Genç bir akademisyenin yaptığı anket, nasıl bir “kabile devletine” dönüştüğümüzü olanca çıplaklığı ile gözler önüne serdi!..
Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Emir Kaya’nın açıkladığı verilere göre, aralarında çok sayıda hakim, savcı ve avukatın da bulunduğu 4 bin 170 kişi arasında yapılan anket Türkiye’de adalete olan inancın yerlerde süründüğünü, hukuk adamlarının bile adalete güveninin kalmadığını ortaya koydu...
Birazdan rakamları önünüze koyduğumda eminim siz de dehşet içinde kalacaksınız; başlangıç olarak genel anlamda hukuka karşı güven, genel hukuki memnuniyet oranını açıklayarak başlayalım:
-Yüzde 33!..
Evet, ülkenin yüzde 67’si, diğer bir deyişle her 3 kişiden ikisi adalet sistemine güven duymuyor ve inanmıyor, iyi mi!.. Enteresan bir şekilde “neden acaba?” diye düşünmesi muhtemel olanlar için bu sorunun yanıtını da vermiş ankete katılanlar:
-Tam yüzde 85 oranında yurttaşımız hukukta “adamına göre muamele” olduğunu düşünüyor!..
Ankette yalnızca adalet değil, kamu kurumları da soruluyor; onlara olan güven de büyük oranda aşınmaya uğramış görünüyor:
-Kamu kurumlarına güven oranı yüzde 37’de kalırken, ayrımcılığa uğrama kaygısı yüzde 81’e ulaşıyor!..

İçler acısı bir düzen!..


Şimdi gelelim ne kadar dibe vurduğumuz meselesine...
Ankete katılan avukatların hakim ve savcılara bakışı Türkiye’de adaletin hangi “kuytu” ve “karanlık” köşelere sıkıştığını pek güzel özetliyor:
-Avukatlar, hakim ve savcıları yalnızca yüzde 36 oranında adil buluyor!..
Bitmedi; avukatlar hem müvekkillerine hem de hakim ve avukatlara adalete bakışları açısından da not veriyor:
- Müvekkillerin yüzde 87’si için adalet değil, davayı nasıl olursa olsun kazanmak önemli.. adaleti önemseyen müvekkil oranı sadece yüzde 11!.. hakim ve savcılara gelince; onlar için sosyal statü yüzde 54, kariyer yüzde 19, konfor yüzde 19 önemli... Hakkaniyetin önem oranı ise yalnızca yüzde 3!..
Pekii, “avukatlar böyle bakıyor da, Hakim ve savcılar onlara nasıl bakıyor?” diye soracak olursanız onun da yanıtı var:
-Ankete katılan hakim ve savcıların sadece yüzde 39’u avukatları dürüst buluyor!..
Ancak asıl içler acısı olan, hakim ve savcıların “yargı yönetiminin adil olduğuna” inanış oranı: yüzde 46!.. daha da acısı “hukuk sistemi adaleti sağlayamıyor” diyen hakim ve savcı oranı yüzde 56’ya dayanıyor!..
Siz bu saydıklarıma şunları da ekleyin lütfen:
-Kurallara uymayanlar yüzde 67 oranında haklı çıkmaktadır.
-Hukuk politikaları; yüzde 48 oranında “devletin güçlü ve devamlı olması”, yüzde 18 oranında “toplumu dönüştürme”, yüzde 12 oranında “toplum düzeni”, yüzde 9 oranında “adaletin tesisi”, ve yalnızca yüzde 3 oranında “özgürlükleri koruma” amacını öne çıkarıyor...
Kabile devletine hoş geldiniz!..

“Reis’i” anma töreninde bir katil!..


Lakabı “Reis” idi... şimdilerde bu lakap bir başka ünlü için kullanılıyor...
Abdullah Çatlı’dan söz ediyorum; 70’li yılların hızlı ülkücülerinden biriydi... Adı 7 TİP’li öğrencinin Ankara Bahçelievler’de katledilmesi olayına da karışmıştı.. 80 sonrasında illegal yaşadı; devlet tarafından kullanıldığına dair söylenti ve haberlerle hep ilgi odağı oldu...
1996 yılında siyaset-mafya ilişkisini ve devlet içinde nasıl bir örgütlenmeye gidildiğini ortaya koyan Susurluk kazasında hayatını kaybetti... Ve 20 yıl sonra, doğum yeri olan Nevşehir’de valiliğin de katkısıyla Çatlı adına bir sempozyum düzenlendi... Çatlı’nın ailesinin de katıldığı sempozyumun davetlileri arasında çok dikkate değer bir isim de vardı:
-Bahçelievler Katliamı hükümlüsü, 7 öğrencinin katili “İdi Amin” lakaplı Haluk Kırcı!..
Bu cinayetler nedeniyle uzun yıllar hapis yatan Kırcı, “yanlışlıkla” bir-iki kez serbest bırakılmış, daha sonra yine içeri alınmıştı. Ona son olarak Ankara’da MHP genel başkanlığına aday olanların Esenboğa’da düzenlediği miting gibi toplantıda rastlamıştık; galiba “Türkiye seninle gurur duyuyor” sloganı eşliğinde ve sevgi gösterileri arasında yürümeye çalışıyordu!..
Bir zamanlar “Doğu’nun Başbuğu” olarak bilinen Yılma Durak da sempozyuma katılanlar arasındaydı.. 70’lerde ülkücü hareket içinde bir “efsane” olarak anlatılan Durak, uzun yıllar sonra ilk kez bir toplantıda ortaya çıkmış oldu... Aile, bir sinevizyon gösterimiyle Çatlı’nın yaşamının da anlatıldığı bu anlamlı toplantı için valiliğe ve belediyeye teşekkürlerini sundu...
“Reis” in kardeşi Zeki Çatlı, ağabeyi için imza kampanyası başlattıklarını, önümüzdeki günlerde belediye başkanına sunacaklarını, Abdullah Çatlı’nın isminin bir caddeye verilmesini isteyeceklerini de açıkladı... Bu istek “ülkücü savaşımı” için mi, yoksa “devlete hizmet” kotasından mı orasını tam çözemedim açıkçası...
-Valilik katkısıyla anıldığına göre ikinci şık geçerli zannımca...