Biz söyledik, yazdık, hem de defalarca, olmadı...
Kendi örgütleri söylemeye çalıştı, kapılarına kilit vuruldu, olmadı... Parti içinden muhalifler çıktı “felakete gidiyoruz, baraj altında kalacağız” diye haykırıp, genel başkanlığa aday oldu, haklarında soruşturma açılıp “Paralelci” olmakla suçlandılar, yine olmadı!..
-Koltuğa yapışmış Devlet Bey ve şürekası, parti tüzüğüne sarılıp, “gitmem” diye tutturdu!..
Genel Başkan Yardımcısı Ümit Özdağ, “bu kadar da olmaz” dedi, istifa etti, başkanlığa aday oldu, Kırşehir’de kendi partisinin il binasına giremedi!.. Meral Akşener, ipe sapa gelmez, olmadık iftiralarla, bel altı vuruşlarla harcanmak istendi, sonunda televizyonda söylediği bir cümle, affınıza sığınarak söylemeliyim “millete k.çından algılatmaya” çalışılarak, “Genel Başkana hakaret, terbiyesizlik” palavrasıyla partiden atma mekanizması devreye sokuldu... 
Halbuki her şey gün gibi ortadaydı, Devlet Bey’in liderliğinde MHP, son sürat baraj altına doğru gidiyordu... Buna karşın mahkeme kararına rağmen Devlet Bey ve adamları, “Kurultay yapılmayacak” diyebiliyorlardı!.. Soru şu:
-Mahkeme kararına karşı çıkma cüreti nereden geliyordu?.
Anayasanın malum şahıs ve iktidar odaklarınca sayısız kere delindiği, apaçık suç işlenen bir ortamda “yok hükmünde” bir soru ne yazık ki! Devlet Bey’in, Saray’a 90’lık paslar gönderdiği, destek vaatlerinde bulunduğu süreçte, doğal olarak, Cumhurbaşkanlığında bu yönetimi desteklemek için bir “yuvarlak masa” kurulduğu dedikoduları da ayyuka çıkıverdi!.. Peki neden?
-Çok basit; eğer MHP’de yönetim değişirse iktidara güle güle diyorlar da ondan!..

Karanlık iktidar böyle çöker!..

Sonar araştırma şirketinin son anketi bu durumu son derece çarpıcı bir şekilde ortaya koydu!..
Şayet bugünkü tabloyla seçime gidildiği takdirde, partilerin oy oranları şu şekilde sıralanıyor:
-AKP yüzde 48.77, CHP yüzde 25.60, MHP yüzde 10.80, HDP yüzde 9.72
Bu sonuçlara göre AKP küçük bir düşüşle yine tek başına iktidar, CHP yerinde saymaya devam, MHP kıl payı baraj üstü, HDP ise baraj altında görünüyor... İktidarı sonsuz mutluluğa gark edecek bir tablo bu!.. Saray başta olmak üzere, MHP’nin yönetiminin değişmesini isteyecek bir “iktidar kulu” olabilir mi acaba!..
Ancaaak, MHP’de yönetim değişirse tablo tepetaklak oluyor; AKP iktidardan düşüyor, MHP yüzde 23’e tırmanarak ana muhalefet partisi oluyor. CHP üçüncülüğe geriliyor ve HDP barajı kıl payı da olsa aşıyor!.. İşte oy tablosu:
-AKP yüzde 41.82, MHP yüzde 22.38, CHP yüzde 22.31, HDP yüzde 10.20
Şimdi anladınız mı yanaşma medyanın Bahçeli sevdasını, diğer adayları yerin dibine sokacak haberler servis etmesini, “Paralelci” suçlamalarının havalarda uçuşmasını, Saray’da “yuvarlak masa” kuruldu iddialarının altında yatan panik duygusunu!..
     Önümüzdeki günlerde MHP’de, iktidar desteği ile çok garip, çok vahim, çok tartışılacak görüntülere tanık olabileceğimizi de eklemem gerekiyor!.. Ancak bu tablodan en çok ders çıkarması gereken siyasi parti de CHP’nin ta kendisi... Nereden gelip, hangi yöne doğru devrildiklerini bu tablo göstermiyorsa ne gösterecektir, söyler misiniz acaba?!.
-CHP’de de değişim kaçınılmazdır!..

CHP kurtarılmadan Türkiye kurtulmaz!..

CHP Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin önceki akşam CNN Türk’teki saptamaları son derece 
doğru ve yaşamsaldı...
Muhalefetin korkak olduğunu, bu durumdan derhal sıyrılması gerektiğini söyledi. İnce, tartışılmaz şekilde gerçeği ifade ediyordu... Ve doğal olanı en açık şekilde ilan etti:
-Muhalefet liderleri değişmelidir. CHP’nin de lideri değişmelidir!..
Yetmez! Liderle birlikte bu korkak, “ne İsa’ya, ne de Musa’ya yaranamayan” politikaların üretilmesinde pay sahibi olan yönetimin de toptan değişmesi gerekiyor... Liberal ekonomi politikalarıyla CHP’yi bir sağcı partiye dönüştürme işlevini üstlenen “Etekli Derviş” Selin Sayek Böke, CHP’nin içinde HDP’nin “Truva Atı” görevini yürüten Sezgin Tanrıkulu ve benzerleri, konuşmaktan, üretmekten nasiplenmemiş parti yöneticileri de Kemal Kılıçdaroğlu ile birlikte partinin başından uzaklaştırılmalıdır!..
Bu kadar açık yazmamın nedenine gelince; Ensar Vakfı kepazeliği kanalizasyon patlaması misali ortalığa döküldüğü andan itibaren bekledim, CHP ne yapacak diye... Grup toplantısı konuşması, bir iki demeç dışında hiçbir şey yapmadılar!.. Bir ana muhalefet partisi olmayı beceremediler. Çocuklarımız tecavüze uğrarken, taciz edilirken yalnızca konuştular...
Gerçek bir ana muhalefet partisinin yapması gereken, halka gitmek, yüz binleri sokağa dökmek, iktidarın vurdumduymazlığını en yüksek sesle haykırmak, bu tür dinci kuruluşlarla olan yakınlığını ifşa etmekti!.. Yapamadılar, yapamazlar da!.. 2010’dan bu yana yaptıkları, yapacaklarının teminatıydı zaten!.. Genel başkanlığa geldiğinden bu yana AKP karşısında sayısını unuttuğum bir çok yenilgi alan bir kişinin kendi inisiyatifiyle o koltuktan kalkması gerekirdi, ama Kılıçdaroğlu o basireti de gösteremedi ne yazık ki!..
CHP’nin yurtsever tabanı bilmeli ki, bu haliyle CHP yüzde 25’te dahi kalamayacağı gibi, yüzde 20’lerin bile epey altına inme potansiyeli taşımaktadır, tıpkı anketlerin verdiği “kırmızı alarmda” işaret ettiği gibi... 
-Türkiye’nin kurtulması için önce CHP kurtarılmalıdır!..