, “AKP FETÖ ile mücadeleye kararlıysa; cemaatin mallarına çökmek isteyen siviller içinden değil, kumpas davalarında mağdur olan komutanlar arasından danışmanlar alsın” çağrısı yapan gazeteciyi mahkeme şu gerekçeyle mahkum etti:
-Mollaveisoğlu gazetesindeki yazısında FETÖ’nün şiddet içeren eylemlerini meşru gösterdiği ve övdüğü anlaşıldığından ve bu şekilde terör örgütünün propagandasını yapmak suçu sabit olduğundan...
Eğer bir gazeteci bu yazıyla mahkum edilebiliyorsa, her gazeteci her şekilde yargılanıp içeri tıkılabilir bu ülkede!..
-İstenen de bu olmasın!..