Acıklıydı tabii...
Daha 6 ay önce, olağanüstü bir oy oranıyla başbakanlığını pekiştirdiğini düşünen Ahmet Davutoğlu, kürsüye bir akademisyen tavrıyla çıktı, gayet dokunaklı bir konuşma yaptı; 29 Nisan’a, yetkilerinin elinden alındığı o “meşum” güne atıfta bulundu, “benim için yoldan önce yol arkadaşlığı önemlidir” diyerek kırgınlığını ifade etti... Ne olursa olsun milletvekili olarak yola devam edeceğini söyledi, “olanlar benim tercihim değil, zaruret” dedi... Sonra da tek bir soru dahi almadan kürsüden indi gitti...
-Böylece AKP’nin arka bahçesindeki “siyasi mevta mezarlığına” bir şahsiyet daha dahil oldu!..
Böylesine acıklı bir veda karşısında Saray ne yaptı peki?.. İşte orası da çok acıklı!.. Yalnızca 6 sözcükle güle güle dedi:
-Kendi kararıdır. Kongre süreci hayırlı olsun!..
Yıllarca başdanışmanlığını, dışişleri bakanlığını yapan, yaklaşık 2 yıldır AKP Genel Başkanlığı ve Başbakanlık görevinde bulunan, en yakın çalışma arkadaşını işte böyle kupkuru sözcüklerle uğurladı!..
Vazgeçtim Davutoğlu’ndan, AKP’nin kurulduğu 2001 yılında çekilen kurucular fotoğrafından kaç kişi kaldı acaba?.. Bir, iki, üç... Hepsi birer “siyasi mevta” olarak, unutulmuşlara karıştılar!.. Ünlü bir özdeyiştir:
-Devrim de, karşı devrim de önce kendi evlatlarını yer!..
Peki ne olacak? Olacağı şu; Saray’ın sözünden asla dışarı çıkmayacak bir emanetçi partinin başına atanacak, sonra ver elini baskın genel seçim!.. “Ama önce dokunulmazlıklar” diye sorduğunuzu duyar gibiyim... Çok rizikolu görülüp, dokunulmazlıklara hiç dokunmadan HDP, MHP ya da ikisini birden barajın altına itme oyunu da oynanabilir!..
O takdirde seçim hangi koşullarda nasıl yapılır?.. PKK’ya, Öcalan’a kapı ardında yeni bir “havuç” uzatılır mı?.. Zor sorular! Ama hedef tek, bundan emin olabilirsiniz:
-Fiili olarak, anayasa, yasalar çiğnenerek zaten geçilmiş olan “Başkanlık Sistemini” tamamına erdirmek!..
Bu uğurda her yol mübah... Şeytanla el sıkışmak da dahil!..

Vize palavrası!..


Yalan söylüyorlar...
Gözümüzün içine baka baka gerçekleri saptırıyorlar... Yanaşma medyayı seferber etmişler, “Vizesiz Avrupa çok yaklaştı” çığlıkları atıyorlar!..
Evet Avrupa Birliği Komisyonu, kararını verdi; Türk vatandaşlarına vizesiz Avrupa için öneride bulundu. Buraya kadar çok güzel... Ancak bizim “ruhunu kiraya vermiş” kalem erbabı sonrasını anlatmıyor!.. Aynı komisyon Türkiye’nin 72 kriterden 67’sini yerine getirdiğini, geri kalan 5 kriterin de acilen yapılmasını şart koştu. İşte bizim “devekuşu medyada” bu kısım fısıltı halinde söylenip geçiliyor!..
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile Avrupa Birliği Bakanı Volkan Bozkır, gelinen noktadan çok memnun olduklarını anlatıyorlar. Neden çok memnunmuşlar?.. AB’ye vizesiz seyahat konusunda en yakın noktaya gelmiş olmamızdan!.. Ne kadar yakın bu nokta diye soracak olursanız, işte o son kalan 5 kriter kadar!..
İster misiniz, bakalım mı şu 5 kritere?.. Aslında beşine bile değil birine bakmak bile yetiyor... Buyurun o zaman:
-Organize suçlar ve terörle mücadeleyle ilgili yasalar Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatı, AB müktesebatı ve AB ülkelerinin uygulamalarıyla uyumlu olacak... Ayrıca, uygulamada güvenlik ile özgürlük hakkını, adil yargılanma hakkını, ifade özgürlüğünü gözetecek. Türkiye bu alanda terör tanımı kapsamını daraltacak.
Türkçesi şöyle oluyor; arkadaş PKK ile mücadelen bizim çizdiğimiz sınırlar içinde olacak... Öyle herkesi kafana göre içeri almayacaksın... Gazetecileri casus palavrasıyla yargılamayacaksın... organize suç adı altında muhalif temizleme operasyonu yapmayacaksın... AİHM kararlarında ayak sürümeyeceksin...
Nasıl beğendiniz mi?. Hem nalına, hem mıhına değil mi?. Bir ülkede insanca yaşanması için olması gerekenlerle, terör örgütüne karşı güvenlik güçlerinin elini kolunu bağlayan şartlar bir arada... Gayet zekice!..
Diğer maddelerde de yolsuzlukla mücadele, Avrupa Polis Teşkilatı ile operasyonel işbirliği yapılması, AB standardıyla uyumlu kişisel verilerin korunması yasasının kabulü ve uygulanması, suç bağlantılı konularda adli işbirliği isteniyor... Peki özellikle birinci madde ve diğerleri yapılabilecek mi? Yeterli olacak mı?
-İşte zurnanın zırt dediği yer de burası!..

Türkiye yapamaz yapsa da AB almaz!..


Yukarıda Türkçesini de yazdığım o ilk madde var ya; işte o maddenin koşullarını Türkiye yerine getiremez... Öncelikle terörle mücadeleden vazgeçmesi lazım.. sonra halkın üzerinde kurulan “demir mengenenin” epey bir gevşetilmesi, öyle zırt pırt insanların hapse atılmaması da gerekiyor...
Rüyamda görsem hayra yormam ama diyelim ki bu hükümet hepsine “eyvallah” dedi. Yine de Avrupa Parlamentosu’ndan ve Avrupa Konseyi’nden “evet” çıkması garanti mi? Hayır değil! Şimdiden Avrupa ülkelerinden itiraz ve tepkiler yükselmeye başladı bile...
Örneğin Avrupa Parlamentosu Raportörü Kati Piri, Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarına Temmuz ayında vize serbestisi verilmesinin “düşük bir ihtimal” olduğunu söyledi. Bunu da “Türkiye’nin mevcut terörle mücadele yasalarının” demokratikleşmenin önünü tıkamasına ve 1 Temmuz’a kadar değiştirilme olasılığının çok mümkün olmamasına” bağladı!.. Kurnazlığa bakın!
İtalya Parlamentosu birbirine girdi; “vize kalkarsa 80 milyon Türk Avrupa’ya doluşur” sözleri havada uçuştu. Fransızların, Avusturya’nın, Orta Avrupa ülkelerinin ne düşündüğü ise yakın geçmişteki sözleri ile kayıtlarda zaten...
-Elbirliği ile kandırılıyoruz ey millet!.