Kütahya Belediyesi yeni evlenen çiftlere evlilik cüzdanı ile birlikte bir de “eğitici” kitap vermeye başladı, adı şöyle:
-Evlilik ve Aile Hayatı.
Yazarı, bir dönem Diyanet İşleri Başkanlığı’nda din görevlisi olarak çalışan Hasan Çalışkan. Bu tür “ilmi” eserler daha fazla kazandırıyor olmalı ki, işinden ayrılıp bu “faideli” eserleri yazmaya koyulmuş... Belediye bu kitaptan kaç adet bastırdı, Hasan efendiye hediyesi olarak ne ödedi bilemiyoruz, ancak arka kapağından ne tür bir “eğitim” verdiği gayet aççık, seççik ortaya çıkıyor:
-Eğitim, terbiye, evlilik, cinsel mutluluk, aile içi hak ve sorumluluklar, aile içindeki geçimsizliğe sebebiyet verecek hususlar ve çözüm yolları...
Bu içerikte pek çok kitaba imza atmış olan muhteremin yeni evli çiftlere hediye edilen kitabını karıştırınca nasıl bir “belden aşağı” eğitim verdiğini, kadını nasıl aşağıladığını, yok saydığını, “cinsel mutluluktan” kastinin kadının erkeğe kölelik yapması olduğunu, kadının dayak bile yese(ki bunu çok önemli bir gereklilik olarak sunuyor!) işveli, cilveli olması gerektiğini, son derece aşağılık “hurafeler” eşliğinde sıraladığını şıp diye anlıyorsunuz!..
“Eser” dediği sapık fanteziler kitabının “kadının cinsel ilişki sırasında uygulaması gereken öğütler” bölümünde bakın ne diyor muhterem:
-Cinsel ilişkide kadın da arzulu olmalıdır. Çünkü kadınlar arzulamadan cinsel ilişki kurulursa çocuk ahmak olur...
Aynı bölümde, cinsel ilişki esnasında çok konuşmanın da iyi bir şey olmadığını vurgulayarak şöyle buyuruyor.
-Kadınlarınızla cinsi münasebette bulunduğunuzda çok konuşmayın. Zire çok konuşmadan ötürü sizlerde veya doğacak çocuklarınızda dilsizlik-kekemelik oluşabilir...

“Kadın dövülebilir ilaç gibidir!”


Fanteziler kitabında en korkunç durumun kadının çalışması olduğu şöyle anlatılıyor:
-Çalışma hayatında kadın işyerinde kocasından daha yakışıklı erkeği görürse gönlü ona kayabilir, kırsın dizini otursun...
Muhteremin öğütleri bununla da bitmiyor; “zaten kadının çalışması faydasızdır. Ailede krize neden olur. Çalışma hayatı kadının kocasına karşı olan cinsel görevini olumsuz etkiler. Kadın ev işinde ve kocasının hizmetini görmede maharetli olmalıdır...
Tamamen eve kapatılmasını, yaşamdan kopartılmasını öğütlediği kadının ne zaman dövülmesi gerektiğini de şöyle öğütlüyor:
-Kocası için süslenmeyen, erkeğin reisliğine itaat etmeyen kadın dövülebilir, kadına evin hakimini hatırlatır, ilaç gibidir!..
Hayata yalnızca “apış arasından” bakan, kadını yalnızca hizmet edecek, gönül eğlendirecek, cinsel fantezilerini karşılayacak ve çocuk doğuracak bir “mal” olarak tasvir eden yobazın çok eşlilik ile ilgili görüşleri de şöyle:
-Çok eşlilik yararlıdır, hatta huysuz karısı olan erkek kadını boşayıp başka bir erkeğe bela etmek yerine, ikinci bir eş alıp ilk eşin rekabet duygularını harekete geçirip onu dize getirse daha iyi olmaz mı?
Pekii, kadın dayaktan geçirildiğinde ne yapacak? Çok basit, işveli kıyafetler giyip, kocasına kahve götürüp gönlünü alacak!..
Sapkın fanteziler kitabında “evlendirilmediği takdirde yoldan çıkacağı sezilen gençlerin izdivacında acele etmek gerekir” diye başlayan bölümde çocuk yaşta kızların evlendirilmesi de caiz gösteriliyor.
Tamamen erkeğin cinsel hayatı üzerine kurgulanmış, kadını ancak cinsel fantezileri karşılamakla mükellef bir köle konumuna indirgeyen bu “kitap” devletin resmi bir kurumu tarafından hem de evlendiği gün hediye olarak veriliyor, iyi mi!..
-Böyle “eğitimden” geçirilen bir toplum nereye ulaşır, varın orasını da siz düşünün!..

İki gazeteci daha eksildik!..


Gazeteci Hüsnü Mahalli de tutuklandı...
Hangi gerekçeyle tutuklandı diye soracak olursanız, işte orası tam bir skandal!.. Mahalli’nin gözaltına alınma gerekçesi şuydu:
-Türk Milleti’ni, Cumhuriyeti’ni aşağılamak!..
Ancak Mahalli’ye 301. Maddeden soruşturma açılabilmesi için Adalet Bakanlığı’ndan izin alınması gerekiyordu ve bu izin alınmamıştı!.. Eee, ne olacaktı peki?. Suçlama değişti, şöyle oldu:
-Kamu görevlisine ve Cumhurbaşkanı’na hakaret!.
Mahkemenin yargıcı, “MS hastası” olan ve felç riski bulunan Hüsnü Mahalli’nin tedavisi için cezaevinde doktor olduğunu, Suriye’deki olaylarda AKP’yi sorumlu tutmanın “akıl ve hukukla izah edilemeyeceğini” belirterek tutuklama kararı verdi. Gazeteci şimdi Silivri’de...
-Böylece bir gazeteci daha eksildik!..
Dün de Halk TV’de sevgili arkadaşım Ayşenur Arslan “Medya Mahallesi” programına tek başına çıktı. Normalde her cuma günü olduğu gibi Hüsnü Mahalli’nin de stüdyoda olması gerekiyordu. Ayşenur son derece üzgün başladığı programda “Hüsnü içerideyken gazetecilik yapamayacağım, normalmiş gibi yapamayacağım” dedikten sonra programı bıraktığını, hiç unutulmaması, hafızalarda yer edinmesi gereken şu sözlerle ilan etti:
-Her şey normalmiş gibi nasıl yaparım... Bazen susarak feryat etmek, yok olarak başkaldırmak gerekir...
Böylece Ayşenur’la birlikte ikinci kez eksildik!.. Ama sevgili arkadaşımın bu yaptığı asla bir geri çekiliş değil; tam tersine bir isyan çığlığı... Bu çığlığı çoğaltmak da bizlerin görevi...
-Namuslu aydınlarının arkasında durmayan, kurban verilmesine sesini çıkarmayan toplumların akıbeti tarih kitaplarında olanca çıplaklığı ile anlatılıyor...
Artık siz bilirsiniz...