Öncelikle aylardır birlikte yatıp kalktığımız, üzerine uzun tefrikalar yazılan, ancak sokaktaki yurttaşın yüzde 99’unun hiçbir şey anlamadığı ByLock nedir onu açıklayarak başlayalım:
-ByLock, bir haberleşme programı sayın seyirciler, tıpkı “WhatsApp” gibi, “Viber” gibi kullanıcının mesajlaşmasını sağlayan bir yazılım... Diğerlerinden farkı bunun şifreli olması...
Peki ByLock denilen bu yazılım niçin bu denli gürültü kopardı? Çünkü Fethullahçıların bu mesaj programıyla haberleştiği, tüm melanetleri bu yoldan planladığı, diğerlerine aktardığı ortaya çıkarıldı da ondan!.. Yargıdan, emniyetten, bilim dünyasından birçok kişi bu nedenle açığa alındı, gözaltına alındı, tutuklandı... Ancak kaç kişi bu programı kullandı, bu programı telefonuna indiren herkes çeteye dahil mi sorularının yanıtı net olarak ortaya çıkmadı... Hürriyet gazetesinden İsmail Saymaz, ByLock’un peşine düştü, programın patentinin kimin üzerine olduğunu buldu, izini sürdü ve New York’ta bu kişiyi bulup konuştu. Bu haber-röportajı Hürriyet manşetten verdi...
Bir gazeteci olarak söylüyorum; gıpta edilecek, alkışlanacak bir gazetecilik başarısıydı!.. öncelikle programın sahibi olarak görünen David Keynes’in aslında sapına kadar Türk olduğunu, ABD’den vatandaşlık alıp ismini değiştirdiğini, lise yıllarında cemaate bağlı FEM Dershanesi’ne gittiğini, Işık Evlerinde kaldığını bu haber sayesinde öğrendik... Daha sonra yine Hürriyet’ten Murat Yetkin bu kişinin asıl adının Alpaslan Demir olabileceğini açıkladı...
Üstelik bu kişinin yaptığı açıklamalar, ByLock programının bal gibi Fethullahçılar tarafından kullanıldığını da hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak şekilde ortaya koyuyordu:
-ByLock, üniversite yıllarından tanıdığım “Tilki” lakaplı arkadaşım tarafından tasarlandı. 3 Aralık 2013 günü Apple Store’a koyabilmek için kredi kartım istendi. Patenti üzerime yapıldı. ByLock’u 600 bin kişi indirdi. Sistemi kullananların yüzde 90’ı cemaatçidir!..
İşte bu kadar! Programın sahibi ByLock’un ezici çoğunlukla Fetullahçı çete tarafından kullanıldığını itiraf ediyordu. Bir de programın Ocak 2016’da devre dışı kaldığını, yani darbede kullanılmadığını iddia ediyordu...
Bu haberden sonra ne oldu peki?.. ByLock’un çete tarafından kullanıldığını açıkça ortaya koyan Saymaz ve Hürriyet’e “bravo” mu denildi?. Hayır hem gazeteci hem de gazetesi hakkında soruşturma açıldı. İktidarın kalemsorlarından biri soruşturmanın gerekçesini anında açıkladı:
-İstanbul Başsavcılığı, Hürriyet’in ByLock haberi için soruşturma başlattı. Bu haber proje haberdir. Yeni bir oyunun parçası!..

Gazetecilikten bihaber yandaş “gazeteciler!..”


Durumdan vazife çıkaran yandaş kalemler anında saldırıya geçti tabii!..
Ben bu saldırıları “traji-komik” ve “vah ki vah” şeklinde ikiye ayırdım... Önce okuyanı kahkahadan ağlatacak denli zavallı olanından başlayayım; Ersoy Dede isimli yandaş muhterem, Aktüel dergisinde, İsmail Saymaz’ın röportaj yaptığı David Keynes’in “programı kullananların yüzde 90’ı Gülen cemaati mensubudur” sözlerini hatırlatıp, şu müthiş ve akıl dolu(!) saptamayı yaptı:
-Yargı önüne “FETÖ” şüphesiyle çıkan kişiler “ben yüzde 10’luk kesimdeyim” savunması yapacaklar!..
Gülmeyin, aynen bunu yazdı muhterem. “vah ki vah” bölümünün kahramanı Cem Küçük ise haberi filan es geçip doğrudan tehdit etti:
-ByLock MİT’in en hassas olduğu dosyadır. Teşkilatımız çok rahatsız. Tetikçi İsmail Saymaz, Mehmet Baransu gibi ağır bedel ödeyecek.
Gördüğünüz gibi gayet açık; Küçük “teşkilatı çok rahatsız olduğu için” Saymaz’ın ödeyeceği bedeli bile biçmiş!..
Gazetecilikten toplu iğne başı kadar bile nasibini almamış, sorgu odasından henüz gelmişçesine etrafa “ceza kesmeyi” marifet sayan bu tipleri anlatmaktan, yazmaktan bıktım, usandım ancak “ileri demokrasiyi” hatmettiğimiz şu süreçte ne yazık ki böylelerinin işaret ettiği arkadaşlarımızın başına gelenler de malum!..
-Bunlar hem polis, hem yargıç, hem de cellat!..

Adam elini kolunu sallayarak gitmiş!..


Aslında aynı yandaş takımının özenle göz ardı ettiği durum da Saymaz’ın haberinde nal gibi duruyor!..
Saymaz, ByLock’un sahibi, ABD pasaportlu Türk yurttaşı David Keynes’in 2016’da tam üç kez girdiğini saptamış. İlk olarak Ocak 2016’da, yani ByLock programının sonlandırıldığı tarihte girmiş! İkinci ve üçüncü girişleri de 12 ve 17 Haziran tarihlerini taşıyor. Peki Türkiye’den ne zaman ayrılmış?.. 7 Ağustos 2016’da, yani darbe girişiminden üç hafta sonra!.. Bu tarih niçin çok önemli peki? Çünkü Türkiye’yi terk etmesinden dört gün önce, 3 Ağustos 2016’da İngiliz The Guardian gazetesinde bu kişinin adı “ByLock sertifika sahibi” olarak geçmişti!..
Şimdiii, bu kişi dahil, tüm ileri gelen Fetullahçı tayfanın Türkiye’den “babasının çiftliğinden” çıkar gibi çıkışına seyirci kalacaksın, sonra da olayın peşine düşen gazeteciyi linç edeceksin!.. Hani ByLock MİT’in “en hassas” dosyasıydı?.. İnsanda biraz utanma, biraz sıkılma olur!..
Bu tiplerin saldırılarına karşı İsmail Saymaz’ın yaptığı açıklama ile bitirmek istiyorum; gazeteci ile kapıkulu arasındaki farkı açıkça görebilmeniz için:
-ByLock’un FETÖ’nün örgütsel haberleşme aracı olduğuna delil sunan haberimize “delil karartma” suçundan soruşturma açılıyor. Hale bak... Benim mesleki ömrüm, Fetullahçı savcıların açtığı davalarda ifade vermekle geçti. Ben ne o gün yıldım, ne de bugün yılarım. Benim için asıl beraat makamı, evladı olmaktan onur duyduğum bu halkın vicdanıdır...
Altına imza atıyorum...