Sanki günlük, sıradan yaşantımız haline geldi, getirildi...
Her sabaha, sayısı gittikçe kabaran evlatlarımızı kurban verdiğimizi hissederek, öğrenerek, adeta bilerek uyanmak... Gencecik bir tıp öğrencisinin yalnızca oradan geçerken havaya uçtuğunu, dünyalar güzeli 16 yaşındaki kızcağızın sıkıştığı dolmuş içinde şarapnel parçalarına hedef olduğunu, onlarca, daha hayatının baharında aslan gibi polisin alçak bir bombanın hedefinde şehit olduğunu izlemek, okumak... Ardından bir köşede, “terör bir gerçek, birlikte yaşamaya alışmalıyız!” yorumunu okumak... Saldırıların her an, her yerde, her şekilde, herkesi vurabileceğini duyumsamak...
-Bu mudur “Yeni Türkiye’de”, “ileri demokraside” yaşamanın bedeli?!.
İstanbul’un göbeğinde, Cumhurbaşkanı’nın çalışma ofisine üç adım ötede, daha 1 saat öncesinde on binlerce kişinin maç seyrettiği stadyumun yanı başında patlayan çifte bombanın hayattan koparıp aldığı, şu anın rakamlarıyla 36’sı polis, 8’i sivil 44 can ortada dururken manşetine “21 maddelik anayasa değişiklik paketini” çekmek, “hayırlı olsun” tweetleri atmak, “başkanlığı engellemek için provokasyon” hezeyanıyla ana muhalefeti, sosyal medyayı en bayağı şekilde suçlamak, “iktidarı eleştirenleri ihbar edin” çığlıkları atmak mıdır politikacılık, gazetecilik?!.
Dünyanın adam gibi her ülkesinde, böylesine trajik, böylesine alçakça saldırılar, terör eylemleri için sorumlu tabii ki iktidar, onun içişleri bakanı, güvenlik ve istihbarat birimleridir... Çünkü her türlü yetki onların elinde olduğu gibi, sorumluluk da onların üzerindedir...
Ve yine, kendisine o sıfatını yakıştıran, bunun hem vicdani, hem mesleksel sorumluluğunu duyan her gazeteci, olayla ilgili her durumu araştırmak, her soruyu sormak, sorumluları kamuoyuyla paylaşmak zorundadır; gerçek gazetecilik de işte budur!..
-Ancak ülkemizdeki yanaşma zihniyeti her şeyi bilir, bir tek bu evrensel gazetecilik kuralından bihaberdir!..

Yandaşların utanç yazıları


Daha terörde şehit olan, can veren yurttaşlarımızın cenazeleri dahi kaldırılmamıştı...
Yandaşları “Amiral Gemisi” sıfatına haiz gazetede, bir köşe tutan, iktidara daha çok yaranmak, daha bir göze girmek için olsa gerek, şu satırları karaladı:
-Terörü bahane edip, mevcut nizamı yerden yere vuranlar, hükümeti acze düşmekle suçlayıp teröristleri kutsayanlar, içimizdeki hainlerdir...
Şu kafaya bakın; “bahane” dediği, İstanbul’un kalbinde 36 polisin, 8 sivil yurttaşın iki canlı bombayla katledilmesi... Aynı kafanın “içimizdeki hainler” diyerek toptan suçladıkları içinde ise siyasetçisinden gazetecisine, akademisyeninden baro başkanlarına, ana muhalefetine, sendika başkanlarına çok geniş bir kesim var!..
Bu kafa suçlamalarını, ihbarcılığını orada da bırakmıyor, tüm yurttaşları, sosyal medyada acısını belirten, iktidarı eleştiren, “bu bizim kaderimiz olamaz” diyen tüm yurttaşları da ihanetle suçlayıp, “vatan haini” ilan ediyor!.. Üstelik bu “hainlerin” nasıl teşhis edileceğini de öğretiyor; çok basit olduğunu belirterek, ilk maddede “teröre alkış tutanları” gösteriyor... Buna kim hayır diyebilir; tüm yurttaşların görevidir böylelerini teşhir etmek. Asıl amaç daha sonraki maddelerde sırıtıyor:
-Terörü bahane edip hükümete yüklenenler... Terörü sözde lanetliyorum diyerek ortalığı velveleye verenler!..
İstediği o kadar açık ki; hiç kimse(gazeteciler de dahil) hiç bir ahval ve şerait altında dahi iktidarı eleştirmeyecek, hep alkışlayacak... sosyal medyada en ufak eleştiri bile ihbar edilecek, bastırılacak.. Böylece olan bitenden bihaber, kafasını kuma gömmüş, sinmiş bir toplum ortaya çıkacak!..
Geçtiğimiz yüzyılda Almanya, İtalya, İspanya, Portekiz gibi bir çok ülkede bu “köşe yazarı” tipinden epey miktar mevcuttu.. Günümüzde de yalnızca gerici-faşist ülkelerde yer bulabiliyorlar...
-Hayret ki “ileri demokratik” ülkemizde de yaşam sahası bulabiliyorlar...

“Her şeyin sorumlusu ana muhalefet!”


Aynı gazeteden bir başka yandaş yazar da katliamın sorumlusunu sabaha kadar düşünüp bulmuş:
-Ana muhalefet!..
Aslında bu bakış açısına yıllardır alışkınız; ülkede yaşanan ve kötü olan her şeyden CHP sorumludur formülü!.. Dolar çıkıyor mu? Ana muhalefet yüzünden... Madenciler, inşaat işçileri toprağa mı gömülüyor?.. Tabii ki CHP’nin eseri!.. Etrafımızda bir tek dost ülke kalmadı mı? Ahh şu ana muhalefet... Aynı formül son aşağılık katliama da aynen uyarlandı. Geceyi uykusuz geçirip sabah “hidayete eren” bu muhterem yazar, bakın ne diyor:
-“Ne yaptık da bunlar başımıza geliyor?” diye düşünenler, hatta sosyal medyada teröristten çok devletini, polisini, istihbaratını suçlayanlar var yine. Çünkü ülkenin ana muhalefeti kendi ülkesine muhalif olduğu için inanları da bu yönde düşünmeye sevk ediyor. ‘Bizim’ muhalefet terör örgütleri için gerçekten bulunmaz nimet!..
Bu gibi yazıları sizlerle paylaştığımda, “insanda biraz utanma, biraz sıkılma olur” diye devam ederim genellikle. Ama artık bu tür “yazarlar” için kullanmamaya karar verdim; çünkü, göründüğü kadarıyla “astar yırtıldığında” bu tür sözcükler de anlamını tamamen yitiriyor...
Yukarıda örneğini verdiğim yandaşlar ve benzerlerinde minnacık bir “gazeteci sorumluluğu”, “gazeteci vicdanı” olsaydı, 7 Haziran seçimlerinden bugüne dek yaşananları, nasıl bataklığa savrulduğumuzu, yaşanan, yaşatılan katliamları bir kez daha gözden geçirirlerdi... Ama bu muhteremlerin böyle bir kaygısı yok ne yazık ki...
-Görünen o ki bu zevat, “Cumhuriyet rejiminin” bir an önce tasfiyesi için cansiperane savaşını sürdürecek!..