Yürekli, onurlu bir milletvekili olmasaydı o haberi hiç öğrenemeyecektik...
Aslına bakarsanız, toplumun çok büyük bölümü hala bilmiyor!.. Türk halkı, Adıyaman’ın Gerger ilçesindeki İmam hatip lisesine okusun diye gönderilen tam 30 çocuğunun tam iki yıldır taciz/tecavüze uğradığından bununla ilgili olarak bir müstahdemin tutuklandığından, 3 görevlinin de yerinin değiştirildiğinden habersiz!.. İşin acı tarafı biz de yukarıda yazdığım bilgi dışında hiçbir şey bilmiyoruz...
-Bilemiyoruz çünkü tüm toplumun bilmesi, bilgilenmesi gereken bu habere mahkeme tarafından jet hızıyla yayın yasağı getirildi!..
O milletvekili, gazeteci Barış Yarkadaş... Geçen gün TBMM Genel Kurulu’nda konuşma hakkını kullanmak üzere kürsüye geldi... Önce bu bilgileri milletvekilleriyle paylaştı, ardından şu dehşet verici iddiayı dile getirdi:
-Polis ve savcı, bu olayın duyulmaması için siyasetçilere ve yerel gazetecilere baskı yapıyor!..
Ulaştığı bilgileri ve kanıtları anlatan Yarkadaş, durumu öğrendiğinde CHP Gerger ilçe başkanına ulaştığını, ve onun da yoğun bir baskı altında olduğunu söyledi. Sonrası ise biz gazeteciler için artık sıradan bir vaka durumuna gelen yayın yasağı oyunuydu tabii; bu haberi yayınlayan internet siteleri ya yayına kapatılıyor ya da erişim engeli konuyordu!.. O zaman ne oluyordu peki?..
-Bravo, tam isabet; halkımız bu haberleri okuyamıyor, öğrenemiyor, devlet eliyle kör, sağır, dilsiz duruma sokuluyor, karanlık geleceğine uzanan o incecik yoldaki yürüyüşünü sürdürüyordu!..
Yarkadaş, sözü topluma nasıl sansür uygulandığına getirerek, acı gerçeği iktidar milletvekillerinin oturduğu sıralara dönerek şöyle anlattı:
-Özellikle son dönemde muhalif gazetelere, gazetecilere yapılan operasyonların, alınan kapatma kararlarının bu tür haberlerin duyulmaması için yapıldığının da farkındayız!..

Üç maymunun hükümranlığında bir zavallı ahali!..


CHP Milletvekili Yarkadaş’ın Meclis kürsüsünden yaptığı açıklamaları okuyunca yüreğimin karardığını hissettim...
Sonra kendi halimizi düşünüp ürperdim... Bu halkın artık duyması, bilgilenmesi gereken hiçbir konuyu öğrenemeyecek bir hale getirilmeye çalışıldığını anladım... Tam tersine afişe edilmesi gereken bu iğrençliğe bir yargıç tarafından hangi gerekçe ile yayın yasağı getirildiğini düşündüm. Sonra Ensar Vakfı kepazeliğinde de aynı yola başvurulduğunu, toplumun önünden onlarca çocuğa yapılan tecavüzün haberinin nasıl da “mucizevi” şekilde yok edildiğini anımsadım!.. Soruyorum şimdi; acaba kaç kişi hatırlıyor onlarca çocuğa yapılan o iğrenç tecavüzleri şu anda?.. Amaçlanan hedefin ne olduğu nal gibi meydanda değil mi?..
-Üç maymun olmanızı, olmamızı istiyorlar, o kadar!..
Yani konuşmak, duymak, görmek artık yasak bu ülkede!..Haa, düşünmekte serbestsiniz tabii; daha kafanızın içine kadar giremedikleri için düşünmekte özgürsünüz, ama zinhar dile getirmek yasak!..
TBMM Başkanvekili, AKP Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın getirilen yasağı bakın nasıl savundu:
-Mahkeme çocuklar zarar görmesin diye yasak koydu!..
Vay, vay, vaaay; o zavallı çocukların tam iki yıl tacize, tecavüze uğramasını önleyemeyen, tecavüzcüsünden koruyamayan muhteremler, yaşamları boyunca bu iğrençliğin zararlarını yaşayacak olan çocukları şimdi korumaya alıyor öyle mi?.. Ben söyleyen adına utanç duydum; hangi gazete, hangi televizyon bu çocukların açık ismini, görüntüsünü kullanırdı söyler misiniz?.. Ayrıca o mahkeme yayın yasağı yerine çocukların görüntü ve isimlerinin açığa vurulmasını da yasaklayabilirdi!..
Ama amaç başkaydı; çocukların değil imam hatiplerin itibarını korumak, diğer bir deyişle kendilerine gelebilecek zararları önlemekti tek düşünceleri!..
-İşte bizi adeta sürü niyetine yöneten kafa bu!..

Ordu-millet buluşması iptal!..


7 Kasım Pazartesi günü Silahlı Kuvvetler şöyle bir açıklama yaptı:
-Ebedi Başkomutanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 78. Ölüm Yıl Dönümünde gönüllerde hiç ölmediğinin, TSK personelinin, ülkesinin, bayrağının ve milletinin hizmetinde olduğunun bir kez daha vurgulanması amacıyla Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanlarının katılımıyla Anıtkabir Komutanlığında 10 Kasım 2016 saat 15.00’te “Ata’nın huzurunda ordu millet el ele” temalı bir faaliyet icra edilecektir... 1881 çift kırmızı ve beyaz dilek balonu gökyüzüne bırakılacaktır. Tüm halkımızı davet ediyoruz.”
Genelkurmay’ın çağrısı “neden gerek duyuldu acaba?” sorusunu sorduracak denli şaşırtıcıydı; halk zaten akın akın gidiyordu Anıtkabir’e... Ancak Genelkurmay bu kez şoke edecek bir atakla, bu buluşmayı son anda, evet yanlış okumadınız buluşmaya 2 saat kala yaptığı bir açıklama ile iptal etti iyi mi!.. Şu satırlara bakın önce:
-Anıtkabir Komutanlığında 10 Kasım 2016 tarihinde saat 15.00’te yapılması planlanan “Ata’nın huzurunda Ordu Millet El Ele” temalı faaliyet iptal edilmiştir. Saygı ile duyurulur.
Bu kadar! Gerekçe yok! Buluşmaya iki saat kala neredeyse davul zurnayla ilan edilen büyük bir buluşma iki satırla iptal ediliyor, bravo doğrusu!.. Peki neden? Aklıma iki olasılık geliyor: birincisi işin içine “iyi saatte olsunlar” karıştı. Çok büyük, görkemli bir buluşmanın rahatsızlığı baskıya dönüştü, Genelkurmay bu baskı karşısında pes etti... İkincisi ise her zaman söylenen şey; terör saldırısı ihbarı!.. İkisi de çok acıklı; Milletiyle buluşamayan, kendini korumaktan aciz bir TSK!..
-Seç, beğen, al!..